Rusya, Suriye rejimiyle daha önceki bir anlaşmadan yararlanarak Doğu Akdeniz gazı yarışına katıldı. Bu dokuz yıllık anlaşma, Moskova’nın Beşar Esad’ı çöküşten kurtaran doğrudan askeri müdahalesi karşılığında Rus şirketlerinin Suriye karasularında petrol ve doğalgaz aramalarına izin veriyor.
Bölgesel deniz alanı mücadelesindeki bu yeni kriz, Şam ve Moskova arasında bu ayın başlarında imzalanan ve Lübnan ile Suriye arasındaki tartışmalı bir bölgede keşif yapılmasına izin veren yeni bir anlaşmayla tetiklendi. Suriye'deki rejim yanlısı medya, Şam'ın iki Rus şirketi Capital Limited ve East Med Amrit'le Suriye kıyılarında petrol ve doğalgaz aramaları gerçekleştirmesine izin veren bir anlaşma imzaladığını bildirdi.
Yerel basın, rejimin "Capitol’e, Tartus vilayetinin Akdeniz açıklarındaki ekonomik bölgesi 1 Numaralı açık denizde, Güney Suriye-Lübnan deniz sınırlarındaki 2.250 kilometre karelik alanda petrol arama ve geliştirme hakkı verdiğini" yazıyor.
Rusya'nın Doğu Akdeniz deniz tabanının altında var olduğu düşünülen hatırı sayılır gaz rezervlerini kullanma arayışına katılması, bölgedeki ilişkilerin büyük ölçüde bozulmasına neden olması muhtemeldir, bunu tek nedeni, Lübnanlıların Rus şirketlerinin faaliyet göstermesine izin verilen alanlara itiraz etmesi değildir.
Ayrıca, Moskova'yı özellikle de Lübnan'la kendi sınırının çizilmesi konusunda hala ilerleme kaydedemeyen İsrail başta olmak üzere Doğu Akdeniz Gaz Forumu ülkeleri ile doğrudan karşı karşıya getiriyor.
Rusya’nın Doğu Akdeniz doğalgaz anlaşmazlığına aniden dahil olması, 2019 Kasım ayında Trablus merkezli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA) ile Türkiye’nin yaptığı anlaşmanın yarattığı ikileme benzer yeni bir durum yaratıyor.
GNA’nın yerini alan Ulusal Birlik Hükümeti (GNU) selefinin tartışmalı deniz sınırı sınırı anlaşması ve Libya’nın Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs ve daha geniş AB ile ilişkilerini halihazırda geren Ankara ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmaları konusundaki pozisyonunu henüz netleştirmedi.
Uzmanlar, Rusya'nın stratejik bir bölgeye yeniden geri dönüş yapmayı amaçlayan hesaplı bir hamle yaptığını söylüyorlar.
2015'te Suriye'ye ve daha sonra Libya'ya askeri müdahalesinin ardından gaz çatışmasına ani müdahalesi Rusya’yı, bölgenin gelecekteki haritasını çizmeyi amaçlayan her türlü müzakerede kilit bir oyuncu yapacak.
Ayrıca Rusya’nın bu hamlesinin, Doğu Akdeniz gaz çatışmasından dolayı halihazırda oluşturulmuş bölgesel ittifaklar üzerinde bir etkisi olması da kaçınılmaz.
Rusya ile Suriye ve Libya'daki eylemlerini yakından koordine eden Türkiye, Rusya’nın artık açık deniz enerji araştırmalarında zorlu bir rakip olarak ortaya çıkmasıyla kendisini daha zor bir durumda bulacak.
Tüm bu faktörler, Türkiye’nin bölgenin geleceğini yeniden şekillendirme planlarını sekteye uğratabilir. Türkiye bu durumda iki seçenekle karşı karşıya kalacaktır: Ya yeni gerçeği gönülsüzce kabul edecek ya da Rusya-Suriye keşif anlaşmasını iptal ettirmeye çalışacak.
Lübnanlı kaynaklar The Arab Weekly'ye, Lübnan’ın diğer Arap ülkeleri tarafından stratejik ihmalden muzdarip olduğu bir zamanda hızla Türk müdahalesine maruz kalmasının, Suriye'nin yeni Rus anlaşmasının açıklamasında önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
Aynı kaynaklar, Türklerin Rusların ne planladığına dair ileri düzeyde istihbarata sahip olduklarını bundan dolayı Lübnan’a yardım teklifinde bulunmuş olabileceğini de göz ardı etmiyor.
Geçen Ağustos ayında Beyrut limanında meydana gelen patlamadan sonra bir Türk bakanlar heyetinin Lübnan'a yaptığı ziyaret sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuad Oktay, ülkesinin limanı yeniden inşa etmeye hazır olduğunu ve bu arada Türkiye'nin Mersin limanının (191 deniz mili uzaklıkta) "Lübnanlıların hizmetinde" olduğunu söylemişti.
Aralık 2013'te Şam, imzaladığı 25 yıllık bir anlaşma ile Rusya’ya karasularında petrol ve doğalgaz arama hakkı vermişti. Sondaj ve keşif maliyetinin 100 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Asıl gaz arama anlaşmasında Rusya’nın SoyuzNefteGaz yer alıyor.
Rus şirketleriyle anlaşmanın şimdi devreye girmesi Lübnan'da kargaşaya neden oldu. Çünkü Suriyeliler tarafından özellikle 1 No'lu Blok'ta çizilen deniz sınırları Lübnan tarafında 1 Numaralı Blok ve 2 Numaralı Blok ile önemli ölçüde örtüşüyor ve Lübnan'ın deniz sınırında yaklaşık 750 kilometre karelik bir alanı etkiliyor.
Yeni anlaşmanın şartlarının açıklanmasının ardından Lübnanlı siyasetçiler, İsrail ile belirlenen deniz sınırlarının bir benzerinin Suriye ile çizilmesi çağrısında bulundu.
Lübnan Kuvvetleri Partisi Başkanı Semir Caca, yetkilileri Beşar Esad rejiminin uluslararası tahkimi kabul etmemesi halinde Birleşmiş Milletler'in Suriye ile deniz sınırlarını tanımlaması veya Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmaya çağırdı.