Bugün savunmalarını sunan sanıklar, 6-8 Ekim Kobani olaylarını başlattığı iddia edilen ve HDP’nin Twitter hesabından paylaşılan tweetin AİHM’in Demirtaş kararı ile şiddet çağrısı içermediğinin tescil edildiği vurguladı ve haklarındaki “delillerin” gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Savunmasında AİHM kararının ne anlama geldiğini anlatan HDP eski milletvekili Nazmi Gür, “AİHM kararı Bakanlar Komitesi’nde görüşüldü. Türkiye’ye 30 Eylül’e kadar bu davaya ilişkin süre tanıdı. Bu, Türkiye’nin ulusal onurunu incitecek ve ciddi siyasal sonuçları olacak. Türkiye yaptırımlarla karşı karşıya. Mahkemenizin de Türkiye’yi gelecekte ekonomik, siyasal yaptırımlardan korumak için Demirtaş AİHM kararını derhal uygulaması, bir an önce yerine getirmesi gerekiyor. Hepimizin tahliye edilmesini, bu dosyanın düşürülmesini talep ediyorum. Türkiye’yi gerçekten kışa doğru giderken bir bahar iklimine sokmak istiyorsanız bu, mahkemeniz için küçük Türkiye için büyük bir adım olacak” dedi.
“Kararın tanınmaması hukuki değil”
Önceki dönem HDP Sözcüsü Günay Kubilay da 6-8 Ekim döneminde HDP MYK Üyesi olduğunu belirterek, “Bu çağrıyı yapan üyelerden birisiyim. Bu kocaman şişirilmiş dosyanın içerisinde benim ile ilgili delil olan çağrıcı olmamdır, onun dışında başka delil yoktur. Demirtaş AİHM kararı bu çağrının şiddet içermediğini belirtmiştir. Kararın heyetiniz tarafından tanınmaması hukuki bir karar değil politik bir karardır. Çağrının şiddet içermediği Anayasa’nın 26 maddesinde de vardır. İfade özgürlüğünü ihlal edecek bir şey yoktur. Anayasa 90’ını daha fazla ihlal etmek yerine bu çifte standardı ortadan kaldırın. Hepimizin tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
“BM Güvenlik Konseyi’nin 2014 tarihli 2170 ve 2178 kararları talep edilsin”
HDP MYK üyesi Alp Altınörs de şu sözlerle kendisini savundu:
“Başından beri bu dosya ölü doğmuştur. Demirtaş AİHM kararı bu iddianame oluşturulmadan HDP MYK tarafından atılan o tweetin şiddet içermediğini ve tutukluluğa gerekçe yapılamayacağını tescil etmiştir. Türkiye anayasal hukukuna göre AİHM Büyük Daire tarafından bizlerin suçsuzluğu tescil edilmiştir. Buna rağmen siz bizi mahkum ediyorsunuz. “Dosyamızla ilgili değil” diyorsunuz. Nasıl sizinle ilgili değil? Bizleri bir yıldır burada tutuyorsunuz. Bu politik bir tutumdur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararında direkt olarak mahkemenizin ismini zikretti. AİHM kararı uygulansın dedi. Hukuken ölü doğan bir dava ve siyaseten de zamanını doldurmuş bir davadır bu. Bütün politik davalarımın beraatla sonuçlanacağından adım gibi eminim. Neden kaçayım? Israrla tutuklu yargılamaya çalışıyorsunuz.”
Altınörs, Dışişleri Bakanlığı’ndan BM Güvenlik Konseyi’nin 2014 tarihli 2170 ve 2178 kararlarının talep edilmesini istedi. “Biz IŞİD barbarlığına karşı bir çağrı yapmışız, siz bizi 38 kişinin öldürülmesiyle suçluyorsunuz. Nerede somut delil? Bu dosyada tek bir somut delil var mı? Yok. Bu dosyanın neresinde var? Olmadığı halde “tutukluluk devam” diye aynı kararı yazıyorsunuz. Yargıtay, ‘HDP’nin yaptığı eylemler barışçıl eylemler’ dedi. Aslında tüm iddianame çöktü. Buna rağmen biz tam bir yıldır içerideyiz. Bu bir yıldır devam eden haksız tutukluluk durumunun bir an önce bozulmasını ve tahliyemizi talep ediyoruz” dedi.
Duruşma ertelendi
Duruşmada söz alan önceki dönem MYK üyeleri İsmail Şengül ve Bülent Parmaksız, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, MYK eski üyelerinden Pervin Oduncu, önceki dönem DBP ve HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de AİHM kararına atıf yaptı ve tahliyelerini istedi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti ise, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 18 Ekim’e erteledi.