Türkiye’de HDP’nin kapatılması tartışmaları sürerken, parti içinden dikkat çeken bir çıkış geldi.
Geçtiğimiz günlerde yeni bir çözüm sürecinin başlayabileceğini belirten HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu “Çözüm konusunda bir adım atmayı düşünürse tabii ki konuşuruz. Ben bunun doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü Kürt sorunu sadece Kürt sorunu değil. Türkiye’nin hem eksik demokrasisinin sorunu hem de ekonomik bir sorun” dedi.
Katırcıoğlu ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adım atması durumunda HDP’nin AK Parti ile uzlaşabileceğini söyledi.
Katırcıoğlu’nun açıklamalarını destekleyen eski HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, “Erol Bey, Kürtlerle tekrar bir çözüm veya müzakere olacaksa muhatap kim olursa olsun HDP’nin onunla masaya oturması lazım diyor. Ona katılıyorum, ben de öyle düşünüyorum” dedi.
K24’den Cesil İlhan konuya ilişkin yaptığı röpordajda MHP-AKP’nin HDP ile ya da Kürtlerle masaya oturabileceği ihtimali zayiıf görünüyor.
K24’de konuşan Ziya Pir şunları söyledi:
“Erol Bey’in söyledikleri sadece bir değerlendirme. Ben ona katılıyorum. Kürtlerle tekrar bir çözüm veya müzakere olacaksa muhatap kim olursa olsun HDP’nin onunla masaya oturması lazım diyor. Ben de öyle düşünüyorum. Bütün HDP’lilerin benim gibi düşündüklerini sanmıyorum. HDP’den başka bir milletvekilli, ‘Faşistlerle müzakere olmaz’ şeklinde tweet atmış. Ben şunu söylüyorum; o zaman faşistlerle müzakere olmazsa Türkiye’de Kürt sorununu hiçbir zaman müzakere edemezsiniz demektir. Bu da yanlış bir şey. Çünkü CHP’nin içerisinde de faşistler var. İYİ Parti MHP’den daha az mı faşist? Hayır. İkisi de aynıdır. O zaman kimle müzakere edeceksiniz? Kimse kalmıyor.”
Pir: MHP-AKP’nin HDP ile ya da Kürtlerle masaya oturabileceğini sanmıyorum
Kürt sorununun çözümü için HDP’nin herkesle görüşmesi gerektiğini vurgulayan Pir, şu değerlendirmede bulundu:
“Hiç kimsenin kaderi, hiçbir şahsın, siyasetçinin, bir örgütün, bir partinin kaderi Kürt halkının kaderi üstünde olamaz. Nokta. Kürt halkının barışa ulaşabilmesi ve sorunun çözümü için siyasetçiler elinden geleni yapmalı. Eğer HDP muhatap alınırsa o zaman ne gerekiyorsa onu yapmalıdır ve kiminle görüşülmesi gerekiyorsa onunla görüşmelidir. Gerekirse şeytanla masaya oturulmalı. Bu kadar net. Çünkü siz barışı, müzakereyi dostunuzla yapmıyorsunuz ki. Müzakere karşı tarafla yapılır. Karşı taraf her zaman dostunuz olmaz, bazen düşmanınız olur, bazen çok aykırı fikirler olur. Herkes bize ‘Kürt sorununu çözün’ diyor. Biz elbette AK Parti’ye kızgınız, AK Parti elbette Kürtleri öldürdü ama Kürtleri kim öldürmedi ki? 90’larda, 80’lerde 30’larda 20’lerde Kürtler hep öldürüldü. Ama maalesef masaya bunlarla oturmak zorundayız. Deniliyor ki ‘Faşistlerle masaya oturulur mu?’ E kimle oturulacak? Bence oturulmalıdır. Çünkü Kürtlerin muhatabı devlet olan AKP-MHP hükümetidir şu an. CHP olsa onunla masaya oturulmalı. DEVA Partisi olsa muhatap o olmalı. ‘Faşistlerle masaya oturulmaz’ demek ‘Kürt sorunu çözülemez’ demektir. Diyelim ki AKP-MHP hükümeti gitti, umarım gider. Bizim oylarımızla CHP ile İYİ Parti gelecek. Peki, CHP-İYİ Parti iktidarı AKP-MHP’den daha mı iyi olacak hiç zannetmiyorum.”
“Yakın zamanda böyle bir görüşme mümkün mü?” sorusuna Pir şöyle cevap verdi:
“Bilgim dâhilinde bir çözüm süreci yok. Ben Türkiye’yi aradım, Erol Bey’in söyledikleriyle ilgili bilgi aldım. Masaya oturmak için bir duyum almadım ve bence yakın zamanda Kürt sorununun çözümü için böyle bir görüşme yok. Çünkü AKP-MHP iktidarını ayakta tutan Kürt karşıtlığıdır. Bu politika olduğu sürece HDP ile ya da Kürtlerle masaya oturabileceğini sanmıyorum.”
Ziya Pir son olarak, “Bana göre HDP’nin meselesi farklı olmalı. Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur. Türkiye’de demokrasi sorunu Kürt sorunudur. Kürt sorununu çözerseniz Türkiye’deki demokrasi sorunu da çözersiniz” şeklinde konuştu.
Miroğlu: HDP’de bir değişimin olması gerekiyor
AK Parti MKYK Üyesi ve eski Mardin Milletvekilli Orhan Miroğlu, “Erol Katırcıoğlu, bireysel ve genel bir değerlendirme yapmış. Adım atarsa ne olur, tekrar Abdullah Öcalan muhatap alır, sonra kandil muhatap alır demiş” dedi.
HDP’nin içerisinde partiyi eleştiren bazı kişileri dinlediklerini ifade eden Miroğlu, HDP’nin PKK ile olan ilişkilerini ve bunun siyasete yansımasını K24’e değerlendirdi:
“HDP ve PKK’nin ilişkilerinin ciddi bir şekilde sorgulanması gerekiyor. Bu sorgulamayı kapalı ifadelerle yapmak isteyen HDP içerisindeki birtakım aktörleri de dinliyoruz. Bu çıkışları da önemsiyoruz. Ayhan Bilgen’le başlayan bir şey bu. Daha önce Ayhan Bilgen cezaevindeyken, hiçbir şeyin artık eskisi olamayacağını HDP’de bir değişimin olması gerektiğini ve HDP’nin kendi başarısızlığa uğradığı politikaları da şuraya buraya sorumluluğu yükleme anlayışından kurtulması gereken ifade eden çok sayıda fikir beyan etti. Önemsiyorum, Ayhan Bey bence Türkiye’de HDP’nin bu vesayetten kurtulması için çaba gösteren misyon alabilecek kişilerden biridir. Erol Hoca (Katırcıoğlu) da Türk solu diyebileceğimiz entelektüel, akademik kariyeriyle bilinen, tanınan bir kişinin de diyaloğa açık bir şeyi ifade etmesi önemlidir. Ama çok iyi biliyoruz ki ne Erol hoca, ne de Mithat Hoca HDP’nin politikalarını belirleyecek güçte değiller. HDP’nin politikalarını başta Kandil olmak üzere başkaları belirliyor. Bu gerçeğin üstünü örterek diyalog çağrılarını yapmak iyi olabilir ama bunun bir sonuç verme ihtimali hemen hemen sıfır düzeyde. Bugünkü koşullarda HDP’nin asıl meselesi AK Parti ile diyalog filan değil, AK Parti ile diyaloğu tasavvur etmeden önce HDP’nin kendi içerisinde bu kararsızlıklara, fikir çatışmalarına son vermesi gerekiyor. Ondan sonra kiminle neyi konuşacağını söylemelidir.
“HDP’nin PKK ile ilişkisini biliniyor”
PKK’den dolayı CHP ile İYİ Parti’nin HDP ile olan ilişkilerini sakladıklarını vurgulayan Miroğlu şöyle devam etti:
“Diyaloğa işaret eden birtakım beyanatlar olumludur ama bu diyalogları HDP’nin Türkiye şartlarında yapabilmesi için kendi kamburundan, PKK vesayetinden kurtulması gerekiyor. Zaten bu vesayetten kurtulamadığı için değil midir ki ne CHP ne de İYİ Parti yerel seçimlerde HDP’den 3 milyona yakın oy almalarına rağmen hala HDP gerçeğini ve HDP’nin onlarla kurduğu ilişkiyi inkar etmeye devam ediyorlar. Bunun temel sebebi HDP’nin PKK ile ilişkisini bilmeleridir.”
HDP’nin çözüm sürecinde Abdullah Öcalan ile PKK arasında sadece postacı görevini üstlendiğini savunan AK Parti’li Miroğlu, “AK Parti diyaloğa sonuna kadar açıktır, AK Parti temsilcileri bunu her zaman söylüyor. Ama karşımızdaki muhatabın diyalog masasına kendi iradesiyle gelmediğini çok iyi biliyoruz. Çözüm sürecinde bunu yaşadık. Çözüm sürecinde HDP’ye yönelik en büyük eleştiri ‘Kandil’e haber götürüp getirdiniz, bir inisiyatif almadınız. Sizin yaptığınız şey İmralı ile Kandil arasına gidip gelmek oldu, posta görevi gördünüz’ yönündedir. Bunu zaman zaman HDP’nin içerisindeki insanlar da söylediler. Bu posta görevi devam ettiği sürece Türkiye’de herhangi bir siyasi parti HDP ile neyi konuşabilir, çok emin değilim.”
Miroğlu: PKK’nin Türkiye’deki siyasi paradigmaları çöktü
“AK Parti, HDP'yle hangi şartlarda masaya oturur?” sorusuna ise Miroğlu şöyle yanıt verdi:
“HDP’nin kendi vesayeti şartı… Bu sadece AK Parti’nin talep ettiği bir şey de değil. Türkiye’de demokrasiden yana olan bütün güçlerin ortaklaştığı ve HDP’den istedikleri yegane birinci talep PKK vesayetinden kurtulmasıdır. Bu devam ettiği sürece çözüm sürecindeki tecrübelere bakarak söylemek gerekir ki HDP ile Türkiye’nin ne yeni anayasası, ne demokrasisi, ne ilerleme ya da ne bölgedeki sorunları konuşmak, ne Kürt dili ve edebiyatı alanında bir şey yapmak ve ne de fikirlerinden istifade etmek gibi bir gelişme Türkiye’de söz konusu olmayacak. Çünkü her şeyden önce bunun olması halinde bir sonuç ortaya çıkmadığını çözüm süreci bütün netliği ve açıklığıyla ortaya koymuş bulunuyor. Tekrar olacak ama ‘Aynı suya iki defa girilmez.’ Bunun değişmesi gerekiyor. Bunlar Türkiye’de olmayacak. Devletin algısı değişti, AK Parti’nin algısı değişti. Bir tecrübeden geçti. Çözüm süreci AK Parti iktidarına bağlı oldu. Bugünkü şartlarda Türkiye’de yeni bir çözüm süreci mümkün değil. Ben mümkün görmüyorum. Çünkü PKK’nin Türkiye’deki siyasi paradigmaları çöktü.”