Avrupa Parlamentosu’nun hazırladığı Türkiye raporunun taslağında, Kopenhag Kriterleri’nden uzaklaşıldığı ifade ediliyor. Önümüzdeki hafta genel kurulda kabul edilmesi beklenen raporun taslağında basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla ilgili de bir dizi eleştiri bulunuyor.
Avrupa Parlamentosu, son yılların en sert Türkiye raporlarından birini oylamaya hazırlanıyor. Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten’in kaleme aldığı rapor taslağı, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından büyük oranda ağırlaştı. Zaman\'dan Selçuk Gültaşlı\'nın haberine göre, AP’deki siyasi grupların mutabık kaldıkları değişiklik önergeleri, 17 Aralık’tan sonra hukuk devleti, yargının bağımsızlığı, internet kanunu, basın hürriyeti gibi konularda yaşanan gelişmelere ilişkin son derece eleştirel bir dil kullanıyor. Nihai oylamaya kadar değişme ihtimali bulunmasına rağmen taslağın en dikkat çekici tespitlerinden biri, Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’nden uzaklaştığına dair ifadeler. AP, bilhassa internet ve HSYK kanunlarının AB ve Venedik Komisyonu kriterleri çerçevesinde değiştirilmesini talep ediyor. Gazeteleriyle ilişkileri kesilen kıdemli gazeteciler Hasan Cemal ve Nazlı Ilıcak’ın da ismen raporda yer alma ihtimali bulunuyor. 17 Aralık’tan sonra yaşanan gelişmeler üzerine rapora eklenen paragraflarda en çok tekrar edilen ifade ‘derin endişe’. Bugün Dış İlişkiler Komitesi’nde oylanacak raporun önümüzdeki hafta genel kurulda kabul edilmesi bekleniyor.
Yüksek seviyede yolsuzluk
Yüksek seviyelerde yaşanan yolsuzluk iddialarından ‘derin endişe’ duyulduğunu vurgulanan taslakta, soruşturmaları başlatan savcı ve polislerin yerlerinden edilmesinin üzüntü verici olduğu ifade ediliyor. 17 Aralık’tan sonraki hükümet tasarruflarının yargı bağımsızlığı gibi temel bir ilkeyi ihlal ettiği vurgulanan taslakta, görevden almaların güvenilir soruşturmalar yapılabilmesini derinden etkileyeceği kaydediliyor. Hükümet ile yargı, polis ve basın arasında güvenin yok olmasından üzüntü duyulduğu ifade edilen taslakta, hükümete demokratik ilkelere tam saygı göstermesi ve soruşturmalara müdahale ederek yolsuzlukların araştırılmasını engellememesi çağrısı yapılıyor.
Sayıştay, HSYK, internet
Türkiye’nin, yolsuzluğun kökünün kazınması için taahhütlerde bulunduğu vurgulanan taslakta, Sayıştay’ın etkili çalışmasının temin edilmesi, güvenlik kuvvetlerine ilişkin olanlar dâhil Sayıştay raporlarına erişimin sağlanması ve bütün bakanlıkların Sayıştay’la işbirliği yapması talebi gündeme getiriliyor. Taslakta, yargı emrinde çalışacak adli kolluk kuvvetlerinin de oluşturulması gerektiğine işaret ediliyor. AP, yeni HSYK Kanunu’na ilişkin derin endişesini de izhar ediyor. Adalet bakanına verilen kuvvetli yetkilerin ve bakanın merkezî rolünün yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ve işleyen bir demokratik sistemle uyumlu olmadığının altı çiziliyor. Raporda, yeni HSYK Kanunu’nun Avrupa Komisyonu ve Venedik Komisyonu ile istişareler neticesinde tadil edilmesi talep ediliyor. Gezi Parkı olaylarına da geniş yer ayrılan taslakta, güvenlik kuvvetlerinin orantısız güç kullanması ve bu gücü kullananların soruşturulmaması tenkit ediliyor.
Yeni internet kanunu ile ilgili de ‘derin endişelerinin’ altını çizen AP, yeni yasanın ifade hürriyeti, araştırmacı gazetecilik, demokratik denetim ve farklı siyasi görüşlerin internete ulaşımını ciddi şekilde etkileyeceğini vurguluyor. AP raporunda, TBMM’de yoğun tartışmalara yol açan HSYK ve internet kanunlarının yapılış tarzı da eleştiriliyor. Söz konusu kanunların yapılış sürecinde diyalog ve istişare eksikliğinden ‘derin endişe ve memnuniyetsizlik’ duyulduğu vurgulanan taslakta, bu gelişmelerin daha önceki uygulamalardan ‘sert şekilde’ ayrıldığının altı çiziliyor.