DEM Parti İmralı Heyeti'nin açıklaması: ''Dolmabahçe Mutabakatı yol haritası olabilir''

İmralı Heyeti'nin yaptığı açıklamayı değerlendiren Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz ve önceki süreçte arabulucu olan İlhami Işık, "Dolmabahçe Mutabakatı yol haritası olabilir" dedi.

17.01.2025, Cum - 17:24

DEM Parti İmralı Heyeti'nin açıklaması: ''Dolmabahçe Mutabakatı yol haritası olabilir''
Haberi Paylaş

İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra siyasi partileri ziyaret eden DEM Parti'nin İmralı Heyeti, görüşmelere ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. İmralı Heyeti, bugün yaptığı açıklamada, "Hemen tüm görüşmeler samimi ve umut verici düzeyde olumlu geçmiştir" ifadelerini kullandı. Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz ile 2013-2015 yılları arasında çözüm sürecinde arabulucu heyetinde yer alan yazar İlhami Işık, İmralı görüşmelerini Duvar’dan Ferhat Yaşar’a değerlendirdi. Tahmaz da Işık da, 2015'te açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı'nın yol haritası olabileceği fikrinde.

'Geçmişte hiç kimsenin desteklemediği bir süreç yaşadık'

İlhami Işık, İmralı Heyeti'nin açıklamasını, "Olumlu ve umutlu bir açıklama" olarak değerlendirdi.

"Geçmişte bir çözüm süreci yaşadık. Hiç kimsenin desteklemediği, bölge ülkelerinin de karşı çıktığı, sadece AK Parti, HDP ve PKK arasında olan bir süreçti" ifadelerini kullanan Işık, sözlerine şöyle devam etti:

"Batı dünyası o zaman Arap Baharı'nın ardından IŞİD ile uğraşırken çözüm sürecine destek sunmadı. İran, Irak ve Suriye devletleri bu sürecin olmaması için çaba gösterdiler. Çünkü onlar açısından IŞİD ve cihatçı yapıların yenilgisi birinci öncelikti. Öyle olunca sadece içeride toplumsal desteği olan bir süreçti. Ancak daha sonra Suriye kaynaklı olarak bitti. Bugün ise tam tersidir. Hemen hemen bütün dünya, bölge ülkeleri dahil bu sürece destek veriyor. Çünkü İran’ın bölgesel gücü kırıldı. Suriye’de başka bir yönetim oluştu. Batı'nın Irak üzerinde ciddi bir baskısı var. Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya, sürecin başarılı olması için hem Kürtlere hem Türkiye’ye baskı kuruyor. Herkesin bu sorunun çözümü için baskı kurduğu bir meselenin çözülmemesi mümkün değil. Kimsenin kaybetmediği, herkesin de çok kazanmadığı bir şekilde sonuçlanacak. Önceki barış süreci Suriye’den dolayı bitti. Yeni barış süreci ise Suriye nedeniyle başladı. PKK’nin silahlara veda etmesi, Türkiye’nin kendi kamuoyuna Suriye’de olan durumu bir tehdit olarak görmediğini rahatlıkla savunabileceği bir pozisyon yaratacaktır. En geç Newroz’a kadar kongreyi toplayıp büyük ihtimalle silahlı mücadeleyi sona erdirme kararını açıklayacaklar. Türkiye artık, iç kamuoyuna ‘dışarda bir silahlı tehdit yoktur’ diyerek kazanımı anlatacak."

'O gün karşı olanlar bugün destek veriyor'

Işık değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Dolmabahçe Mutabakatı o zaman fotoğrafı iyi okumayan bir mutabakattı. Hem bölgesel durumu iyi okumayan bir mutabakattı hem iç dengeleri iyi okumayan bir mutabakattı. İran, bölgede tarihinin en güçlü durumundaydı. Kürt meselesinin Türkiye’de çözülmesini Suriye'den ötürü kendisine karşı bir tehdit olarak görüyordu. Türkiye ile Kürtlerin barışması demek, Esad rejiminin devrilmesi demekti. İran için Suriye kırmızı çizgiydi ve buna karşı çıkıyordu. Batı dünyası da destek vermiyordu. İçeride de cemaat bu soruna karşıydı. Ulusalcı kesimler karşıydı. Bugün sürecin liderliğini yapan Devlet Bahçeli, o zaman karşıydı. Bu yüzden bugün Dolmabahçe Mutabakatı yol haritası olabilir. O fotoğrafı ortaya koyabilir. Hem devlet hem Kürtler bölgesel gidişatı iyi okuyor. Bunların en önemli işaretlerinin bir tanesi ise dün Erbil’de oldu. Mazlum Abdi ile Mesut Barzani bir görüşme yaptı. Şimdi karşılıklı olarak gelişmeleri iyi okuyan taraflar var. Sürecin hem risklerini biliyorlar hem de  kazanımlarını biliyorlar. Çünkü bölge hızla dizayn edilmek isteniyor. Bunun önünde Kürt meselesinin varlığı bir engel. Bu bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışırken, bu sorunun bu dizaynı bozabilme ihtimali var. Bütün dünya Kürtlerin hakları korunarak çözülmesini istiyor. Siyasi gücünüz artık yetiyor. Türkiye, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin siyasi gücü yetiyor artık. Artık silahla değil, diplomasi ile çözülecek."

'Top artık iktidar partisinde'

Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz ise İmralı Heyeti'nin açıklamasına ilişkin şu yorumu yaptı:

"Heyetin açıklamasında kullandığı veya tercih ettiği pozitif dili çok önemli bulanlardanız. Özellikle de belirsizliğin, kaygıların yoğun olduğu ve bazı ana akım medya kuruluşlarının sürece zarar verici, ötekileştirici ve bir arada yaşayacakların bir kesimini hakir gören dili ve bazı siyasetçilerin üstenci, komutacı dil düşünüldüğünde kıymeti anlaşılacaktır. Bu bakımdan uyarıcı yanı var. Açıklamada yer alan parlamentonun işlevine yönelik ortaklaşma bu süreci ilerletecek, Kürt sorununun çözümünün kapısını açacak pozitif bir belirleme ve umut verici. Şeffaflık ise çözüm süreci tecrübesini ve iktidar partisinin benmerkezci yaklaşımından kaynaklanan bir vurgu ve önemli. Ama bunun ölçüsünün çok kaçtığını da ifade etmek isterim. Şeffaflık daha ortada bir yol haritası yokken her fırsatta dile getirmek bazen sürece karşı olmanın bahanesine dönüşüyor veya öyle algılanıyor. Çatışma çözümlerinde şeffaflık talebinin zamanlamasının çok fazla önem arz ettiğini unutmamak gerek. Her şeye rağmen barış isteyenlerin umutla sürece destek vermesi çok önemli. Açıklamadan anladığım bu konuda da top iktidar partisinde. Toplum zaman geçirmeden güven verici bir çözüm yoluna girilmesini bekliyor."

'Süreç çok yavaş ve kapalı devre gidiyor'

İmralı görüşmelerine ilişkin belirsizliklerin olduğunu belirten Tahmaz, "Benim kanaatim süreç çok yavaş ve çok kapalı devre gidiyor. Daha doğrusu bildiğimiz, tecrübe edindiğimiz çatışma çözümü süreçlerinden çok farklı. Bir anlamda Türkiye kendine özgü nedenlerden dolayı yeni bir model deniyor. Kürt meselesinin bir iç sorun olmaktan çıkmış olması ve Suriye'nin yeniden inşasına bağlı hale gelmesinden kaynaklanan yanı ağır basıyor. Bu nedenle bir miktar anlayabiliyoruz. Ancak üç ayı geride bırakmamıza rağmen hâlâ çok büyük belirsizliklerin olması ve kapalı devre ilerleyen halinde hiçbir değişiklik olmaması çok tuhaf. Belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda toplumun bekleme halinin sürmesi iyiye alamet değil.

Bu, tarafların süreçteki beklentilerinde asgari olarak ortaklaşamadıklarını ya da yol haritasını netleştirmek için başka gelişmeleri beklediğini gösteriyor. Belki de bu bakımdan şimdilik dar çerçevede bir süreç yürütülmesi doğru bir tutumdur. Silahların devre dışına çıkarılması, çatışmanın siyaset alanına taşınması böyle olabilir. Bu aşamada erken şeffaflaşma başarıyı riske atabilir. Silahın hangi koşullarda bırakılacağı silahı elinde bulunanlarla yapılacak görüşmelerle olur. Yasal, anayasal düzenleme ve hak temelli konular toplumun siyasetinin tümünü ilgilendirir. Burada tam şeffaflık, demokratik mekanizmalar, sivil toplum ve siyaset hayata geçirilmek zorundadır. Başka türlüsü olmaz."

'Eski yol haritası bir esin kaynağı olabilir'

Dolmabahçe Mutabakatı'nın yol haritası olabileceğini belirten Tahmaz, "Dolmabahçe Mutabakatı, yerel ve merkezi demokratikleşme yaklaşımları açısından yol haritası olabilir. Ama bugünün ülke, bölge koşulları ve sorunun ülke sorunu olmaktan çıkması Dolmabahçe'de açıklanan yol haritasının çok dışında bir yeni yol haritasına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Her şey değiştiği bir dönemde eski yol haritası ancak bir esin kaynağı olabilir" ifadelerini kullandı.

Dolmabahçe mutabakatında neler vardı?

Dolmabahçe Mutabakatı, 28 Şubat 2015'te dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP'nin İmralı Heyeti arasında yapılan görüşme sonrasında açıklanan ortak metindi. "Çözüm Süreci"nin bir aşaması olan söz konusu mutabakat 10 maddeden oluşuyordu.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, HDP’lilerle birlikte Dolmabahçe Sarayı’nda mutabakatı açıkladı.

Mutabakat şu 10 maddeden oluşuyordu:

• Demokratik siyasetin tanımı ve içeriği.

• Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması. 

• Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri. 

• Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik baskılar. 

• Çözüm sürecinin sosyoekonomik boyutları.

• Çözüm sürecinde demokrasi-güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele  alınması. 

• Kadın, kültür ve ekoloji sorunlarının yasal çözümleri ve güvenceleri.

• Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi. 

• Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.

• Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.

Bu haber toplam: 5411 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:57:11
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x