Kürt Diaspora Konfederasyonu’ndan (DİAKURD) yapılan açıklamada, “Milletvekili ve insan hakları savunucusu Sezgin Tanrıkulu'ya yönelik ırkçı saldırıları şiddetle kınıyoruz” denildi.
Kürt Diaspora Konfederasyonu (DİAKURD) ise yaptığı yazılı açıklama ile Tanrıkulu’na destek verdi.
“Milletvekili ve insan hakları savunucusu Sezgin Tanrıkulu'ya yönelik ırkçı saldırıları şiddetle kınıyoruz” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Türk devletinin 100. yılını kutlamak için propaganda yaptığı bir dönemde, Kürt halkına ve azınlıklara yönelik insan hakları ihlallerine ve ırkçılığa tanık oluyoruz. Haksızlıklara karşı mücadele eden halk, ırkçı ve faşist tarafların tehdit ve saldırılarıyla hedef alınıyor.
Türk ırkçılarının hedef aldığı isimlerden biri de Sayın Sezgin Tanrıkulu'dur. Tanrıkulu, Diyarbakır Barosu Başkanlığı sırasında ve milletvekili olduktan sonra verdiği hukuk mücadelesiyle hem yurt içinde hem de yurt dışında haksızlığa uğrayanların sesi oldu. Uluslararası hukuk mücadelesinde birçok davayı kazandı ve Kennedy Ödülü'nü kazandı. Bu olaylardan biri de ‘Türk Ordusu 15 köylüyü helikopterden attı’ açıklamasıydı ve bu olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da doğrulandı.
Bu nedenle birçok ırkçı grup ve hatta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıkça hedef gösterildi. Bu haksız saldırılar, 2015 yılında paramiliter güçlerin katlettiği ettiği avukat ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin davasını hatırlatıyor.
Karanlık güçler şimdi de Tanrıkulu'nun sesini kesmek istiyor. Bu nedenle birçok taraftan ırkçı saldırılara maruz kalıyor ve açıkça hedef alınıyor. Bu saldırıları şiddetle kınıyor ve uluslararası toplumu Türkiye'de her geçen gün artan ırkçılığa karşı durmaya, Sezgin Tanrıkulu ve onun gibileri korumaya çağırıyoruz.
Irkçılık insanlığa karşı suçtur ve şiddetle kınanmalıdır.”
Ne olmuştu?
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TV100'de yayınlanan bir programa telefonla bağlanarak "TSK'nın yaptığı her şey, eleştiriden azade değil. Biz milletvekiliyiz bunları sorgularız. TSK değil mi 12 Eylül'de darbe yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz'da darbe girişimi yapan, köyleri yakan... Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen... Biz eleştirel yaklaşırız. Soru sorarız, doğru olup olmadığını sorarız, TSK üzerinden bu tür şaibelerin kalkması amacıyla bunu sorarız. 40 yılda her şeyi doğru yapsaydı Türkiye bu durumda olmazdı. AİHM kararı orada, 15 tane köylü, kim attı? Bu kadar köyü yaktı? Daha yeni Roboski Uludere oldu... Sizler de eleştirel yaklaşamadığınız için Türkiye bu noktaya geldi" ifadelerini kullanmıştı.
Tv100, Tanrıkulu'nun açıklamalarına dair haberlerini "Tanrıkulu’nun TSK’ye dönük iftiraları" ibaresiyle servis ederek hedef göstermişti.
Tanrıkulu'ndan ilk açıklama
Sözlerinin tartışma yaratması üzerine sosyal medya hesabından açıklama yapan Sezgin Tanrıkulu, “Dünkü açıklamalarımdan sonra bazı dijital platformlarda hakkımda ağır eleştirinin ötesine varan açıklamalar yapan / yazan herkesle tek tek hukuk önünde hesaplaşacağım. Günü geldiğinde aman 'Özür dilerim, ben yanlış yaptım, affedin' vb sözlerle lütfen karşıma gelmeyin” demişti.
Soruşturma başlatılmıştı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tanrıkulu'nın açıklamalarını gerekçe göstererek hakkında soruşturma başlatmıştı.
CHP'den açıklama
Tanrıkulu'nun açıklamalarının ardından ise CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” ifadelerini kullanmış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise "TSK bizim göz bebeğimizdir" açıklamasında bulunmuştu.
Tanrıkulu'ndan soruşturma yorumu
CHP'li Sezgin Tanrıkulu hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin "AKP'nin derin devletin yeni sahibi olduğunun bir kez daha itirafıdır" demişti.
Tanrıkulu: zora düşünce susanlardan değilim
Tanrıkulu, hedef alınması sonrası yeni bir açıklama yaparak insan haklarını savunmaya devam edeceğini söylemişti. Tanrıkulu, "Ben hakikatleri dönemin koşullarına göre eğip bükenlerden, zora düşünce susanlardan değilim" demişti.
Tanrıkulu'nun konuşmasında dile getirdiği konular
Diyarbakır - 1993
8 Ekim -25 Ekim 1993 arasında Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş'a bağlı Kayalısü köyünün (Licik mezrası) civarında, General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişiden bir daha haber alınamadı.
Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında).
Şırnak - 1994
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 12 Kasım 2013’te verdiği kararda Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerine 25-26 Mart 1994'te düzenlenen hava operasyonu sırasında öldürülen 34 sivilin yakınları tarafından açılan davada, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiğini belirtmişti.
Türkiye’nin, mahkeme kararı gereği davacılara, mahkeme masrafları da dahil olmak üzere 2 milyon 310 bin 700 Euro ödemesine karar verilmişti.