Yapı rezerv alanı ilan edilmesi ve HES projelerinin ardından ağaçların kesilmesi üzerine karşı üniversite öğrencilerinin nöbet tuttuğu Hewsel Bahçeleri’ne İstanbul’dan dayanışma var.
Hewsel Dayanışması’nın kuruluşu bugün Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder, HDP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün ve Emre Yalçın’ın katılımıyla Cezayir Restoran’da yapılan basın açıklamasıyla duyuruldu.
Diyarbakır\'ın güney batısında Dicle Vadisi içinde yer alan Hewsel Bahçeleri 8 bin yıllık ve 700 hektarlık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 23 Ağustos 2013\'te Dicle Vadisi ve çevresindeki alanı yapı rezerv alanı ilan etti. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Dicle nehri üstüne üç hidroelektrik santral yapılacağını açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde Dicle Üniversitesi ve Orman İl Müdürlüğü kararı ile üniversitenin Hevsel Bahçeleri\'nde yer alan kampüs alanındaki ağaçların kesildi.
Bunun üzerine üniversite öğrencileri başladığı nöbet ise 5. gününde.
Hewsel Dayanışması HDP ve Halkların Demokratik Kongresi Ekoloji ve Gençlik Meclislerinin girişimi ile mahalle forumları, çevre ve kent örgütlerinin de aralarında olduğu çok sayıda örgütün bir araya gelmesiyle kuruldu.
\"Gezi\'deki ortak sesi Hewsel için yükselteceğiz\"
“Gezi Parkı’ndan Hewsel Bahçeleri’ne Bu daha Başlangıç Mücadeleye Devam” pankartı asılan toplantıda Hewsel Bahçeleri için de Gezi’deki gibi birlikte mücadele edileceği belirtildi.
“Kalkınma hırsına bürünmüş büyüme yanlısı kesimlerin, sermaye iktidar ortaklığının doğaya karşı rant ve kar amaçlı saldırılarına Gezi Parkı’nda, Anadolunun her yerinde derelerin, dağların, yeraltının şirketlerin kullanıma sokulmasına tanık olduk.
“Gezi’de ‘3-5 ağaç’ için çıkardığımız ortak sesi ODTÜ’de, Kuzey Ormanları’nda sürdürdüğümüz gibi şimdi de Hewsel Bahçeleri için yükseltmeye kararlıyız.”
Basın açıklamasını okuyan Emre Yalçın, \"Hewsel Bahçeleri\'ne karşı Amed\'den yükselen sesi selamlamak için\" 7 Mart Cuma günü Beşiktaş\'ta toplanacaklarını duyurdu.
Üstün: Diyarbakır ciddi tehdit altında
Diyarbakır’ın bundan sonraki süreçte ciddi tehdit altında olduğunu söyleyen Beyza Üstün dayanışmanın önemine dikkat çekti. Üstün, HES’ler ve Hewsel Bahçeleri’nin yapı rezerv alanı olarak kullanılmasının dışında Fırat-Dicle Havzası’ndaki kaya gazı üretimine de dikkat çekti.
“Petrol şirketleri kaya gazı için sondajlarını vurdular. Bunun için milyonlarca ton suya ihtiyaçları var. Yer altını delik deşik edecek, kimyasal suyu yeraltına saklayacaklar. Toprak, yaşam, ekosistem geri dönülmeyecek şekilde tahrip edilecek.”
Üstün, 2011 yılında Türkiye Hükümeti Avrupa Birliği’ni Fırat ve Dicle sularının yönetimine dahil ettiğini duyurduğunu da ekledi.
Önder: Hewsel’de itirazlar uzun süredir var
“Gezi de başlayan direniş ve itiraz ruhuyla Hewsel direnişçilerini selamlıyoruz” diye söze başlayan Sırrı Süreyya Önder başta gençler olmak üzere siyasi kurumların Hewsel’e dair itirazlarının en az dört yıldır sürdüğünü anlattı.
“Hewsel’de en büyük vebalin sahibi Dicle Üniversitesi. Üniversitenin ve bölgenin atıkları Hewsel Bahçeleri’ne akılıyordu. Bu, orayı bataklığa çevirdi. Süreç, ‘Önce bataklığa çevir, sonra imha etmek için bunu gerekçe say, sonra orayı talan ve yapılaşmaya aç’ şeklinde gelişti.
“Çevre ve Şehircilik ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Dicle Üniversitesi el ele vererek burada katliamın altına imza atıyorlar.”
“Belediyeler kent sorularına yoğunlaşıyor”
Önder, belediyelerin üzerlerindeki politik baskılar, belediye başkanlarının, vekillerinin tutuklanması nedeniyle belediyelerin kent sorunlarına ilgilerinin sürekliliğinde kopuşlar olduğunu söyledi.
“Çözüm süreci ile belediyelerimiz ilk defa kentin sorunlarına daha fazla yoğunlaşma imkanı buldular” diyen Önder, bölgedeki yerel yönetimlerin eksikliklerinin sivil toplum kuruluşları ve uzmanlık önerilerini dikkate alarak insan ve ekoloji odaklı yaklaşım geliştirdiklerini söyledi.
Önder, Hewsel’in genel olarak Dicle Vadisi 12 Eylül’den itibaren işkence ve faili meçhul mekanlarından birisi haline geldiğini söyledi.
“Tarihin üzerine beton döküyorlar. Ağaçlarımız değil, evlatlarımızın kemikleri de orada.Buna izin vermeyeceğiz