Son günlerde Öcalan’a görüş yasağının kaldırılması,yeni açılım süreci başlayacakmı,cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP’nin takınacağı tutum Türkiye gündemini işkal ederken siyaset bilimci gazeteci yazar Nuray Mert, Dikgazete’de bu gündemlere ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Nuray Mert’in gündeme dair yazısı:
İktidara yakın gazeteci Abdülkadir Selvi, HDP’nin “Öcalan’a özgürlük” temalı yürüyüşü üzerine, 17 Haziran tarihli Hürriyet’teki yazısına “PKK ve HDP Öcalan’ı yeniden keşfetti” diye başlamış,yazısının başlığıni ise “Öcalan’a görüş izni verilecek”olarak atmıştı.
Atılan başlık insan ister istemez, acaba “asıl Öcalan’ı yeniden keşfeden iktidar partisi mi?” diye düşünmeye sevk ediyor. Selvi, Öcalan’nın akrabalarından biri ile görüşme izni verileceği kulis bilgisini paylaşırken, bu konuda geniş uçlu yorumlara karşı da yeni bir ‘açılım süreci’nin söz konusu olmadığının altını çizerek görüşme nedeninin “Öcalan’a tecrit iddiası ile PKK-HDP’nin yarattığı gerginliğe son vermek” olduğunu yazmış.
Gerginlikleri körüklemekten beslenen bir iktidar ve HDP’ye azami baskı uygulayan, Kürt gazetecileri tutuklayan bir iktidardan söz ediyoruz diyen Mert, sanki gerginlikten hiç hoşlanmayan bir iktidar var ve sanki memlekette gerginlik yaratan tek konunun “Öcalan’a tecrit” olduğunu soruyor.
İnsan ister istemez, bayram seyran değil, ama seçim var diye düşünüyor diyen Mert,seçime dair yorum yapmak için daha çok erken olduğunu, Erdoğan’ın deyimi ile “daha neler neler olacak” bilemiyoruz sözlerine atıfta bulunarak MHP Diyarbakır şubesi kapanıyor, il başkanı yolsuzluk gerekçesi ile tutuklanıyor. Sanırsınız ki, yolsuzluklar konusunda son derece titiz davranan bir iktidar var. İktidarın dışardan ortağı MHP’nin, seçim sürecinde özellikle Kürt seçmen açısından AK Parti’nin ayağına dolanan bir ortak olduğu ancak, AK Parti’nin daha önce yaptığı gibi, eski ortakları gerektiğinde tasfiye etme stratejisinin MHP’ye uygulanması da son derece zor olduğunu, MHP’nin, özellikle Kürt meselesi konusunda, iktidar partisinin ayağa dolanmama konusunda nasıl ikna edildiğini veya edilmeye çalışıldığını, Diyarbakır şubesinin kapatılması konusunda MHP’nin “görülen lüzum üzerine” diye başlayan bir açıklamada ‘o lüzumun’ ne olduğunu sordu.
Yeni Şafak’ta, ATV’deki bir dizide Kürtler aşağılandığı için tepki veren Mehmet Metiner, olayınada değinen Mert, Metiner’in yazıyı alanı tanıdığı için yazmış olamayacağını AK Parti’den biraz dışlandığından söz edildiğini ama ne kendisi ne yazdığı gazetenin, kafasına göre davranmadığınının bilindiğini yazdı.
İşin asıl vahim olanının, Kürt siyasetinin hep dolambaçlı yollarla şekillendeği, hep akıllara “kapalı kapılar ardında neler oluyor” sorusunu getirmesi olduğunu bu durumun en önemli nedeninin, Kürt meselesinin açıkça konuşulamayan bir konu olması,ikinci nedenin ise, bu koşullar altında Kürt siyasetçilerin de hep arka kapı siyaseti izlemek zorunda kalması olduğunu belirten Mert, bu durumun, AK Parti’de yer alan Kürt siyasetçiler için de HDP cenahında olanlar için de geçerli olduğunu yazdı.
Karnından konuşmanın, provokasyona açık bir zemin, askeri operasyon, istihbarat ve siyasetin birbirine karışması gibi sorunlardan söz ediyorum diyen Mert, tam da bu nedenlerle ‘Kürt açılımının’, samimi veya değil doğru bir hamle olduğunu, demokratik siyaset dışına taşan unsurlar ile müzakere yolu ile mesele artık demokratik siyaset sınırları içine çekilmeliydi olmadı ve biz hâlâ bu durumun sonuçları ile yaşıyoruz diyerek iktidar partisinin, Kürt meselesini sopa olarak kullandığı ölçüde, muhalefetin mayınlı araziye girmekten çekindiğini, muhalefetin çekindikçe, iktidar partisine manevra alanı açıldığını, ‘mavi boncuk’ işlerine girdiğini, HDP iki arada bir derede, çok ama çok sıkışık bir alanda siyaset yapmaya çalışıyor ve sadece mevzi alıp ve bekliyor ama siyaset üretemiyor.
Benim anladığım bu. Gerisini izleyip göreceğiz.
Haberin tamamına ulaşmak için tıklayınız...
