Bethan McKernan imzalı analizde Silopi’nin tutuklanmayan ya da görevden alınmayan beş HDP’li belediye başkanından biri olan Adalet Fidan’ın, “"Bu çok fazla baskı ve sorumluluk demek.
Her gün uyandığımda “Bugün benim sıram” diye endişeleniyorum” şeklindeki sözlerine yer veriliyor. Fidan, “Burada yasa hiçbir şey ifade etmiyor. Uydurma terör suçlamaları veya sahte tanıklarla işimden atılabilir veya hapse konabilirim. Herşey olabilir" diyor.
Türk yargı sisteminin, ülkenin çalkantılı tarihi boyunca farklı siyasi gündemlere hizmet etmesi için her zaman kullanıldığını ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarını pekiştirdiği için, devletin muhalefet üzerindeki baskısının eşi görülmemiş derecede olduğunu aktaran gazete, Erdoğan'ın iktidarına en önemli tehdidi oluşturan HDP’ye yönelik misillemelerinin acımasız olduğunun altını çiziyor.
Şırnaklı önde gelen Kürt politikacı, yazar avukat olan Hasip Kaplan ise gazeteye, "1980 askeri darbesinden bu yana avukatım ve bunca yıldır mevcut AKP hükümeti kadar acımasız bir davranış görmedim" diyor.
Kaplan, “Önceki darbeler sırasında, en azından müvekkillerimizi mahkemede savunabilirdik. Bugün, bağımsız baroların kontrolünü ele geçirmeye çalışan bir hükümet var, yüksek mahkemelere atanmış deneyimi olmayan yargıçlar bulunuyor. Bunlar zor günler" ifadelerini de kullanıyor.
Önceleri HDP’nin geleceğinin parlak göründüğünü, 2012'de solcular ve Kürt milliyetçilerinin ittifakından oluşan partinin genellikle Avrupa’daki Yeşil parti hareketleri ve İspanya'daki Podemos ile Yunanistan'daki Syriza gibi Avrupalı demokratik sosyalist partilerle karşılaştırıldığını aktaran gazete, birkaç yıl içinde HDP’nin, AKP'nin gittikçe otoriterleşen yönüne karşı Gezi Parkı protestoları sırasında öne çıkarak, bir Kürt seçmen tabanından ziyade geniş bir Türk toplumuna hitap etme vaadini yerine getirdiğinin ve ülkenin üçüncü büyük partisi haline geldiğinin altını çiziyor.
2015 genel seçimlerinde HDP’nin yüzde 10'luk seçim barajını aşacak kadar sandalye kazanarak AKP'ye şiddetli bir darbe indirdiğini ancak sevinçlerinin kısa sürdüğünü de yazan gazete, “HDP’yi cezalandırmak için hükümet, PKK ile barış görüşmelerinden çekildi, Türkiye’nin çoğunluğu Kürt olan güneydoğusunu yeniden şiddete sürükledi ve HDP’li siyasetçileri ve destekçilerini militan grupla bağlantılı oldukları iddiasıyla tutuklamaya başladı. Yıl içinde tekrarlanan seçim Erdoğan'ın daha fazla beğenilmesiyle sonuçlandı” diye yazıyor.
Ertesi yıl partinin karizmatik eski lideri Selahattin Demirtaş’ın tutuklandığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin serbest bırakması yönündeki kararlarına rağmen 142 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kaldığına da değinilen yazıda Türk medyasında etkili bir şekilde kara listeye alınan HDP’nin son beş yılda giderek daha düşmanca hale gelen bir ortamda ivmeyi devam ettirebilmek için mücadele ettiğine işaret ediliyor.
Yazıda, Kaplan çoğu 2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hal koşulları altında olmak üzere, yaklaşık 16 bin parti üyesi tutuklandı veya gözaltına alındığını da belirtiyor.
Eylül ayına kadar Kars'ın HDP belediye başkanlığını yürüten Ayhan Bilgen için polisin bir sabah kapıyı çalması sürpriz olmadı. Evinin dışında bir polis arabasına bindirilirken toplanan ve o zamandan beri 2014'te şiddete dönüşen etnik olarak suçlanan protestoları kışkırtmadaki iddia edilen rolü nedeniyle terörle ilgili suçlarla suçlanan destekçileri tarafından alkışlandı.
Gözaltına alınanlar arasında yer alan Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in hapishaneden devletin Kürt meselesini çözme konusundakii isteksizliğinin yalnızca temsil için savaşan insanların kararlılığını güçlendirdiğini yazdığını da aktaran gazete Bilgen’in “Gerçek demokrasinin yolunu açan adımlar zor. Ancak Türkiye'nin bu siyasi çıkmazın üstesinden gelmesi çok önemli” şeklindeki ifadelerine de yer veriyor.
Ülkede umutların hala tükenmediğini, seçmenlerin HDP'nin en büyük muhalefet grubu olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) gayri resmi şekilde destek vererek adayının kesin zafer kazanmasında önemli bir rol oynadığına ve bu şekilde cumhurbaşkanının iradesine karşı çıktığına da vurgu yapılan yazıda, “Sonuç, iktidardaki 16 yılına rağmen Erdoğan’ın Türkiye’ye hâkimiyetinin tam olmadığını gösterdiği için değil, Türkiye’nin milliyetçi, liberal ve Kürt yanlısı unsurlarının ilk kez etkili bir şekilde birlikte çalışmayı başardığı için kutlandı” deniyor.
O tarihten itibaren HDP’nin daha fazla baskıya maruz kaldığı ancak Erdoğan’ın partiyi tamamen yasaklamak yerine meşru siyasi yelpazenin içinde tutarak muhalefetin birleşik cephe oluşturma girişimlerini baltalamaya çalıştığına değinilen yazıda buna örnek olarak ise geçen yıl Ekim ayında PKK'nın Suriyeli üyelerine sınır ötesi düzenlenen saldırı gösteriliyor. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında düzenlenen Suriye operasyonuna CHP destek vermiş bu destek HDP’nin sert tepkisini çekmişti.
Gazeteye göre hükümetin muhafazakar Kürtlerin oylarını alarak HDP’yi parçalamak için başvurduğu yöntemlerden biri de Diyarbakır merkezli kurulan Kürt Demokrat Partisi (KDP).
Gazeteye konuşan Tepav analistlerinden Selim Koru, "Hükümetin HDP'yi henüz yasaklamama taktiği mantıklı, ancak içgüdünün bir noktada taktik düşünceyi geçersiz kılacağını düşünüyorum" diyor. Koru, "Artık Türkiye'de rekabetçi seçimler yürütmek neredeyse imkânsız... ve eğer HDP gerçek bir mücadele sinyali verirse, hükümet bunu önlemek için harekete geçecek" şeklinde ifadeler de kullanıyor.