Ankara, Kürtlerle ilgili dikkat çekici veriler ortaya koyan bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Daha önce Kürt Barometresi ile Kürtler ve Cumhuriyet araştırmalarını gerçekleştiren Kürt Araştırmaları Merkezi, en son yaptığı Türklerin Kürt algısını ölçen çalışmanın sonuçlarını paylaştı, bu üç araştırma ile ortaya çıkan verileri değerlendirdi.
CORE Araştırma Enstitüsü’nden Ulaş Tol ve Rawest Araştırma’dan Reha Ruhavioğlu’nun paylaşıp analiz ettiği araştırmaya göre Türklerin Kürtlere dair algısında 10 yıl önceye göre büyük farklılık yok, ama detaylarda değişim var.
“Kürtlerin gözünüzde ve toplumdaki itibarı nedir?” sorusuna 10 üzerinden 7 puan verilmiş. Bir anlamda “Kürtlerin itibarı, kredibilitesi” yükselmiş. Bu veri, “Benim de Kürt arkadaşım var” tutumundan “Biz Kürtleri seviyoruz”a evrilen bir bakış değişikliği olarak değerlendiriliyor.
İnkardan kabullenmeye
Araştırma Türklerin Kürt algısındaki keskin kutupların ara pozisyonlarla yumuşadığını, şahin ve güvercin pozisyonlar arasına yeni kategoriler eklendiğini gösteriyor. Bu kategoriler ve oranları şöyle sınıflandırılıyor:
Şahinler: Kürt diye bir şey yoktur (yüzde 14)
Atmacalar: Kürt kökenliler vardır, ama hepimiz Türküz (yüzde 19)
Doğanlar: Kürtler vardır, Kürt sorunu olmuştur, kalkınma eksikliğindendir, bugün azalmıştır (yüzde 32)
Kumrular: Kürt sorunu vardır, ama halklar arasında sorun yoktur, siyaset karışmazsa çözülür (yüzde 21)
Güvercinler: Kürtlerin hakları olmalıdır, Kürt sorunu vardır, Kürtler de milliyetçilik yapmamalı (yüzde 12)
Martılar: Kürtler vardır, mağdurdur, Kürt sorunu vardır, talepleri meşrudur (yüzde 2)
Suriyeliler geldi, 'Kürtler yerli ve milli ötekiler' oldu
"Hepimiz Türküz" bakışının yüzde 14 ile azınlıkta kaldığına dikkat çekilen araştırmada Türklerdeki Kürt algısının giderek daha da pozitifleştiğine vurgu yapılıyor. Bu değişen ve çeşitlenen bakışta, "Kürtlerin dost olduğu ve Türklere yakın olduğu" algısı belirleyici. “Kürtler Türkler için yerli ve milli ötekiler haline gelmiş” diyen araştırmacılar, bunun nedenini de başta Suriyeliler olmak üzere göçmen sayısındaki artış ile açıklıyor. Bir anlamda Suriyeli göçmenler ortaya çıktıktan sonra Kürtler Türklerin gözünde daha makbul vatandaş olmuş görünüyor.
Türklerin bakışında ayrıca, “Varlar, bize çok benziyorlar, kadim dostlar, bu toprakların evlatları”, “Durumları iyiye gitti, geri bırakılmışlar ama şimdi eskisi gibi değil”, “Kürt sorunu yadsınamaz ama abartılıyor”, “Çözüm kalkınma ve eğitim”, “Kürtlüklerini gözümüze sokmasınlar, bu ülkenin insanı olduklarını unutmasınlar” değerlendirmeleri dikkat çekiyor.
Türklere, “Kürtler ayrımcılığa uğruyor mu?” sorusu soruluyor. Bu soruya farklı düzeylerde “evet” yanıtı verenlerin oranının yüzde 42 olması da dikkat çeken bir başka veri. “Ayrımcılık yok” diyenlerin oranı da yüzde 26’da kalmış. Türklerin yüzde 42’si Kürtçe’ye hoşgörü gösteriyor. Bu oranın geçmişe göre yüksek bir oran olduğu kaydediliyor.
Kürtler sosyo-ekonomik dönüşümden geçiyor
Ulaş Tol sunumunda Kürt Barometresi, Kürtler ve Cumhuriyet ile Türklerin Kürt algısı araştırmalarının sonuçlarını şöyle özetledi:
- Kürtler sosyo-ekonomik bir dönüşümden geçiyor. Eğitim düzeyi, şehirlilik artıyor. Sekülerleşen bir toplum.
- Kürt kimliği geçmişe göre daha açık, sahiplenilen bir kimlik. Kürt kimliğinde en önemli taşıyıcısı Kürtçe. Popüler kültür gelişiyor.
- Türkler de Kürtlerle daha iç içe. Türkler Kürt realitesini kabullenmiş görünüyor ama çekince ve sınırlar var. Göçmenlerle kıyaslanarak bu toprakların insanı olarak varlıkları meşru bulunuyor.
- Anadil talebi anlamlı bulunuyor ama tam sindirilmiş değil. Özellikle resmiyet kazanmasına rıza oranı düşük.
- Kürtlere ayrımcılık konusuna katılıyorlar ama bunun azaldığını düşünüyorlar. Bu kazanımlar karşısında hala büyük sorunlar varmış gibi davranılmasını Kürtçülük yapma olarak algılıyorlar, rahatsız oluyorlar.
Siyaset ders çıkarmalı
Araştırma sonuçlarına göre toplumda algı böyle. Peki siyaset sahnesinde durum ne? Rawest Araştırma’dan Reha Ruhavioğlu, Kürt kimliğinin güçlendiğine dikkat çekerek, “Ama Kürtlük güçlendikçe Türkiyelilik zayıflamıyor. Güçlenen Türkiyeli bir Kürtlük var. Taleplerde birinci sırada anadil var. Türklerde de bu talebe büyük reaksiyon yok. Türklerin yüzde 45-50’si bu konuyu müzakereye açık. Kürtler de eklenince bu oran yüzde 60’ı geçiyor. Nüfusun Kürtler dahil yüzde 60’ı dil meselesi ve diğer demokratikleşme taleplerini bir masa etrafında konuşabilmeye hazır” diyor.
Ancak siyaset sahnesi çok böyle değil. Son bütçe görüşmelerinde Kürt illeri ifadesi, 1-2 cümleyi geçmeyen Kürtçe selamlamalar dahi Meclis çalışmalarında tepkilere, tartışmalara, onlarca kez Anayasa 3. 10. Madde hatırlatmalarına neden olmaya devam ediyor. Görünen o ki toplumda değişen Kürt algısı ve Kürtçeye dair yaklaşım ile siyaset sahnesi çok uyum sağlamıyor. Ruhavioğlu “Siyaset buralardan kendine dersler çıkarıp bu değişen sosyolojiyi nasıl konuşuruz diye çalışmaya başladığında cevaplar bulacaktır” diyor.
DEM Parti’nin yerel seçimlerle ilgili bugün alacağı kararın tüm bu tartışmalara nasıl etki edeceğini de önümüzdeki günlerde göreceğiz. (Gazete Duvar-Nergis Demirkaya)