İsveç’in Avrupa Birliği ve Demokrasi Bakanı Birgitta Olsson, İsveç Dışişleri Bakanılığı Basın Odası’nda düzenlenen bir toplantıda Soma’da maden ocaklarında olanları ‘Eşi, benzeri görülmemiş bir trajedi” olarak niteledi ve basın özgürlüğü, insan hakla.
25 Mayıs günü yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri hakkında da açıklamalar yapan Ohlsson, seçimlerden sonra ırkçı ve yabancı düşmanı partilerin güçlenebilecekleri ve AB politikasını etkileyebilecekleri uyarısında bulundu.
Ohlsson, bugüne kadar 300 bin civarında İsveçlinin seçim öncesi oyunu kullandığını, bu sayının geçtiğimiz yıla kıyasla 50 bin daha fazla olmasının sevindirici bulduğunu dile getirdi. Tüm Avrupa ülkelerinde AB seçimlerinde oy kullananların oranının oldukça düşük olduğuna, bu oranın İsveç’te % 45’te kaldığına dikkat çeken Ohlsson, Demokrasi Bakanı olarak kendisinin bu yılki seçimlerde oy kullananlarının oranını % 50’ye çıkarmayı hedeflediğini söyledi.
IRKÇILARIN GÜÇLENMESİ İSVEÇLİLERİ KAYGILANDIRIYOR
Ukrayna’daki gelişmeler, İsveç ve değişik ülkelerde giderek güçlenen ırkçı ve yabancı akımların güçlenmesinden duyulan kaygının seçimlere katılanların sayılarının artmasına yol açtığı değerlendirmesini yapan Ohlsson, “Günümüzde artık eskiden farklı olarak marjinal ırkçı partiler yerine Fransız Ulusal Cephe, İngiltere’de Ukip, Danimarka’da Halk Partisi gibi partilerin güçlendiklerini ve bazı ülkelerde birinci parti haline geldiklerini görüyoruz. Bu İsveçlileri oldukça kaygılandırıyor” şeklinde konuştu.
25 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin bir nevi değer yargılarının oylanacağı bir seçim olacağını, İsveç’te iş adamlarından sanatçılara kadar pek çok kesimin eşitlik ve insan haklarının önemini vurgulayan açıklamalar yapmalarını ve halka oy kullanmaları çağrısında bulunmalarını önemsediğini dile getirdi.
TÜRKİYE’DE EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR TRAJEDİ YAŞANDI
Bir gazetecinin Soma’da 300’e yakın işçinin ölümünden sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın olanların olağan olduğunu söylemesini ve Türkiye’nin ILO’nun 176 numaralı “Maden Ocaklarında Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi”ne imza atmamasını nasıl değerlendirdiği sorusunu “Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş bir trajedi yaşandı. Dün akşam televizyonlarda yapılan korkunç söyleşileri izledim. Bu ölenlerin aileleri için çok büyük bir acı. İsveç’in AB kriterlerini yerine getirdiği takdirde Türkiye’nin AB üyesi olmasını isteyen ülkelerden biri olduğu sır değil” diyerek cevaplayan Ohlsson, bunun gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin sadece işçilerin değil aynı zamanda demokratik ve insan haklarını, Kürt ve azınlıkların haklarını da güvence altına alması gerektiğini dile getirdi.
AB ÜYESİ OLABİLMESİ İÇİN TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE DİK BİR YOKUŞ VAR
Türkiye’nin AB’ye üyesi olabilmesi için önünde dik bir yokuş olduğunu, Taksim eylemlerı sırasında ve sonrasında yaşananların Türkiye’deki değişimin doğru yolda olmadığını gösterdiği belirten Ohlsson, “Biz basın özgürlüğü, Kürtlerin ve azınlıkların durumlarında, ihsan hakları alanında iyileştirmeler olmadan Türkiye’nin AB üyeliğine evet diyemeyiz” şeklinde konuştu.
Ohlsson’a İsveç Hükümetinin Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ihlallerini neden açıkça eleştirmekten kaçındığı ve barış sürecinin başlamasından sonra PKK’nın sorumluluklarını üstlediği halde AKP Hükümetinin adım atmamakta ısrar etmesini nasıl değerlendirdiği sorularını yönelttik.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in Twitter aracılığıyla Türkiye’nin Twitter’i yasaklamasını eleştirtiğini belirten Ohlsson, kendisinin Egemen Bağış’la yaptığı tüm toplantılarda Türkiye’deki insan ve ifade özgürlüğü ihlallerini, Kürt sorununu çok açık bir dille gündeme getirdiğini ifade etti.
İsveç’in Türkiye’nin Avrupa Birlği üyeliğini desteklediğini ancak basın özgürlüğü, Kürtlerin yanı sıra tüm azınlıkların, eşcinsellerin haklarına saygı göstermesini de talep ettiklerini dile getiren Ohlsson, şu anda AB üyesi olan ülkelerle insan hakları konusunda çok kapsamlı incelemeler yaptıklarını ve AB yeni üye olacak ülkelerden ekstra taleplerde bulunulacağını söyledi.
IRKÇI PARTİLER TÜM POLİTİK ARENAYI ETKİLEYEBİLİR
Avrupa ülkelerinde, Yunanistan’daki faşist Altın Şafak Partisi, Macaristan’daki ırkçı partiden İsveç Demokratları’na kadar değişik tonlarda “Kahverengi” partilerin bulunduğunu belirten Ohlsson, bu partilerin 25 Mayıs’ta yapılacak Avrupa parlamentosu seçimlerinden sonra grup kurabileceklerini söyledi.
Irkçıların 7 ülkeden 45 milletvekilini bir araya getirmelerinden sonra Avrupa Parlamentosu’nda çok daha etkin olabileceklerini, daha fazla maddi destek alabileceklerini dile getiren Ohlsson, bazı uzmanların bu güçlerin göreceli olarak büyük bir grup oluşturabilecekleri uyarılarında bulunduklarına da dikkat çekti.
“Ben tüm bu gelişmeleri oldukça kaygı verici buluyorum. Bunlar Avrupa Birliği’nin temel değerlerini oluşturan işgücünün serbest dolaşımı, İsveç için çok önemli olan Avrupa Birliği’nin genişlemesine karşı çıkıyorlar” diyen Ohsson, bu partilerin tüm politik aranayı etkileyebilecekleri uyarısında bulundu.
Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomilerinde iyileşme olduğu ve işsizlik azaldığı takdirde bu partilerin gerileme sürecine girebilecekleri değerlendirmesini yaptı. İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt’in ırkçı partilere karşı sert bir tutum takındığını, ancak birçok devlet başkanı ve yetkilisinin böylesi bir tutum takınmaktan kaçındıklarını söyledi.
Irkçı partilerin Avrupa Birliği’nde politikalarını yaşama geçirmeleri engellemek için ne yapılması gerektiği sorumuzu da “Ben daha fazla politik liderin, sağ veya sol olmalarından bağımsız tüm politik partilerin yetkililerinin bunlara karşı tavır almaları gerektiğini düşünüyorum” şeklinde yanıtladı.