İran'ın Mesut Barzani ve Kürdistan korkusu

Bağımsız Kürdistan\'ı kendisi için en büyük tehdit olarak gören İran, bu idealin en büyük savunucusu Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani\'nin görev süresinin uzatılmaması için diplomatik, politik ve askeri girişimlerini üst düzeyde sürdürüyor.

13.07.2015, Pts - 16:38

İran'ın Mesut Barzani ve Kürdistan korkusu
Haberi Paylaş
IŞiD tehdidi, ekonomik kriz, Irak hükümetiyle yaşanan gerginlik ortasında ve Bağımsız Kürdistan\'ın ilan edilmesine yönelik adımların arefesinde genelde Kürdistan kamuoyu, özelde Kürdistan Federal Bölgesi\'nde, Başkan Barzani\'nin görev süresinin uzatılması makul ve rasyonel bir gelişme olarak nitelendiriliyor.

Ancak Başkan Barzani’nin görev süresinin uzatılması, Bağımsız Kürdistan’ı kendine en büyük tehdit olarak gören başta İran ve Irak olmak üzere bölge devletlerinin, istemediği bir gelişme.

Bu gelişmeye engel olmak ve Kürdistan Bölgesi Başkanlığı’na Bağımsız Kürdistan idealine sahip olmayan birinin gelmesini sağlamak için İran’ın var gücüyle politik ve diplomatik saldırıya geçtiği biliniyor.

İranlı yetkililer bilhassa tarihsel ve menfaate dayalı ilişkilere sahip oldukları Güney Kürdistan siyasi partilerini kullanarak Başkan Barzani’nin görev süresinin uzatılmaması için büyük bir baskı uyguluyorlar.

Bu baskıya Güney Kürdistan partilerinin tarihsel uzlaşmaları ve bazı partilerdeki yönetimsel zaaflar da eklenince Başkanlık seçimlerinin Başkanlık krizine dönüşmesi yakın bir ihtimal gibi görünüyor.

YNK yıllarca Mam Celal Talabani’nin liderliğinde gerek bölgede gerekse Kürdistan içinde dengelerin gözetildiği, gerektiğinde uzlaşmaların gerçekleştiği ama iradenin teslim edilmediği bir politika sürdürmüştü.

Ancak Mam Celal’in geçirdiği ağır rahatsızlık sonrası siyasetten ve YNK’den uzaklaşması parti içinde tam bir başıbozukluk havasının yaşanmasına sebep oldu.

YNK içinde Behram Salih, Kosret Resul, Azad Cindiyani, Celal Talabani’nin eşi Xêro Talabani, Mele Baxtiyar ve Necmeddin Kerim gibi önde gelen isimler kutuplaşmalar meydana getirdiler ve bu isimlerin her birinin Yekiti’ye kendini dayatması sonucu Talabani’nin uzlaşmacı ve tecrübeli politik yaklaşımlarının eseri YNK’de kontrol tamamen yitirildi ve KDP düşmanlığı üzerinden politika güdülmeye başlandı.

YNK’nin geçmişten bugünlere İran ile yakın ikili ilişkileri, son süreçte politika üretilmemesi nedeniyle yaşanan Goran ayrılığı, seçimlerdeki kan kaybı ve KDP’nin güçlenmesine paralel olarak KDP ve Barzani konusunda olumsuz bir tavır takınarak İran’ın etkisine girmesi Başkanlık seçimlerindeki olumsuz tavırlarının kaynağı olarak görülebilir.

Politika üretemeyen YNK Barzani ve KDP düşmanlığına endekslenmiş durumda. Barzani’nin Kürdistan’da ve uluslararası toplumda kazandığı prestij ve saygınlıktan rahatsızlık duymaktalar.

Yanısıra Barzani’nin KDP’yi bir arada tutan en önemli yapıtaşlarından biri olduğunun bilincinde olan YNK’nin önde gelen bazı isimlerinin KDP’nin kan kaybetmesi için Mesut Barzani’nin görevinin uzatılmaması gerektiğini düşünmekteler.

YNK, Goran ile diğer partilerin üzerinde ısrarla durdukları bir diğer nokta ise Kürdistan Bölge Başkan’ının halkın değil parlamento tarafından seçilmesi. Bunun temel gerekçesi ise KDP’nin sahip olduğu halk gücüyle Başkanlığı diğer partilere bırakmayacak olması endişesi.

İran\'ın Mesut Barzani\'nin başkanlığının uzatılmasına karşı olduğu artık tüm siyasi çevreler tarafından bilinen bir gerçek.

İran Mesut Barzani\'yi, Mahabad Cumhuriyeti lideri Qazi Muhammed\'in Ala Rengin\'i emanet ettiği Molla Mustafa Barzani oğlu ve takipçisi olması nedeniyle, Qazi Muhammed\'in mirasçısı olarak görüyor.

İran kendisi için en büyük tehlike olarak gördüğü Bağımsız Kürdistan\'ın en büyük savunucularından olan Mesut Barzani\'nin Başkanlığının devamı nedeniyle ciddi bir endişe içinde. Mesut Barzani\'nin ABD ve İsrail\'e yakın politikaları nedeniyle bertaraf edilmesi gereken bir tehlike olarak görüyor.

İran İstihbaratına yakın yazar: Barzani şii ve sünniler arasındaki çelişki ve krizi derinleştirdi

İran İstihbaratına ait BultenNews’te bu yılın Ocak ayında Qanii Ferd tarafından kaleme alınan ”Kürdistan’daki güvenlik durumu ve Irak’la ilişkileri” adlı yazı İran’ın Mesut Barzani\'ye ve onun politik duruşuna duyduğu öfkeyi ve Barzani’nin görev süresinin uzatılması konusunda bazı parti, kurum ve bireylerin günümüzde sergilediği olumsuz tavrın kaynağına yönelik ipuçları veriyor.

İtlaat yazarının Ocak ayında kaleme aldığı bu makalede İran\'ın Mesut Barzani\'yi neden kendine ciddi bir tehdit olarak gördüğü ve buna yönelik girişimlerini sıklaştırdığının emarelerini de gözlemlemek olası.

Bazı Kürt tarafların Irak’ın bütünlüğü ve istikrarı sürecine katılmalarına rağmen, Başkan Barzani’nin şii ve sünniler arasındaki çelişki ve krizin derinleşmesi için çabaladığını ileri süren yazar makalesinde şunları dile getiriyor:

”Her ne kadar, bazı Kürd taraflar ülkedeki güvenlik ve siyasi istikrarın sağlanması sürecine katılmış olsalar da kendisi (Mesud Barzani) Şii ve Sünniler arasındaki çelişki ve krizin derinleşmesi için çabalamıştır. Ancak, başta İran ve ABD olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinin girişimi ile tekrar ülkedeki tarafların birbirine yakınlaşması ve ilişkilerin düzeltilmesi için çaba harcanmıştır.”

“Sünniler Barzani’nin kendilerini bir ”Federal Sünni Bölgesi” için desteklediğini sanıyordu. Ne var ki Barzani onları sırf Şiilere karşı kullanmak için böyle bir tutum içindeydi. IŞİD’in gelişi ile birlikte Musul, Tikrit ve Samara’yı örgüte teslim eden Sünniler, daha sonra kendi bölgelerinin tüm değerlerinin talan edildiğini ve halkın onurunun da elden gittiğini anladılar.”

PKK, PYD ve YNK İran ve Suriye’ye vefalı yaklaştı

Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlerin bir statü sahibi olmasını ya da ikinci bir Kürdistan’ın kurulmasını istemediğini, Batı Kürdistan Kürdlerinin İran’a ve Suriye rejimine yakın durduklarını, İran devletinin, Kürdistan ve Suriye’de asayiş ve güvenliğin bozulmasını istemediğini dile getiren Qanii Fard, yazısını şu sözlerle sürdürüyor:

İran Kürdistan’daki güvenlik ve huzurun bozulmasını istemiyor. Bu yüzden İran İslam Cumhuriyeti askeri uzmanları aracılığıyla bazı Kürd güçlerine yardımcı oluyor ve Barzani ile Türkiye’nin Suriye’deki Kürd kantonlarını yıkmasını engelliyor. Türk devleti ve MİT, bu durumda PKK, YPG ve YNK’ye karşı bir cephe açmayı ve İran’la karşı karşıya gelmeyi istemez. Zaten İran’ın PKK üzerinden YPG’ye verdiği silahlar Kobanê’deki direniş için yeterliydi. PKK, PYD ve YNK’nin İran ve Suriye’ye vefalı yaklaşmaları, Suriye rejimine karşı savaşmamaları Türkiye’nin Suriye politikalarını da başarısız kılmıştır. Suriye’deki Kürdlerin kaderi Suriye rejiminin kaderine bağlıdır. Suriye rejimine karşı savaşıp IŞİD’e yem olmak Kürdlerin çıkarına olamazdı.

İran Büyükelçisi: Erbil’de dalgalanan bayrak Mehabat Kürt Cumhuriye’tinin simgesidir

2015 Şubat ayında İran Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli aralarında Ali Bulaç’ın da bulunduğu 5 gazeteciyle yemekli bir sohbet toplantısı gerçekleştirir. Ali Bulaç Zaman gazetesi’nde bu söyleşiyi sütunlarına taşır.

Türkiye ve İran’ın önümüzdeki 15-20 sene içinde parçalanacağını ileri süren büyükelçi, “Türkiye coğrafyasının altında fay kırılacak olursa, onun ayağa fırlayacak bir ucu İran’dadır, İran da altüst olur,” diyerek fay hattını oluşturan stresin Kürt meselesinden kaynaklandığını dile getiriyor.

Türkiye’yi altüst eden 6-7 Ekim Kobanê olaylarını örnek gösteren Büyükelçi Bikdeli, “Benzer olayların eşzamanlı olarak Urmiye ve Tahran’da da baş gösterdiğini, Erbil’de dalgalanan bayrağın Mehabat Kürt Cumhuriyeti’nin simgesi olduğuna,” dikkati çekiyor.

Suriye bölünür de Kürtler kuzeyde ikinci bir Kürt federe devlet kuracak olurlarsa, bunun arkasından Türkiye’nin ve eşzamanlı olarak İran’ın da parçalanacağından kaygı duyan İranlılar. Kürtleri eski statüde tutmanın artık mümkün olamayacağını, bölge ülkelerini parçalamayacak ama Kürtleri adı konulmamış yoksun azınlıklar durumundan çıkaracak yeni bir bölge konsepti üzerine çalışıyorlar.

Bu yeni konseptte Başkan Barzani gibi Bağımsız Kürdistan sevdasına sahip politikacıları bertaraf ederek, İran ile iyi ilişkiler içerisinde, kendilerine verilenle yetinecek egoist siyasetçilerin desteklenmesi öngörülüyor.

Ürdünlü eski Bakan Salih Kallab: İran Barzani’den kurtulma yoları arıyor

Şark el Ewsed gazetesinde, 2015 yılı Mart ayında yayınlanan bir makalesinde, “Kürt halkının ulusal duygularının temsilcisi” olarak tanımladığı Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin İran’ın hedefinde olduğunu iddia eden Ürdün Enformasyon eski Bakanı Salih Kallab, Barzani’nin geçen dönem boyunca İran’ın bölgedeki plan ve stratejilerinin bir parçası olmayı reddettiğini, Kürdistan Bölgesi’nin Tahran ile Şam arasında koridor olmasına müsaade etmediğini belirtti.

İran’ın Barzani’den, Şam’ı ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesini istediğini, ancak Barzani’nin bu talebi reddettiğini yazan Kallab, “Barzani Suriye temsilcileri ile görüşmeyi reddetti. Velid Muallim ile bile görüşmeye hazır olmadığını belirtti” dedi.

Mesud Barzani’nin, İran’ın Beşar Esad ile görüşme talebini reddetmesi yüzünden İran’ın hedef tahtasına oturduğunu iddia eden eski Ürdün Enformasyon Bakanı Kallab, “İranlı General Kasım Süleymani, Süleymaniye’nin Karaçolan ilçesinde Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) üst düzey yetkilileri ile bir toplantı gerçekleştirdi. Celal Talabani’nin eşi Hero Talabani, Mele Bahtiyar, Kosret Resul ve Berhem Salih’in hazır bulunduğu toplantıda Kasım Süleymani, bir an önce Mesud Barzani’den kurtulma teklifinde bulundu. Ancak Kosret Resul ve Behrem Salih açıkça bu teklife karşı olduklarını belirtti” diye yazdı.

Kallab, YNK’ye yakın 4 basın organının editörü ve KCK’li Cemil Bayık’ın bir temsilcisinin bulunduğu gizli bir toplantıya katılan İran’ın Erbil Başkonsolonsu’nun katılımcılardan, Mesud Barzani’nin görev süresinin uzatılmaması, uzatılması halinde halkın sokaklara ineceği yönünde yayın yapmalarını istediğini belirtti.

İran Konsolosu YNK davetiyle Kürdistan Parlamentosu’ndaki oturuma katıldı

İran Başkonsolosunun geçtiğimiz ay Kürdistan Parlamentosu’nda Başkanlık seçimleri yasa tasarısının tartışıldığı toplantıya YNK’nin resmi daveti üzerine katılması, İran’ın Başkanlık seçimlerindeki gölgesinin açık emarelerinden biri idi.

Bu oturumda başkanlık yasasının değiştirilmesi için yasa tasarısı sunan YNK ile Goran’ın yanında yer alan Yekgırtu’nun kurucularından Dindar Necman Doski partisinden istifa etmiş ve İran’ın Yekgırtu üzerindeki etkisini ima ederek kararların tek kişi tarafından alındığı eleştirisinde bulunmuştu.

Yaşanan süreç itibariyle Başkan Barzani\'nin görev süresinin uzatılması Kürt ve Kürdistan lehine büyük bir gelişme, Kürdistan\'ın bağımsızlığını kendilerine büyük tehdit olarak görenler için aynı oranda büyük bir hayal kırıklığıdır.

Güney ve Batı Kürdistan ciddi bir terörist saldırı tehdidi altındadır. Bu süreci doğru yönetecek, gerginliklere prim tanımayacak, ulusal aidiyeti güçlü ve uluslararası saygınlığa sahip bir lider varken bilinmezlerle dolu bir macera aramak doğru bir politika olmayacaktır.

Peşmerge, Başkomutan olarak gerektiğinde cephenin en ücra köşesinde bulunan, varlığıyla ve alçakgönüllülüğüyle güç ve cesaret veren bir lidere sahip olmanın ayrıcalığıyla IŞİD\'e karşı daha büyük bir moral ile çarpışmıştır ve çarpışmayı sürdürecektir.

IŞİD: Girê Spî'den taktiksel olarak çekildik IŞİD: Girê Spî'den taktiksel olarak çekildik
Nerina Azad
Bu haber toplam: 12613 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:37:34
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x