\"Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı\'yla birlikteydi ve Söz Tanrı\'ydı.\"
(Yuhanna1:1)
Yüksekten korkarsanız, nasıl kanat açacaksınız sizi taşıyacak o kaderin rüzgarına? Fakat kimse kimseyi kandırmasın, sevda karadır. Hem de bildiğiniz gibi değil, yıldızsız gecelerden daha kara, çünkü bittiğinde bir daha sabah olma ihtimali yoktur, öyle kara. Tarihte gerçek anlayışı ise bundan da öte kara.
Geçenlerde bir yazısında çok sevdiğim Beşikçi Hocam dert yanıyor, Kürtler neden kendi dillerinde dertlerini anlatmıyor diye. Hocamız çok haklıdır. Fakat şu da var, söylediğin kelimenin ne olduğu da önemlidir. Bugün \"Kimse benim efendim değildir\" dediğinde, aynı etkiyi tüm dillerde gösterecektir. Bu bilinç tüm dünyaya yayılacaktır. Kelimenin böyle görünmeyen bir şifresi de vardır. Bu yüzden kelimeler itinayla seçilmelidir.
Gelelim asıl yazmak istediğim konuya. Bir süre önce Maarten van Bruinessen\'in bir yazısı gözüme ilişti. Yazıda uzun zamandır beni rahatsız eden, bir tarihin ve hukukun nasıl ırzına geçildiğini net gösteren yanlış bir terminoloji kullanılıyordu. Bu dipnotu düşmek bizim boynumuzun borcudur.
Maarten van Bruinessen \"Genocide in Kurdistan? The Suppression of the Dersim Rebellion in Turkey (1937-38) and the Chemical War Against the Iraqi Kurds (1988)\" yazısında Dersim\'de 38\'de jenosid değil etnosid olduğunu belirtmiştir.* Canice ve fiziki olarak katledilmiş bir halkın katliamına dönük yanlış ve eksik tanımlamalar kullanmak o halkı bir kez daha öldürmektir.
Kültürel soykırım ya da etnosid, “kültürel, ekonomik, askeri vb. diğer alanlarda, diğerlerine göre daha güçlü olan bir kültürün, bünyesinde yaşadığı insanların kültürlerinin unutulmasına yönelik yaptığı soykırım çalışmalarına verilen sıfat” olarak tanımlanmaktadır. ‘Diğer etnik dillerin yok edilmeye çalışılması, diğer etnik gruplara ait tarihi kalıntıların tahribatı, psikolojik olarak aşağılık kompleksini aşılama, tarihi saptırma gibi faaliyetler\' etnosid sayılmaktadır.
Etnosid\'in soykırımı oluşturan bir bileşen olduğu belirlenmişse de Dersim halkının fiziki katliamı, aynı zamanda ve daha çok jenosid tanımı ile örtüşmektedir. Bruinessen, bilinçli ya da bilinçsiz, yanlış bir belirleme yapıyor ve yazısında Kürtler Dersim\'de bir grup olarak yokedilmek istenmemiştir diyor. Bu yüzden jenosidden bahsedilemeyeceğini dile getiriyor.
Birleşmiş Milletler’in 1948\'de Soykırım Suçunun Engellenmesi ve cezalandırılması Sözleşmesindeki jenosidi tanımı şudur: \"ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.\"
Bu tanımlama Dersimde yaşananlara birebir uymaktadır. Türk Hükümeti (Atatürk ve CHP önderliğinde) kendi dilleriyle Dersim çıbanını çıkartmak için binlerce masum insanı kadın, çocuk ayırt etmeden süngüleyerek, gazlayarak, kurşunlayarak öldürmüştür. Bu insanların kaçmalarını engellemek için Dersim\'in dört bir yanını çevrelemiştir. Sözde isyancıları astıktan sonra bile katliamlara devam etmiştir. Geriye kalan binlerce aileyi sürgüne göndermiştir. Dersim\'den Batı\'ya gönderilen çocukların hala nerede olduğu bilinmemektedir.
Bruinessen’in etnosid tanımının eksikliğini kanıtlayan Türk devletine ait resmi raporlardan bazı alıntılar:
- Mülkiye Müfettişi Hamdi\'nin 1926 yılında yazdığı rapordan: \" ...Dersim gitgide Kürtleşiyor, ülküleşiyor ve tehlike büyüyor.\"
\"Sürüleceklerin arazilerine Türkleri yerleştirmek..\"
\"İdealist unsurları memur olarak göndermek ve bunlara misyonerlik yaptırarak bölgedeki Kürtleri Türkleştirmektir.\"
\"Türklük his ve terbiyesini verdikten sonra okul yaptırmak.\"
Fevzi Çakmak\'ın 1930 yılında yazdığı rapordan: \" ...Türk olan Alevi köylerinin Kürtçe konuşmamalarına ve Türk dilinin bütün bölgeye yayılması için esaslı tedbirler almaya ihtiyaç vardır.\"
\" ..soyca Kürt olduğu kesinlikle bilinen memurların bir an önce yerlerinden alınması.\"
Fevzi Çakmak\'ın 1930\'da ki yeni raporu: \"Reisler alındıktan sonra halkın en azgın olanlarının Dersim\'den çok uzak olan ovalara sevki ve öz Türk köyleri içerisinde dağıtılması...\"
\" Propagandaya ağırlık verilmesi ve Türklüğün telkini, Kürtçe yerine Türk dilinin yerleştirilmesi için ilmi ve idari tedbirlerin alınması...\"
\"Dersim halkı okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetin müdahalesi Dersimliye daha çok tesir yapar. ... Dersim evvela koloni gibi dikkate alınmalı. Türk camiası içinde Kürtlük eritilmelidir.\"**
Bu yukarıdakiler tabii bir kaç örnek ve Türk devletinin tüm belgelerine ulaşmak imkanımız yok. Fakat bence bu raporlar bile açık açık etnik motifli fiziki bir soykırım planının var olduğunu gösteriyor. Vicdanı olan araştırsın ve gerçeği taraf gözetmeden olduğu gibi versin. Bu vahşi soykırım hakkında söyleyecek o kadar çok şey var ki sanırım bu yazıya sığmayacak. Sözü 1938\'de Dersim\'de askerlik yapmış A. Demirtaş\'a bırakıyorum. Ölenler huzur içinde yatsınlar.
A. Demirtaş: \"Köylüleri topluyorduk, biraraya getirip \'sizleri koruyacağız, kurtaracağız\' diyerek dere kenarlarına veya uygun gördüğümüz yerlere götürüp makineli tüfekle tarıyorduk. Kadın, çocuk, bebe, ihtiyar, genç demeden hepsini, hepsini öldürüyorduk. Daha sonra cesetlerin başına erler kurtlar gibi üşüşüyorlardı. Kollarını sıvazlayıp bilezik, kolye gibi altınları kapmak için hırslı bir yarış başlıyordu.\"
Maria Marasure
*M. van Bruinessen: \"The killing in Dersim was undoubtedly massive, indiscriminate, and excessively brutal, but was it genocide? Was the killing done \"with intent to destroy, in whole or in part\" the Kurds (or only the people of Dersim) \"as such\"? Or was it only the suppression of an armed rebellion, with considerable overkill? I shall try to show that it was neither. There was never a policy of physically destroying the Kurds or part of them as such.\"
**Raporlardan alıntılar M. Kalman\'ın \"Belge ve tanıklarıyla Dersim direnişleri\" kitabından.
http://www.kurdistan-post.eu