İSMAİL BEŞİKÇİ’NİN MALATYA KONFERANSI

\n\nMalatya İnsan Hakları Derneği (İHD) şubesinin İnsan Hakları Haftası münasebetiyle 01/12/2013 tarihinde düzenlediği etkinliğin program konuğu yazar İsmail Beşikçi hocaydı. Vakfın Başkanı İbrahim Gürbüz ve Vakıf yönetiminde yer alan yazar Ahmet Öna.

03.12.2013, Sal - 08:27

İSMAİL BEŞİKÇİ’NİN MALATYA KONFERANSI
Haberi Paylaş

Malatya İnsan Hakları Derneği (İHD) şubesinin İnsan Hakları Haftası münasebetiyle 01/12/2013 tarihinde düzenlediği etkinliğin program konuğu yazar İsmail Beşikçi hocaydı. Vakfın Başkanı İbrahim Gürbüz ve Vakıf yönetiminde yer alan yazar Ahmet Önal’ın da katıldığı programda, İsmail Beşikçi Vakf ı(İBV) Başkanı İbrahim Gürbüz’ün vakfın kuruluş felsefesi ve çalışmaları ile ilgili yaptığı kısa sunumdan sonra konferansına başlayan İsmail Beşikçi hoca şu önemli konuları dile getirdi;

“Yasalarda insan hakları ile ilgili çeşitli düzenlemelerin Kürt/Kürdistan sorununu çözmeyeceğini” ifade etti. “1959’dan beri Irak Anayasasında ‘ Bu ülke Araplardan ve Kürtlerden oluşur’ maddesi var. Ama bu Halepçe’nin olmasını engellemedi” diyen Beşikçi; “ Anayasanın 17. Maddesinin kişinin güvenliğini teminat altına alan bir madde olmasına rağmen aynı zamanda en çok ihlal edilen maddesi olduğunu” ifade ettikten sonra “binlerce faili meçhul cinayetin bunu kanıtladığını” belirtti.

“Bir ulus Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkına sahip değilse insan haklarından dört başı mamur yararlandığı söylenemez” diyen Beşikçi; “1952 Birleşmiş Milletler (BM) kararında bunun belirtildiğini söyledi.

“Kürtler Türk siyasal sistemini eleştiriyorsa dünya nizamını da eleştirmelidir. Çünkü dünya nizamı anti-Kürttür. Bunun önemli olduğunu belirtmek istiyorum. 1945’lerde Afrika’da iki bağımsız devlet vardı. Şimdi 57 devlet var. Ama Kürdistan’da hiçbir şey değişmedi.”

“1960’larda BM’nin milletlerin bağımsızlık deklarasyonu var. Ama bu deklarasyon metropol ülke ile sömürge ülke arasında denizler ve okyanuslar varsa geçerlidir. Bir de bitişik sömürgeler var, Kürdistan gibi. Bu deklarasyon bu tür ülkelerin bağımsızlığına izin vermez. Ülkelerin “toprak bütünlüğünden” bahseder. O yüzden buralarda çok daha büyük bir zulüm uygulanmıştır. BM bu tür sömürgelerde taraf olmuyor.”

“O yüzden anti-Kürt dünya nizamının şiddetle eleştirilmesi lazım. Bu gün dünyada 208 devlet var. Çok büyük bir kısmının nüfusu bir milyonun altındadır. Çoğu BM, İslam Konferansı Örgütü ve benzerinin üyesidirler. Ama 50 milyon Kürt -bana göre 50 milyondan da fazla- senin adın yok ki! Senin adın terör olarak geçiyor.”

“Suriye’de ,Türkiye Suudi Katar Kurdıstana Rojava’da oluşan özerkliği bozmak istiyor. Katar kimdir? 300 bin nüfusa sahip bir ülkedir ama 40-50 milyon Kürdün kaderini belirlemek istiyor. İşte dünya nizamı böyle anti-Kürttür.”

“Kosova bir buçuk milyon bir devlettir. 1991’de devlet ilan etti ama kabul edilmedi. En son 208’de tekrar bağımsızlık ilan etti. Bu defa dünya kabul etti.(…) Sırbistan 1962’deki BM bildirisine dayanarak karşı çıktı. BM Lahey Adalet Divanı’na başvurdu. Lahey Adalet Divanı 2010 yılında Kosova’nın bağımsızlığı lehinde karar verdi. Bu olay BM kararının 4. 6. 7. Maddelerinin hükümsüzlüğünü ilan etti. Güney Kürdistan yarın öbür gün bağımsızlık ilan ederse bu kararı dayanak yapabilir.”

Konuyu bu ilginç noktadan “İslam Kardeşliği” konusuna taşıyan yazar İsmail Beşikçi hoca; “Kürtleri baskı altında tutan bütün ülkeler Müslüman ülkelerdir. Bu devletler Kürtlerin milli talepler ileri sürmemelerini ‘İslam Kardeşliğinin’ gereği görüyorlar. 1978-79’da Humeyni Pariste iken İran’da bütün halkların özgürlüğü için çalışacağını söylüyordu. PDK-İ ve Komela’nın liderleri Humeyni’yi ziyaret ederek ulusal haklarını istediler. Humeyni onlara ‘siz çok yanlış bir şey yapıyorsunuz, biz Müslüman kardeşleriz, siz bölüyorsunuz, bu görüşme bitmiştir’ diyor. “İslam Kardeşliği” söylemi ile Kürtleri engelliyorlar”.

“ Bu gün BDP Bask’ı, İrlanda’yı, Güney Afrika’nın nasıl özgürleştiğini inceliyor. Bunlar önemlidir. Ama Müslüman Bengal halkının Müslüman Pakistan’dan haklarını nasıl aldığını da incelemelidir. “İslam Kardeşliği” sloganı dün olduğu gibi bu gün de Kürtleri kandırıyor” diyerek sözlerine devam etti.

“Halepçe katliamı esnasında İslam Konferansı Örgütü Kuveyt’te toplantıdaydı ama hiçbir tepki göstermedi. Kürtler kopmak istediğinde ise hemen ‘biz kardeşiz’ diyorlar.”

Yazar İsmail Beşikçi; “Bir ulus durmadan bölünüyorsa o ulusta bir zaaf vardır. Bunun bilincinde olmak lazım (…) Nüfusu 40 bin olan Andora gibi küçücük devletler 40 milyonluk Kürtlerin kaderi hakkında oy kullanıyor. 40 bin nüfus 40 milyon Kürdün geleceğini belirleyebiliyor. Bu nasıl bir nizamdır!” diyerek sözlerini tamamladı.

Çeşitli soruların sorulmasıyla devam eden söyleşi-konferans İsmail Beşikçi’nin kitaplarını okuyucuları için imzalaması ile sona erdi.

Şerif SAYDAM

Nerina Azad
Bu haber toplam: 1062 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:02:23
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x