Seçim sonrası yanıtı aranan sorulardan biri de barış sürecinin akıbeti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonların sonuç alınana kadar süreceğini üstüne basa basa söylerken, HDP cephesi sürecin \'siyasi koruculuk\' olarak adlandırılan oluşumlarla yürütüleceğini düşünüyor.
Deutsche Welle\'de Kürşat Akyol imzasıyla yayınlanan bir haberde son aylarda şiddetlenen çatışmalar nedeniyle onlarca kişinin ölümüne yol açan Kürt sorununun çözümü konusunda 1 Kasım seçimleri sonrasında yeni adımların atılıp atılmayacağı sorusuna taraflardan gelen ilk açıklamaların, olumlu beklentileri zayıflattığına dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile seçimin yüzde 50’ye yakın oyla galibi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve hükümet temsilcilerinin , PKK\'nin silah bırakmadığı sürece güvenliğe yönelik politikaların sürdürüleceği yolundaki açıklamalarına yer verilen haberde PKK\'nin yürütme komitesi üyesi Duran Kalkan\'ın da Avrupa’dan yayın yapan Med Nuçe televizyonunda, 10 Ekim\'de Ankara\'da 105 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden olan iki bombalı intihar saldırısının ertesi günü ilan ettikleri eylemsizlik sürecinin seçime kadar olduğu şeklindeki açıklaması hatırlatıldı.
Görüşlerine başvurdukları siyasi gözlemcilerin, genel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çatışmaların önümüzdeki süreçte daha da artacağı endişesini dile getiren Deutsche Welle\'nin haberi şöyle devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Ankara’da yaptığı açıklamada, “Operasyonlar devam ediyor. Kesmek yok, devam edeceğiz” dedi.
“PKK silahları toprağa gömüp, üzerine beton dökene kadar mücadelenin süreceğini” söyleyen Erdoğan, “Örgütün şehirlerdeki yapılanmaları çökertilene kadar operasyonlar devam edecek. Önümüzdeki dönem konuşma, tartışma dönemi değil, açık söylüyorum sonuç alma dönemidir. Bu işe illa bir isim aranıyorsa, bunun adı milli birlik ve kardeşlik sürecidir” diye devam etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, Oslo’da 2 buçuk yıl önce başlayan çözüm sürecinin tamamen ortadan kalkmadığını, buzdolabına koyulduğunu söylemişti.
Erdoğan’ın dünkü sözleri, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik’le Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın önceki gün ayrı ayrı yaptıkları açıklamaların ardından geldi.
Çelik, partisinin en üst düzey yönetim organı Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında, çözüm sürecinin ancak kamu düzeni sağlandıktan sonra buzdolabından çıkarılabileceğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan\'a göre ise PKK, Türkiye’yi terk etme ve eylemsizlik sözlerini tutmadı. Akdoğan, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) atfen, “Sürece çok kötülük yaptılar. (PKK’nın hapisteki lideri Abdulah) Öcalan’ı da diri diri oraya gömdüler” dedi.
HDP aynı gün çözüm sürecinin Meclis’e taşınmasını talep etmişti.
Baskının artması bekleniyor
HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü’ye göre iktidar kanadından gelen bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde hem askeri olarak artan bir çatışma hem de siyasi olarak baskının öne çıkacağı bir tablonun habercisi.
Kürkçü, partisinin çözüm sürecinden dışlanmaya çalışılacağı görüşünde. “Bir tür ‘Siyasi koruculuk’ diyebileceğim bir yöntemle yeni muhataplar oluşturmaya çalışacaklar. Hüda-Par olsun, bölgedeki PKK ile ihtilaf halindeki diğer politik aktörler olsun, bunların oluşturacağı bir koalisyonla, PKK ve HDP’yi dışlayacak yeni bir oluşum peşine düşecekler” diyor.
Kürkçü, çatışmalar bu tempoda devam ederken HDP’nin çözüm aracısı olma olasılığı koşullarının bulunmadığını da belirtiyor.
Peki, mecliste ne yapacak, nasıl politikalar izleyecek HDP? Kürkçü’nün yanıtı şöyle:
“Halkın siyasi çözüm taleplerini mutlaka parlamento üzerinden topluma yansıtmak, meclisi bir çözüm merkezi haline getirmek üzere politikalar izleyeceğiz. Bundan yana bütün milletvekilleri ve partileri, -ki bu daha çok Cumhuriyet Halk Partisi ve kısmen AKP içinde bulunabilir- bir çözüm dinamiği oluşturacak öneriler etrafında toplamamız gerekir. Bu tarihin karşımıza koyduğu bir görev.”
\"HDP etkili olamıyor\"
Kürt yazar Ümit Fırat da hükümetin PKK ve HDP’yi devreden çıkarma düşüncesinde olduğu görüşünde. Nedenini, HDP\'nin PKK’nın Kuzey Irak’taki merkez karargahı Kandil üzerinde etkili olamaması görüşüne bağlıyor. Hükümetin PKK’ya da silah bırakma ya da ateşkes konusunda güvenmediğini belirtiyor.
Fırat’a göre hükümet, hem güvenlikçi hem de reformcu politikaları bir arada götürme çabasında olacak.
Hükümetin bölgede kesin bir askeri üstünlük duygusu oluşturmaya çalışacağı görüşünün altını çizen Fırat, “Diğer yandan, Kürt meselesini bir tarafa bırakalım, buzdolabında dursun gibi bir yaklaşım da olamaz. Zaten bu eşyanın tabiatına aykırı” diyor.
Fırat, “ama” diye ekliyor ve “Demokratikleşme, hak ve özgürlükler, Kürtler’in talepleri gibi meseleleri herhangi bir şekilde müzakere konusu yapmak istemiyorlar. Reformları Avrupa Birliği normları ve uluslararası standartlar temelinde gerçekleştirmeye çalışacakları anlaşılıyor\" diye devam ediyor.
Fırat’ın bu konuda bir de sorusu var: “Tabii, bunu ne ölçüde gündelik hayata geçirebilirler? O da, ayrı bir mesele.”
Yazar Ümit Fırat, Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın sözlerine de atıfta bulunarak “Muhtemelen Öcalan’ın elini güçlendirmeye çalışabilirler” diyor. Ve ekliyor: “Yani, sivil hayata, topluma dönük mesajların daha inandırıcı, daha destek bulucu olması bakımından.”
\"Kürt sorunu buzdolabında kalacak\"
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Doçent İsmet Akça ise hükümetin uzun zamandır uyguladığı güvenlikçi politikalar nedeniyle Kürt sorununun buzdolabında kalacağını söylüyor.
Nedenini Suriye politikalarına bağlıyor. PKK’nin Suriye’deki kardeş partisi PYD ve IŞİD örgütüne karşı hem ABD,hem de Rusya için en önemli aktör olduğunu belirten Akça, şöyle devam ediyor:
“En azından kısa vadede bu durum değişmeyecek. Fakat Türkiye, bu durumu, Suriye içindeki Kürt varlığını kabullenmiyor ve sürekli bunu bozmaya oynuyor. Bütün dış politikasını buna kilitlemiş durumda. Bunun için içeride bir milli mutabakat gerekiyor, yani içeride milliyetçi bir blok inşa ediyor. Bunu, bir çeşit Kürt düşmanlığı üzerinden yapıyor. Bu nedenle , güvenlik politikalarını devam ettirecektir. Yani, bir yumuşama, müzakere süreci bana zor görünüyor.”