Eski MİT'çi Öneş: Kürt sorunu sadece Öcalan ve Kandil'le konuşarak çözülmez

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, çözüm sürecinin sadece Abdullah Öcalan ve Kandil’le görüşerek yürütülemeyeceğini, bu görüşmelerin çözüm projesinin ana başlıklarından birisi olduğunu belirtti.

08.12.2015, Sal - 07:58

Eski MİT'çi Öneş: Kürt sorunu sadece Öcalan ve Kandil'le konuşarak çözülmez
Haberi Paylaş

Türkiye’nin, PKK sorununu kendi demokratikleşme adımları ile çözmesi gerektiğini vurgulayan Öneş Suriye ve Irak Kürtleri meselesine de paralel şekilde ilkeli bir tutumla yaklaşması” gerektiğini dile getirdi.

Öneş, Tahir Elçi’nin “PKK terör örgütü değildir” sözleri yüzünden tehditlere maruz kaldığını, hakkında soruşturma açıldığını, linç edildiğini söylerken, “Bunların izahını yapmakta güçlük çektiğini” dile getirdi.

Tahir Elçi’nin katledilmesini, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını Türkiye’nin ayıbı olarak nitelerken “Türkiye’nin ciddi bir savaş tehdidi ile karşı karşıya olduğu böylesi bir atmosferde, akıl almaz durumlar bunlar” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet\'ten Selin Ongun\'un Cevat Öneş\'le yaptığı söyleşide öne çıkan başlıklar şunlar:

Barış süreci yeniden başlatılmalı

Soğuk savaşın bitmesiyle Türkiye’nin küresel dengelerin içinde rahatlayan bir konum kazandığını hatırlatan Öneş, ancak yakın dönemde tekrar kendi iç güvenlik sorunlarıyla uğraşan bir ülke konumuna geldiğini belirtti.

Rusya’nın askeri gücünü Ortadoğu’ya taşıdığı, Ortadoğu haritasının değişmesinin ihtimallerinin ortaya çıktığı bir sürece dikkat çeken Öneş, Türkiye’nin kendi Kürt meselesinin Ortadoğu sorunuyla bütünleşmesiyle karşı karşıya kaldığını fark etmesi gerektiğini vurguladı.

Bu riskli evrede acil olarak Türkiye’de yeni bir iklim yaratılması ihtiyacının ortaya çıktığına işaret eden Öneş, “Barış sürecinin yeniden başlatılması, PKK’nin silahsızlandırılması her zamankinden çok daha önemlidir. Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sürecine devamlılık kazandırılması başarının temel şartlarındandır. Ya çağdaş ve demokratik bir anayasa yapacağız, Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin gereklerini benimseyeceğiz ya da Ortadoğu bataklığındaki karmaşa içine çekilen bir Türkiye’nin, zarar görerek kaybettiği gelişmelerle otoriterleşen bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağız.” şeklinde görüş belirtti.

Sorun sadece Öcalan’la görüşme ile çözülmez

Ak Parti’li Galip Ensarioğlu’nun “Devletle Öcalan yeniden görüşüyor” sözü konusunda bilgisinin olmadığını ama devletin mutlaka görüştüğünü vurgulayan Öneş, buna rağmen sorunun artık sadece Öcalan sorunu olmadığını belirtti.

PKK’nin silahsızlandırılmasının kısa vadede sonuçlanmadığı, Kürt sorununun çözümü için gerekli demokratik adımların atılmadığı takdirde, Türkiye içindeki bu hareketin bölgeselleşerek, Türkiye’den ayrılma düşüncesini yaratmasının ve böyle bir ortamda Kürt siyasetinde ayrılıkçı bir evrimin ortaya çıkmasının çok ciddi bir tehdit olduğu uyarısında bulunan Öneş, bu durumun büyük risk olduğunu ve Türkiye’deki iç savaşı körükleyen bir olay olduğunu dile getirdi.

Güneydoğu’daki özyönetim meselesi ve barikatlar üzerinde çok ciddi biçimde durulması gerektiğini vurgulayan Öneş “mevcut barikatları kuranların 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeli gençler olarak büyümesi olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti

“O barikatlar, Türkiye siyasi iktidarlarının zamanında adım atmadığı için çözemediği bir sorunun getirdiği sonuçlardır. O öfkeli YDG-H’li gençler dahi eğer diyalog kurmak isterseniz kazanabileceğiniz insanlardır.

Meseleye sosyolojik, siyasi ve tarihi dinamiklerle bakıp o öfkeli gençleri anlayarak adım atılması önemlidir. Ve anlayarak adım atıldığı zaman o barikatların, silahların ortadan kalkacağına inanıyorum. Türkiye siyaseti, PKK’nin talep ettiği limitler içinde değil evrensel değerlere endeksli demokratik bir yaklaşımla, meseleyi parlamentoya getirerek, demokratik güçlerle geniş işbirliği yaparak çözmek ve bu adımları atmak zorundadır. Türkiye siyasetinin başka alternatifi de yoktur.

Çözüm sadece Öcalan’la, Kandil’le konuşmak değildir. Öcalan ve Kandil’le konuşma kapsamlı çözüm projesinin ana başlıklarından biridir. Türkiye, PKK sorununu kendi demokratikleşme adımları ile çözerken, Suriye ve Irak Kürtleri meselesine de paralel şekilde ilkeli bir tutumla yaklaşmalıdır.”

Tahir Elçi sevgi dolu, barışçıl bir insandı

Tahir Elçi gibi sevgi dolu ve barış çalışmalarında simge olan bir insanın, silahların sonlandırılması konusunda çalışmaları bilinen bir şahsiyetin, sosyolojik bir tespite dayanan tek bir cümlesi nedeniyle önce linç edildiğini, tehdit girişimleri ile karşılaştığını ve Türkiye yargı sisteminin Elçi’yi mahkûm etmek üzere harekete geçtiğini vurgulayan Öneş, şahsen tüm bunların izahını yapmakta güçlük çektiğini dile getirdi.

Tahir Elçi’nin öldürülmesi de Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması hadiselerini Türkiye’nin ayıbı olarak nitelendiren Öneş, Türkiye’nin ciddi bir savaş tehdidi ile karşı karşıya olduğu böylesi bir atmosferde, yaşananların akıl alır hadiseler olmadığını, birilerinin Türkiye’nin ayağına pranga vurmaya çalıştığını belirtti.

Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından şehirlerdeki çatışmaları da göz önüne alarak Kürt sorununun çözümünde güvenlik boyutunun daha da mı yükseleceğini düşündüğünü dile getiren Öneş Kürt sorununun güvenlik tedbirleriyle çözülmesinin imkânsızlığının artık görülmesi gerektiğini, yaşanan otuz yılı aşkın güvenlik eksenli uygulamaların yarattığı acı sonuçların bugün daha somut şekilde değerlendirilebildiğini vurguladı.

Yeni bir anayasa şart

Çözüm için reçetenin ilk maddesine yeni anayasanın inşasını koyan Öneş, Türkiye’nin zenginliği olarak nitelendirdiği farklı kimliklerin, “bizim anayasamız” diyebilecekleri bir kurucu yasanın gerçekleştirilebilmesinin toplumsal dinamiklerin dayattığı bir gerçeklik olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin IŞİD petrolü iddiası psikolojik harp metodudur

Türkiye’nin IŞİD’den petrol aldığı iddiasının Putin tarafından psikolojik harp metotları çerçevesinde kullanılan bir olay olduğunu dile getiren Öneş, Türkiye’nin sadece üyesi olduğu NATO sistemi içinde güvenilirliğini sağlayabileceği bir meseleyle karşı karşıya olmadığını, Suriye’ye yerleşen Rusya’nın küresel bir güç olduğu bilinciyle hareket etmesi gerektiğini vurguladı

Bölgemizde özellikle Suriye temelli resimde süper güçler, bölgesel güçler ve onların vekâlet savaşları içerisinde tüm dünya istihbarat teşkilatlarının bölgedeki çalışmalarını görebiliyoruz. Bu çalışmalar içinde Türkiye, Suriye ve Irak sınırıyla tüm bu yangın bölgesinden etkilenen öncelikli ülke.

Türkiye’nin siyasi ve askeri davranışları bu istihbarat çalışmalarını önemle etkileyecektir. Türkiye’nin içinde, sınırlarımız dışında ya da sınırlarımızla bağlantılı olan her alana yönelik istihbarat çalışmalarının etkin şekilde gelişeceğini ve yönlendirileceğini de görmemiz lazım. Gelişen olaylarda bu bağlantıların tespiti ve önlenmesi için etkin tedbirler almamız gerekir.

Rus uçağının düşürülmesi Türkiye’nin çıkarlarını çok etkiledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Rus uçağı olduğunu bilseydik düşürmezdik” ifadesini gerçekçi ve samimi bir açıklama olarak tanımlayan Öneş bölgenin hareketliliği, muhtemel provakasyonlar dikkate alındığında, şekli angajman kurallarının muhtemel sonuçlarının önceden hassasiyetle değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi ve Rusya uçağının düşürülmesinin siyasi-stratejik-ekonomik ve psikolojik olarak Türkiye devletinin ve toplumunun çıkarlarını önemle etkilediği ve etkileyebileceği bir gerçek olduğunu belirtti

Nerina Azad
Bu haber toplam: 5549 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:17:54
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x