Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iddiaları üzerine Amedspor Kulübü’nde 10 gün boyunca denetim yapan müfettişlerin hazırladığı rapora ulaşıldı. Raporda, Soylu’nun iddialarının aksine Amedspor’un yurtdışından hiçbir yardım almadığı, hiçbir platform, girişim, hareket, oluşum içinde yer almadığı belirtildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 27 Kasım 2019’da katıldığı bir toplantıda TFF 2’nci Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Amed Sportif Faaliyetler Kulübü Derneği için “Kandil’in talimat verdiği spor kulübü” iddiasında bulunmuştu.
Soylu’nun açıklamasının hemen ardından İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi ve Dernek Denetçi müfettiş Diyarbakır’a gelerek kulüpte 10 gün boyunca inceleme yaptı. Bu inceleme sonucunda geçtiğimiz Ocak ayında hazırlanan rapor, Diyarbakır Valiliği ve İçişleri Bakanlığı Teftiş Başkanlığı’na gönderildi.
Raporda, bir dernek olan Amedspor’un, 5253 sayılı Dernekler Kanunu kapsamında denetlendiği belirtildi.
Raporda yer alan bilgilere göre İçişleri Bakanı Soylu’nun, Amedspor hakkında söylediklerinin 6 gün sonrasında, yani 2 Aralık 2019’da Amedspor’da müfettiş incelemesi için onay verdiği ortaya çıktı. Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün görevlendirmeleriyle kulüpte inceleme yapıldığı bilgisi yer aldı.
Raporda, kulübün 1 Ocak 2018 - 1 Aralık 2019 tarihleri arasında yaptığı iş ve işlemler, defter kayıtları, banka hesap hareketleri ve belgeler üzerinden müfettiş incelemesi yapıldığı bilgisi yer aldı. Raporda, banka bilgileri ve hesap hareketleri üzerinden yapılan incelemede, Amedspor’un yurtdışından hiçbir yardım almadığı kaydedildi. Kulübün herhangi bir platform, girişim, hareket vb. oluşumlar içinde yer almadığı, hiçbir uluslararası faaliyete katılmadığına işaret edildi. İçişleri Bakanı Soylu’nun, Amedspor’a yönelik iddialarına ilişkin raporda, hiçbir bulgu ve değerlendirme yer almaması ise dikkat çekti.
Raporun sonuç bölümünde, kulübe ait defter, belge ve banka hesap ekstrelerinin incelenmesi sonucunda; alındı belgesiyle tahsili yapılan gelirlerin kulübün kasasına girişlerinin yapılmaması, bazı gelirler, faturalar ve borç alışverişine ilişkin hareketlerin dernek mali defterine kaydedilmemesi gibi eksiklikler olduğu savunuldu.
Raporun devamında ise Amed Spor Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile yapılan sözleşme gereği bedelsiz alınması gereken malzemeleri bedel ödeyerek satın alması, derneğin üçüncü kişi ve kurumlara olan borçlarına ilişkin mali kayıtların geçerli belgeye dayanmadan değiştirildiği iddialarına yer verildi. Dernekler Kanunu’na aykırı olduğu savunulan bu işlemlerden, derneğin 2018 ile 2019 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığını yapan Ali Karakaş, Nurullah Edemen ve Metin Kılavuz, Yönetim Kurulu üyeleri ile muhasebe kayıtlarını tutmakla sorumlu Mali Müşavir Veysel Orhan’ın sorumlu olduğu savunuldu. Dernekler Kanunu’nun ilgili maddelerine aykırı davrandıkları ileri sürülen yöneticiler hakkında, “görevi kötüye kullanma”, “tutulması gereken evrak ve kayıtları tutmamak” suçlarından suç duyurunda bulunması istenildi.
Diyarbakır Valiliği, Tevdi Rapor doğrultusunda kulübün eski başkanları, genel kurul üyeleri ve mali müşavir hakkında geçtiğimiz Şubat ayında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Kulübün eski yöneticileri ve genel kurul üyeleri soruşturma kapsamında polise ifade verdi. Soruşturma sonucunda toplanacak delillere göre dava açılıp açılmayacağı belli olacak.
Amedspor Kulübü’nün bir önceki başkanı Metin Kılavuz, İçişleri Bakanı Soylu’nun kulübü hedef gösterdikten sonra derneğe gelen müfettişlerin, kulübün evrak ve belgelerini bir kamyona yükleyerek oradan ayrıldıklarını hatırlattı. Kılavuz, müfettişlerin hazırladığı raporun kendilerine tebliğ edilmediğine dikkat çekerek, ifade vermek için çağrıldıkları emniyette raporu öğrendiklerini belirtti.
Soylu’nun iddialarıyla ilgili şu ana kadar hem Amedspor hem de yöneticileri hakkında yürütülen hiçbir soruşturma bulunmadığını dile getiren Kılavuz, “Hazırlanan raporda böyle bir bilgi ve belgeye ulaşılmadı. Zaten bu gerçekçi bir iddia değildi. Bu iddia halk arasında ‘Onların orada (Kandil’de) bankaları mı var? EFT ile mi para gönderiyorlar’ şeklinde komik tartışmalara neden olmuştu. Buna rağmen bu soruşturmada bir şey tutturmaları gerekiyordu. Bu da birkaç muhasebe evrakı ile ilgili ki biz bunlardan da eminiz herhangi bir şüphemiz de yok. Biz bunu ifadelerimizde gönül rahatlığıyla ifade ettik” dedi.
“Amedspor her alanda Türkiye’nin en şeffaf, en hesap verebilir kulübüdür” ifadesini kullanan Kılavuz, şöyle devam etti:
“Bizim herhangi bir kayıtdışı işlemimiz yoktur. Olamaz da. Çünkü biz biliyoruz ki Türkiye’nin en çok denetlenen ve denetlenecek olan kulübü Amedspor’dur. İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamadan sonra dernekte yapılan zorlamalı bir inceleme ve bunun sonucunda hazırlanan soruşturma raporu var. Yani bu kadar gürültü koptu, bir sonucu olmalıydı. Biz soruşturmayı buna bağlıyoruz. Müfettiş soruşturmalarının özü nedir? Adil ve bağımsız bir şekilde yürütmesidir. Raporda yer alan iddialar gerçek dışıdır. Kabul etmiyoruz. Bu zaten yapılacak adil bir soruşturma ve yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Soruşturma kapsamında verdiğimiz ifadelerde suçlamaları kabul etmedik. İfadelerimiz alındıktan sonra savcı dosyayı bilirkişiye göndermiş. Hazırlanacak bilirkişi raporuna göre savcı dava açılıp açılmamasına karar verecek. Bu sürecin takipçisi olacağız, haklarımızı da savunacağız.”
Kulübün 2015 yılında Amedspor ismini aldıktan sonra baskıların artarak devam ettiğine dikkat çeken Kılavuz şöyle devam etti:
“Bu nedir, aslında bir kentin ismi adı altında bir halkın görmezden gelinmesidir. Amed Diyarbakır’ın tarihteki en eski adıdır. Binlerce yıllık tarihsel ve kültürel geçmişi var. Federasyona bağlı Osmanlı Spor Kulübü oluyor ama Amedspor Kulübü olunca bu sorun oluyor. Yani bunun bir izahatı yok, olamaz da. Biz hep bunu söyledik. Hiçbir zaman biz sahalarda 11 kişiye karşı oynamadık. 3 hakem, yan hakemle birlikte 15 kişiye karşı oynadık. İnanın ki gittiğimiz her şehir ve futbolcuları bizi milli bir motivasyonla karşıladı. Hakemler bize kırmızı kart gösterdi. Gözlemci ve temsilci raporlarında bize hep kırmızı gösterildi. En son İçişleri Bakanı, görev yetkisinde olmayan ve Türkiye Futbol Federasyonu'na bağlı olmasına rağmen, o da Amedspor’a kırmızı kart gösterdi. Ona bağlı müfettişler de kırmızıyı gösterdi. Evet, bu halk kırmızıyı sever, tarihsel köklerinde kırmızı vardır. O yönüyle bu müfettiş raporunu da yanlı buluyoruz. Kabul etmiyoruz. Buna karşı gerekli hukuki girişimlere bulunmaya da devam edeceğiz.”
Amedspor’a yönelik “akıl tutulması” sayılacak uygulamalara son verilmesi gerektiğini vurgulayan Kılavuz, “Bu ülke kimsenin tapulu malı değildir. Bu ülke farklılıkları, renkleriyle herkesindir. Amedspor’u rahat bırakın. Kamusal bir görev görüyor ve toplumsal bir işleyişi de var. Amedspor’u kriminalize eden, ötekileştiren yaklaşımlarından uzak durulması gerekiyor. Aklıselim, sağduyulu bir yaklaşımı her alanda olduğu gibi spor alanında da bekliyoruz” çağrısında bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanlığı Beştepe Karargahı’nda 27 Kasım 2019’da yapılan Jandarma İl Komutanları Toplantısı’nda Amedspor'u şu sözlerle hedef almıştı:
“Kandil’in en son derdinin ne olduğunu biliyor musunuz? Söyleyeyim, Amedspor. Aman ne yapın, ‘Amedspor’a oradan buradan ayda 400-500 bin lira para bulun’ diye bizatihi Cemil Bayık talimat gönderiyor. Terör örgütünün desteklediği bir siyasi parti. Terör örgütünün direkt talimat verdiği bir spor kulübü. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir şey yapılabilir mi? Cemil Bayık, ‘Amedspor’a destek verin’ diye açık açık talimat gönderdi, duymayacak mıyız?”