ABD’nin ‘yeni bir strateji’ belgesi, özellikle İran’ın etkisinin ve ABD-Rusya çekişmesinin ‘azalmasına’ bağlı olarak Suriye’yi bölgesel ve uluslararası çatışmalar için bir savaş alanına dönüştürme politikasını ortaya koyuyor
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Anayasa Komisyonu’nun kurulması, çalışma kurallarına ilişkin anlaşma ve 2254 sayılı kararın uygulanmasına yönelik kapsamlı bir yaklaşım ile Cenevre süreci çerçevesinde siyasi çözüm arayışlarını sürdürürken, uluslararası ve bölgesel aktörler, Suriye savaş arenasında bulunan oyuncular arasındaki stratejik ilişkilerle bağlantılı dış kotalar olgunlaşana kadar siyasi sürecin canlı kalması gerektiğine inanıyor.
Pedersen, ‘Astana Garantörleri’ Türkiye, Rusya ve İran ile ABD, İngiltere, Fransa ve Arap ülkelerinin yanı sıra daha sonra eklenen Çin’in yer aldığı ‘Küçük Grup’u bir araya getirecek yeni bir platform önererek, süreci bunun üzerine inşa etmeye çalıştı. Fakat ABD ile İran arasındaki gerginlik buna engel oldu.
Öte yandan toplam 535 üyeden oluşan ABD Kongresi’nin 400 Demokrat ve Cumhuriyetçi üyesi tarafından Başkan Donald Trump’a Suriye’ye yönelik ‘yeni bir stratejiyi’ onaylaması için gönderilen mektup, Suriye iç işlerine olan ilginin geri döndüğünü gösterirken, 3 sayfalık mektupta 2254 sayılı karara veya siyasi çözüme herhangi bir atıfta bulunulmadığı dikkat çekti.
Bununla birlikte söz konusu mektupta şu ifadeler yer aldı;
“Suriye çatışması oldukça karmaşık. Muhtemel çözümlerin ideal olmamasıyla birlikte geriye tek seçeneğimiz kalıyor, o da; ABD ve İsrail’in çıkarlarının yanı sıra bölgedeki güvenlik ve istikrara karşı artan tehditleri azaltacak politikaları güçlendirmek için Suriye’de kalmaya devam etmek. Bu strateji, ABD'nin güçlü liderliği ve desteğini gerektiriyor. ABD’nin bölgedeki yakın müttefiklerini terör tehditlerine karşı yalnız bırakmamalıyız.”
Dört tehdit
ABD Kongresi üyelerinin büyük çoğunluğunun imzaladığı mektupta, Suriye'den gelen hangi tehditlere işaret ediliyor?
Birinci tehdit: Terör
Mektupta; “Bir hükümet tarafından kontrol edilmeyen alanlar, IŞİD, El Kaide ve bu ikisine bağlı diğer gruplar gibi terör örgütlerinin buralara yerleşmesine ve Suriye topraklarının bir kısmını kontrolleri altında tutmalarına izin veriyor. Her ne kadar söz konusu örgütlerin üyelerinin başlıca hedefi Suriye’deki mücadele olsa da Batı’daki hedeflerine, müttefiklerimize, ortaklarımıza ve ABD'ye karşı korkunç terör saldırıları planlamak ve uygulamak için yetenekleri ve isteklerini koruyorlar” ifadeleri yer aldı.
İkinci tehdit: İran
İran rejiminin bölgeyi tehdit eden faaliyetleriyle Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırıldığına dikkat çeken ABD Kongresi üyeleri, “İran, bölgedeki müttefiklerimizi tehdit edecek şekilde Suriye’de kalıcı bir askeri varlık oluşturmak için çok çalıştı. Ayrıca Tahran’ın İran’dan (Suriye ve Irak’tan geçerek) Lübnan’a doğrudan bir otoyol inşa etme planı sürüyor. Bu yol, İran'ın Lübnan’da Hizbullah'a ve diğer İran yanlısı milislere silah ve mühimmat temin etmesini kolaylaştıracak. Ayrıca Tahran rejimi, kendi amaçları ve çıkarları için komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya ve bu ülkelerdeki nüfuzunu artırmaya devam ediyor” ifadelerini kullandılar.
Üçüncü tehdit: Rusya
Mektup, Rusya’nın da İran gibi Suriye’de kalıcı bir askeri varlık sağlamak için Tartus’ta kontrol ettiği deniz üssünün ötesinde bir çalışma yaptığını belirtiyor.
Mektubun Rusya ile ilgili bölümünde şunlar yer alıyor;
“Rusya, Suriye’deki iç savaşın seyrini Rus güçleri ve savaş uçaklarını kullanarak ve Esed rejiminin iktidarda kalmasını sağlamak amacıyla sürdürdüğü diplomatik korumayla Suriye halkı pahasına değiştirebildi. Bununla birlikte Şam'a S-300 gibi gelişmiş silahlar tedarik etmesi, İsrail’in Suriye topraklarından gelen düşmanca eylemlere karşı kendini savunma kabiliyetlerini zorlaştıracaktır. Rusya’nın bölgeyi istikrarsızlaştırıcı rolü İran’ın misyonunu tamamlıyor. Öte yandan Rusya’nın İran güçlerini Suriye’den çıkarma konusunda da pek istekli değil.”
Dördüncü tehdit ise: Hizbullah
Mektupta Hizbullah, İsrail'in güvenliği için en büyük tehdit olarak görülüyor. Hizbullah’ın Lübnan topraklarından İsrail’e yüksek hassasiyetli ve uzun menzilli 100 binden fazla füze fırlattığı ve Irak’ta 5 ABD askerinin öldürülmesinden sorumlu tutulduğu mektupta, şimdi de İsrail ile Suriye arasındaki sınırda bir ağ kurmaya çalıştığına işaret edildi.
Üç adım
Başkan Trump’a gönderilen mektupta, Suriye’den gelen 4 tehdit sıralandıktan sonra, 3 adımdan oluşan ‘yeni bir strateji’ çağrısı yapıldı. Söz konusu adımlarla ilgili olarak ise şu ifadeler yer aldı;
Birinci adım;
‘İsrail'in kendini savunma hakkı’
Ortadoğu’daki son derece değişken durum göz önüne alındığında, İsrail’in kendini savunma hakkını desteklemeye devam etmemizin yanı sıra bölgedeki dostlarımız ve düşmanlarımızın kimler olduğunu vurgulamamız oldukça önemli. Bununla birlikte, İsrail'in kuzey sınırı boyunca karşı karşıya kaldığı tehditlere karşı kendini savunması için ihtiyaç duyduğu kaynaklara ve malzemelere erişimini sağlamayı amaçlayan ABD ve İsrail arasındaki 10 yıllık mutabakat zaptının uygulaması da çok önemli.
İkinci adım;
‘Suriye'de İran ve Rusya'ya baskı uygulanması’
Mektupta, Trump yönetimine öncelikle İran ve Rusya’nın bölgeyi istikrarsızlaştırma faaliyetlerini sınırlandıracak baskıyı uygulamak için ABD’nin müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte çalışma ‘planı’ sunuldu. Bunun için İran’ın Hizbullah’a ve diğer terörist gruplara verdiği desteğin yanı sıra Rusya’nın Beşşar Esed’in ‘zalim’ rejimine doğrudan verdiği desteği engellemek amacıyla ekonomik ve diplomatik çabaların devam etmesi gerektiği vurgulandı.
Mektup şöyle devam etti;
“Washington’ın müttefikleri ve ortakları arasındaki yoğun koordinasyonlarla gerçekleştirdiği açık ve sürdürülebilir faaliyetleri, ABD’nin bölgedeki güvenlik ve istikrarın bozulmasından faydalananlara yönelik kararlılığı konusunda güçlü ve önemli bir mesaj gönderecektir”
Üçüncü adım ise;
‘Hizbullah üzerindeki baskının artırılması’
Mektuba göre Hizbullah için 2015 yılında çıkarılan ve 2018 yılında değişiklikler yapılan Uluslararası Finansmanını Engelleme Yasası’nın tam ve güçlü bir şekilde uygulanmasıyla Hizbullah üzerindeki baskı artırılmalı. Böylece Hizbullah ve fonlarına nezaret edenlere yönelik yaptırımların, Washington ve İsrail’i tehdit etme ve meydan okuma kabiliyetlerini azaltmanın yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) İsrail ile Lübnan sınırında bulunan silah ve tüneller hakkında araştırma ve rapor verme görevini yerine getirmesi için BM Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) baskı yapması amaçlanıyor.
10 basamak
Batılı diplomatik kaynaklara göre şu an ABD yönetimi tarafından kabul edilen plan, ‘Suriye halkına ve komşularının özlemlerine yönelik yeni bir politika ile yeni bir rejime ulaşmayı’ hedefleyen 10 basamak içeriyor.
Söz konusu basamaklar ise şöyle;
1 - ABD'nin geri çekilmesi ve asker sayısının azalmasından kaynaklanan açığı telafi etmek için Avrupa ülkelerinden birliklerin konuşlandırılmasıyla birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda Avrupa ülkeleriyle koordineli olarak kalmaya devam edilmesi.
2 - İran'ın Fırat Nehri'nin doğusundaki boşluğu doldurmasını engellemek için 79 ülkenin yer aldığı Uluslararası Koalisyonun himayesinde Suriye Demokratik Güçleri’nden (DSG) 60 bin savaşçının bölgeye konuşlandırılması.
3 - Suriye semalarında ABD ile Rusya güçleri arasında olası bir ‘çatışmayı’ önleyen anlaşmasının uzatılması.
4 - İsrail’in Suriye’deki kırmızı çizgilerini aşmaları halinde İran ve Hizbullah noktalarına yönelik operasyon düzenlemesinin desteklenmesi.
5 - Suriye rejimi ve rejime yakın isimlere uygulanan yaptırımlarda, ABD-Avrupa arasında koordinasyon sağlanması.
6 - Arap ülkelerine, Şam'la ikili (devletlerarası) veya kolektif (Arap Birliği aracılığıyla) olarak normalleşme sürecine girmelerini engellemek amacıyla baskı yapılması.
7 - Yukarıdaki kriterler gerçekleşmeden, Suriye’de yeniden yapılanma sürecinin finanse edilmesinin engellenmesi için yeniden yapılanma projelerinde yer alan Suriyeli işadamlarına yaptırımlar uygulanması.
8 - Suriye hükümetinin uluslararası kuruluşların yanı sıra Batı ve Arap ülkelerinde meşrulaşmasının önlenmesi.
9 - Suriye'nin komşularına, mülteciler için geri dönüş şartları sağlanmadan önce geri dönmeleri için işbirliği yapmamaları yönünde baskı uygulanması.
10 - Suriye hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde, kimyasal silah bulunması halinde bu bölgelerin nokta atışıyla vurulması.