ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Pazartesi günü Roma’da düzenlenen DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyon Bakanlar Toplantısı’nın kapalı oturumunda ülkesinin Suriye’deki üç hedefini açıkladı.
Blinken, kapalı oturuma katılan bakanlara, ABD’nin şuan Suriye politikasının önceliklerinden ve hedeflerinden bahsetti. Buna göre ABD’nin bu konuda üç hedefi var. Birinci ve en acil hedef, 10 Temmuz’da süresi dolacak insani yardımın sınırın ötesine taşınması ve kapsamının genişletilmesi için yeni bir Birleşmiş Milletler (BM) karar tasarısının kabul edilmesi. ABD Başkanı Joe Biden'ın 16 Mayıs’ta Cenevre'de Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede konuyu gündeme getirmişti. Biden yönetiminin bu konuda tavrı belliydi. Yani bundan sonraki aşamada Biden yönetiminin kararlarında Rusya'nın bu konudaki tutumu belirleyici olacak. Şarku'l Avsat'a konuşan Batılı bir diplomat, “ABD, şu mesajı veriyor; eğer Rusya, ABD’nin isteğini kabul ederse Suriye konusunda ikili diyalog yeniden başlatılabilir ve genişletilebilir. Hatta başka olumlu tedbirler de alınabilir. Fakat eğer Moskova kararın uzatılmasına ve bir ila üç sınır kapısının yardımların geçişine açılmasına karşı oy verirse Washington’da yapılan baskının artırılması ve yaptırımların yeniden başlatılması çağrıları arasında Suriye dosyasındaki çıkmazın sürmesi kaçınılmaz olur” ifadelerini kullandı.
Cenevre'deki ABD-Rusya Zirvesi, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Viyana'da ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile bir Rus yetkilinin yaptığı son görüşme ışığında birkaç gün sonra gerçekleşecek ve bu, Biden yönetimi sırasında bir ilk olacak. Bu arada Jeffrey’nin geçtiğimiz yıl Ağustos ayında bir görüşme daha gerçekleştirmesi bekleniyordu, ancak yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalandığı için Cenevre’de yapılan ABD-Rusya toplantısına katılamamıştı. Öte yandan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu Koordinatörü McGurk’ün bu ilan edilmeyen ikili süreci yıllar önce başlattığı da belirtiliyor.
ABD'nin Yakın Doğu'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Joey Hood, düzenlediği bir basın toplantısında şunları söylemişti:
“Özellikle şu sıralar, Kovid-19 salgınının yayılmasından ve salgınla mücadele edilmesi ihtiyacının ortaya çıkmasından sonra, ülke genelinde Suriyelilere insani yardımın ulaştırılması konusunda Rusya ile yapıcı bir şekilde çalışma fırsatı yakaladığımızı düşünüyorum. Özellikle Suriye'nin kuzeydoğusuna Kovid-19 ile mücadele için neredeyse hiç yardım ulaştırılamadı. Yani, bu büyüyen bir insani sorun ve kimsenin bu sorunu daha da kötüleştirmek istediğini düşünmüyorum.”
Başkan Biden da Roma'da ‘bu konuyu Putin ile yaptığı görüşme sırasında gündeme getirdiğini’ söyledi. Çünkü bu konu Washington için ‘son derece önemli’.
DEAŞ ve ateşkes
ABD’nin Suriye'deki ikinci hedefinin, Fırat Nehri’nin doğusundaki varlığının tek nedeni olan DEAŞ’ı ortadan kaldırmak olduğunu söyleyen Blinken, “Birlikte, sahada bize zafer getiren askeri operasyonumuzda yaptığımız gibi, istikrar hedeflerine bağlı kalmalıyız” dedi. Blinken, Suriye Demokratik Güçleri’nin (DSG) kontrolündeki cezaevlerinde bulunan 10 bin DEAŞ’lı mahkum sorununun çözülmesi gerektiğine işaret etti. Bu arada ABD, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’daki (DMUK) ortakları da dahil olmak üzere DEAŞ üyelerinin vatandaşı oldukları ülkeleri vatandaşlarını geri almaya, onları topluma geri kazandırmaya ve gerekli durumlarda haklarında soruşturma başlatmaya çağırmaya devam ediyor.
Roma’daki DMUK Bakanlar Toplantısı nihai bildirisinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca kalıcı bir siyasi çözümü desteklemek için Suriye halkının yanında olduklarını teyit eden bakanlar, elde edilen başarıyı sürdürmenin ve bu başarıya yönelik herhangi bir tehdide karşı birlikte çalışmaya devam etmenin yanı sıra DEAŞ’ın yararlanabileceği güvenlik boşluklarından kaçınmak için her türlü terör tehdidine karşı uyanık olma çağrısında bulundular.
Blinken’in açıklamalarına göre ABD’nin Suriye’deki üçüncü hedefi ise, Suriye'de ateşkesin uygulanmasına devam edilmesi. ABD'li bakan, ateşkesin insan hakları ihlallerini ve tutuklamaların devam etmesini engellemediğini ve mültecilerin geri dönüşüne de katkı sağlamadığını belirtti.
Gelecekteki hedefler
Blinken, eski Başkan Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey liderliğindeki ekibi dönemindeki ‘İran’ın Suriye’den çıkarılması’ gibi geniş kapsamlı hedefler içermeyen yukarıdaki hedeflerin yanı sıra Suriye'de uzlaşıya varılması, barışın sağlanması ve ülkenin yeniden inşası için tek yol olan ‘siyasi çözüme’ ulaşmak gibi uzun vadeli bir hedeften bahsetti.
Burada, Roma’daki DMUK Bakanlar Toplantısı nihai bildirisine eklenen geniş bir paragraftan bahsetmek gerekir. Paragrafta, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in, Suriye’nin tamamında ateşkes ilan edilmesi, insani yardımların engelsiz ve güvenli bir şekilde dağıtılması, Anayasa Komitesi’ne sınırsız destek verilmesi ve tüm biçimleri ve tezahürleriyle terörle mücadele edilmesi de dahil olmak üzere BMGK’nın 2254 sayılı kararını tüm yönleriyle uygulama’ çabalarının desteklendiği vurgulandı. Bildirinin sonuna eklenen siyasi bir paragrafta ise bakanlar, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü teyit ederek, “2254 sayılı karar çerçevesinde güvenilir, sürdürülebilir ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için yorulmadan çalışmaya devam etmeye kararlıyız. On yıldır süren Suriye çatışmasını sona erdirecek, Suriye halkının güvenliğini garanti edecek ve özlemlerini gerçekleştirecek tek çözüm budur” ifadelerini kullandılar.