Dışişleri Bakanı John Kerry, Beşar Esad'ın kendi halkına karşı kimyasal silah kullanarak Adolf Hitler ve Saddam Hüseyin gibilerin olduğu listeye adını yazdırdığını söylemişti.\nBirkaç hafta sonraysa Kerry Şam'ın kimyasal silahların imhası anlaşmasınd.
Birkaç hafta sonraysa Kerry Şam'ın kimyasal silahların imhası anlaşmasında gösterdiği işbirliğini övmekle birlikte, yine de Esad'ın gitmesi gerektiğini söylüyordu.
Aynı zamanda Suriye genelinden gelen haberler, El Kaide bağlantılı radikal İslamcı gruplar El Nusra Cephesi ve Irak ve Şam'da İslam Devleti'nin (IŞİD) başrolünü oynadığı şiddet olaylarına odaklanmaya başladı.
Yıl sona ererken, Batı'nın Suriye'de seçtiği müttefikler darbe üstüne darbe yerken, siyasetçiler düşünülemez bir şeyi, Esad'la birlikte çalışmanın ona karşı olmaktan daha çok şey kazandıracağını düşünmeye başladı mı?
"Seçenek yok"
ABD ya da İngiltere Dışişleri Bakanlıkları'nın açıkça söylediği bir düşünce değil bu. Ama bir hafta önce saygın bir ABD'li eski diplomat Ryan Crocker New York Times gazetesine "Esad rejimiyle yeniden konuşmaya başlamanın zamanının geldiğini" söyledi.
Crocker, "Esad kötü olsa da, yokluğunda yerini alacak cihatçılar kadar kötü değil" dedi.
Irak ve Suriye'de büyükelçilik görevleri de yapmış olan Crocker belirli konularla ilgili bir diyalogtan bahsettiğini ve bunun "çok, çok sessiz yapılması" gerektiğini vurguladı.
Ama diğer gözlemciler daha da ileri gidiyor.
Washington'daki siyasetçilerin sık sık görüşlerine başvurduğu Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Profesör Joshua Landis, "Birisi artık ortaya çıkıp, Esad'ın kalması gerektiğini söylemeli. Başka bir çare yok" diyor.
Landis en başından beri Suriye'de isyancıların silahlandırılmasını karşı çıkıyor ve bu politikanın "yüzlerinde patlayacağını" söylüyordu.
Landis El Kaide bağlantısı olmayan İslamcı Örgütlerle yeni oluşturulan İslami Cephe'yle girişilen deneme nitelikli temasların da daha iyi sonuç vermeyeceğini vurguluyor.
Landis, "Büyükelçi Crocker kendi görüşlerini ifade ediyor olabilir ama Dışişleri Bakanlığı'nın ne düşündüğünü bilir" diyor.
ABD'li Kongre üyeleri de kaygılarını dillendiriyor.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Partili Mike Rogers, geçtiğimiz günlerde Suriye'de El Kaide militanlarının daha önce görülmemiş bir oranda toplanmasından duyduğu kaygıdan bahsetti.
Rogers geçen hafta John Hopkins Üniversitesi'nde düzenlenen bir konferansta "Cephedeki isyancıları etkin bir şekilde araştıracak bir sistemimiz yok. Bu felakete davetiye çıkartan bir durum" dedi.
Çözümün bir parçası mı?
Hal böyleyken Beşar Esad yine vazgeçilemez görülmeye başlıyor. Ülkesinin kimyasal silahlarını teslim eden ve belki de El Nusra Cephesi ve IŞİD'a karşı koyabilecek ve yenebilecek bir lider.
İlk hedefteki, Suriye'nin kimyasal silahlarının imhasındaki gelişme umut verici ama gecikmeler de olabilir. En zehirli kimyasalların tasfiyesi için 31 Aralık'a kadar tanınan son süreye artık uyulamayacağı iyice netleşiyor.
Suriye Ordusu Şam-Humus otoyolunda isyancıların elindeki son noktayı da bu hafta başında ele getirdiklerini iddia etti. Ancak konvoyların Akdeniz kıyısındaki Lazkiye limanına ulaşmasını garanti altına almak için ek ağır malzemeye ihtiyaç duyduklarını belirttiler.
Yani bu kritik aşamadaki başarı tamamen Suriye hükümetinin cephedeki gelişmeleri kontrol edebilme kabiliyetine bağlı.
Uzun vadede, ikinci hedef radikal İslamcılarla mücadele büyük ihtimalle daha hayati önemde olacak.
Görünürde bu uzun süredir radikal İslamcıların gerçek bir tehdit olduğunu söyleyen Esad yönetimiyle çıkarların birleşmesi demek.
Ancak Suriyeli liderler bu konuda hiç samimi davranmadılar ve El Kaide Suriye'de gerçek bir tehlike haline gelmeden çok önce alarm zillerini çaldılar. Ayrıca El Nusra ve IŞİD nihayet sahneye çıkana dek kuşkulu bir şekilde bu örgütlerin üzerine gitmediler.
Obama yönetimini eleştirenler Cumhurbaşkanı Esad'dan yardım istemenin hiç bir iyi sonuç getirmeyeceğini söylüyor.
Sınırlı Temas
ABD'nin eski NATO Büyükelçisi Kurt Volker, "Esad'ı sorun olarak görmek yerine ortağımız haline getirdik" diyor.
Avrupa Dışilişkiler Konseyi'nden Daniel Levy de "İnsanların böyle bir adım atması çok zor. ABD zaten İran konusunda Suudilerle zorlu bir mücadele içinde. 'Esad bizim adamımız' diyerek başka bir kavga başlatmaları çok düşük bir ihtimal" şeklinde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Esad Irak'ın işgali sırasında kısa bir süreliğine olduğu gibi belki asla "Günün Adamı" olmayabilir.
Ancak geçtiğimiz günlerde cephede kazandığı başarılar, Batı'nın kimyasal silahlarından acilen kurtulma isteği ve ülkeye cihatçıların akışıyla birleştiğinde bir süre daha öyle ya da böyle Esad'la iş yapacakmışız gibi görünüyor.