Suriye, çoğunlukla Lübnan’ın üstlendiği rolü devraldı; Rusya ve ABD’nin şemsiyesi altındaki İsrail ile İran Suriye üzerinden birbirine mesaj gönderiyor. Suriye de bir zamanlar Lübnan sahasında ABD ve Sovyetlerin koruması altındaki İsrail ile birbirine karşılıklı mesajlar veriyordu. İster Suriye’nin bölgesel ve uluslararası düzeyde tepki çekmesi isterse rolünün gerilemeye başlamasından kaynaklansın artık karşılıklı güç gösterilerinin alanı ve vurulacak noktalar değişti.
Hizbullah’ın Suriye’de verdiği kayıplar hakkında sessizliğini korurken, geçen hafta İsrail’in Uluslararası Şam Havalimanı yakınlarına düzenlediği hava saldırısında bir unsurunu kaybettiğini ilan etmesi, örgütün Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın açıklamaları ışığında değerlendirildiğinde muhtemel bir askeri misilleme için zemin oluşturmayı amaçladığı söylenebilir. Nasrallah, daha önceki açıklamasında, Suriye’de örgüte bağlı herhangi bir unsurun ölmesi halinde buna yalnızca askeri misillemeyle karşılık vereceklerini söylemişti. Hizbullah’ın geçen hafta bir unsurunun Suriye’de öldürüldüğünü ilan ettiğine göre şu soru gündeme geliyor: Misilleme nerede olacak?
Hizbullah yöneticilerinden İmad Mugniye’nin oğlu Cihad Mugniye’nin 2015’te İsrail hava saldırısında öldürüldüğünde, örgüt, Suriye-Lübnan-İsrail sınırları arasındaki tartışmalı Şebaa Çiftliklerinde İsrail güçlerine karşı ‘önceden anlaşmalı ve sınırlı’ bir misillemede bulundu.
Bu seferki misilleme için Lübnan’daki ‘Güney Cephesi’nde İsrail ve Hizbullah taraflarında askeri alarm verilmiş durumda. İhtimallerden biri bu misillemenin, iki tarafın 2006 Temmuz Savaşı ve beraberinde çıkan 1701 sayılı kararın ardından oluşturdukları ‘oyunun kuralları’ kapsamında geleceğine işaret ediyor. Ancak bu kez gerginliğin ‘Suriye Cephesi’ne sıçrayabileceğini gösteren güçlü işaretler bulunuyor. Bu işaretlerin başında ekonomistlerin böyle bir misillemenin Lübnan sahasında verilmesinin ülkede giderek kötüye giden ekonomik durumun tamamen çökmesine neden olabileceği konusundaki uyarıları geliyor. Nitekim Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın Lübnan’ın başkenti Beyrut ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada, ‘Lübnan’ın uçurumun eşiğinde’ olduğunu söylemesi, birçok anlam içeriyor.
ABD de askeri alanda ‘karşılıklı mesajlaşmalara’ önemli ölçüde dahil olmuş durumda. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Hizbullah’ın İsrail’e karşı operasyonlar düzenlemesi büyük hata olur. Bunun iyi bir sonu olduğunu sanmıyorum” dedi. ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’in önceki gün İsrail’e McKenzie’nin açıklamasına destek niteliğinde bir ziyaret gerçekleştirdi. Milley, İran ve Hizbullah’a dolaylı yoldan işaret ederek ziyaret sırasında ‘bölgesel güvenlik sorunlarını’ ele aldığını belirtti. Bunun yanı sıra ABD, Suriye ve Lübnan sahillerinin karşısındaki Akdeniz sularında Yunanistan ile ortak tatbikata katıldı.
Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak iki test edici olay daha yaşandı: İran’ın Mahan Havayolları’na ait bir yolcu uçağı, Suriye’nin doğusundaki ABD’nin Tenef Askeri Üssü’nün üzerinden geçti. İran bu adımla ABD’yi test etti. İran’ın adımına karşılık olarak ABD’nin F-15 savaş uçağı İran yolcu uçağına oldukça yaklaştı. İkinci olay ise Kunaytra kırsalından işgal altındaki Golan Tepelerine ateş açılmasıydı. İsrail buna helikopterlerle karşılık verdi.
ABD Başkanlık Seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran’ın Başkan Donald Trump’ı Beyaz Saray’dan çıkarmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyor. İsrail ise bir taraftan Suriye’deki İran varlığını zayıflatmak için hava saldırılarını sıklaştırırken, diğer taraftan İran topraklarında düzenlediği askeri ve istihbarat operasyonlarıyla Tahran’ın nükleer programını ertelemeye ve bunun önünü kesmeye çalışıyor.
İran savaşı kendi topraklarından Suriye sahasına taşımayı seçebilir. İsrail ve Hizbullah da çatışma olarak ‘Suriye Cephesi’ni seçebilirler. Bu durum, ABD seçimleri öncesinde bölgesel oyuna ve tasfiye hesaplarına dahil olmak isteyen Şam’daki gruplar için bir kapı görevi görebilir.
Rusya, taraftan ‘ABD işgaline’ ve ‘Batı’nın tek taraflı yaptırımlarına’ karşı ses yükseltirken, diğer taraftan İsrail’in Suriye’deki İran hedeflerine yönelik hava saldırıları karşısında sessizliğini koruyor. Suriye’de ipleri elinde tutmak isteyen Moskova, Suriye’ye askeri müdahalede bulunduğu 2015’ten bu yana S-300, S-400 ve geliştirilmiş S-300 savunma sistemlerinin anahtarlarını elinde tutarken, Tahran’ın Şam’a S-200 Suriye hava savunma sistemlerini geliştirme teklifinden rahatsızlık duyuyor. Hatta İsrail’in Suriye’de gerçekleştirdiği son hava saldırısı Rusya-İsrail askeri koordinasyonu sonrasında geldi. Öte taraftan Rus subayları kendisine bağlı askeri grupları Suriye’nin güneyine doğru konumlandırmaya çalışıyor. Nitekim bu bölgede İran ve Hizbullah’a bağlı askeri gruplar bulunuyor.
Trump’ın son ayları şüphesiz Suriye sahasında İran ve İsrail’in birbirine gönderdiği mesajlarla geçecek. Bu durum postacı konumundaki Rusya’nın çatışan çıkarları kontrol altına almadaki görevini zorlaştırabilir.