ABD, İsrail’in Suriye’de İranlı milislerin mevzilerine geçen hafta düzenlediği hava saldırıları sonrasında, stratejik müttefikinin kendini savunma ve Suriye’de askeri milislerden kaynaklanan tehlikeyi caydırma hakkına tam destek verdiğini bir kez daha yineledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, İsrail’in, İran’ın Suriye’de bulunmasından dolayı oluşan tehdidin gölgesinde kendini savunma hakkının ABD tarafından desteklenmeye devam ettiğini belirterek, sınır bölgelerinde tehlikelerin izlenmesi için iki hamle yaptıklarını kaydetti.
Suriye’de istikrar ve barışın yeniden tesisi için İran rejiminin, Devrim Muhafızları Ordusu, Hizbullah güçleri ve desteklediği diğer terörist güçleri Suriye’nin tamamından çekmesi gerektiğinin altını çizen Sözcü, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da defalarca bu pozisyonu dile getirdiğini söyledi. Sözcü, “İran rejimin Suriye’de istikrarı sarsan ve kirli faaliyetleri, Esed rejiminin Suriye halkına zulmetmesine ve yarım milyondan fazla Suriyelinin hayatını kaybettiği ve diğer 11 milyonun yerinden edildiği savaşın uzamasına imkan sağladı. Eğer İran gerçekten Suriye halkının barış ve refahı için endişeli olsaydı, Devrim Muhafızları, Hizbullah ve diğerleri aracılığıyla Suriye’de yaptığı kirli işlerle şiddeti sürdürmek yerine ulusal düzeyde ateşkes ilan etmek de dahil 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu (BMGK) kararı uyarınca siyasi süreci desteklerdi” diye konuştu.
Esed rejiminin kimyasal silah kullanması ve kimyasal cephaneliklerin bir bölgeden diğerine transfer edildiğine işaret eden haberlere değinen Sözcü, “ABD, Esed rejiminin bir kez daha kimyasal silah kullanmak için sürekli çabasını ve bunun için hazır olduğunun farkında. Esed rejimi, çatışmanın başından bu yana halkına karşı en az 50 kez kimyasal silah kullandı. ABD, Suriye’nin Kimyasal Silah Sözleşmesi’ne (CWC) katılmasından bu yana Suriye’nin Kimyasal Silah Sözleşmesi maddelerine uymadığını gösteren yıllık raporlar sundu. Aynı zamanda ABD’nin ilgili makamları BM’ye bağlı olan Güvenlik Kurulu’ndaki soruşturmayı takip etti. Rusya’nın, Suriye’nin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nde sorgulanmasına karşı korumak için BM’ye bağlı olan Güvenlik Kurulu’nda veto hakkını kullandı. Böylece Washington, Suriye’de kesinleşmiş kimyasal silah kullanımı ile muhtemel kullanımından sorumlu kişilerin tespiti için Soruşturma ve Teşhis Grubu’nun (IIT) kurulmasına destek verdi” ifadelerini kullandı.
Sözcü, açıklamasının devamında “Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Yürütme Kurulu’nda Esed rejimini kınayan ve Suriye’yi sorumlu tutmanın temellerini atan başarılı bir karar sunduk. Washington ayrıca Suriye’nin kimyasal silah kullanımı programıyla bağlantılı kişileri hedef alan yaptırımlara ilave olarak Suriye’ye ikili ekonomik yaptırımlar uyguladı. 2017’de Han Şeyhun ve 2018’de Duma’ya yönelik kimyasal silahla yapılan saldırının ardından müttefiklerimiz İngiltere ve Fransa ile birlikte kararlı askeri tedbirler aldık” dedi.
ABD’li yetkili, Washington’un Esed rejimine yönelik yaklaşımında tüm seçeneklerin masada olduğuna dikkat çekerek, bu seçeneklerin ‘güçlü’ diye nitelediği ulusal araçlara dayandığını söyledi. ABD yönetiminin gelecekte kimyasal silah kullanımını engellemek için eldeki tüm araçlardan faydalanmaya devam edeceğini taahhüt eden Sözcü, İran’ın kirli davranışlarının Beşşar Esed’in Suriye halkına karşı savaşını beslediğini, ABD ve uluslararası toplumdaki ortaklarının Esed rejiminin cinayet, işkence, zorla alıkoyma ve kimyasal silah kullanımı gibi işlediği sayısız vahşetin hesabını vermesini istediklerini belirtti. Sözcü, “Esed rejiminin İran desteğiyle başarmayı umduğu askeri çözüm barış getirmeyecek” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçen hafta Ortadoğu’daki son seyahati kapsamında İsrail’in Batı Şeria’daki yerleşim yerlerine ve ABD yönetiminin “İsrail toprağı” diye nitelediği Suriye’nin Golan Tepeleri’ne sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Pentagon'un Ortadoğu'daki tüm operasyonlarını yöneten Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanlığı’nın başındaki isim Orgeneral Kenneth Frank McKenzie, daha önceki bir açıklamasında, Suriye’nin güney bölgelerinde yaşayanların kendilerini savunması ve silahlı milislerle mücadele etmesi amacıyla Suriyeli ‘yerel güçleri’ eğitme konusunda bir askeri plandan bahsetmişti. McKenzie, özellikle Rusya ve rejimin kontrolünde bulunan Suriye’nin batı ve güney bölgelerine DEAŞ’ın yeniden dönmesi ihtimaline ve durumların kötüleşmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunarak, bu tehlikeyle mücadelenin gerekliliğini vurgulamıştı. McKenzie, ABD askeri güçlerinin bu tehlikeyi kontrol etmesinin mümkün olmadığını çünkü “onların tasarrufunda bulunmadığını” dile getirmişti.