Rusya ve Türkiye İdlib yüzünden savaşa girer mi?

İdlib'de taraflar arasındaki gerilim gitgide kötüleşirken, Moskova ve Ankara'yı bekleyen riskler artıyor. Suriye ordusunun 30’u aşkın Türk askerinin ölümüne, 70’ten fazlasının da yaralanmasına yol açtığı bildirilen hava saldırılarının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefonla görüştü.

02.03.2020, Pts - 19:11

Rusya ve Türkiye İdlib yüzünden savaşa girer mi?
Haberi Paylaş

Görüşmeye ilişkin Kremlin’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Liderler Suriye’deki duruma dair detaylı bir görüş alışverişinde bulundular. İdlib’de tırmanan ve Türk askerleri de dahil çok sayıda can kaybına yol açan çatışmalardan duyulan ciddi endişeler dile getirildi. Rusya ve Türkiye savunma bakanlıkları arasındaki koordinasyon verimliliğinin artırılmasının önemi üzerinde duruldu. (...) İki taraf da Suriye’nin kuzeybatısındaki durumun normale dönmesi için ilave tedbirler alınması gerektiği konusunda anlaştı. Kurumlar arasındaki istişarelerin artırılması ve yakın gelecekte liderler arası bir görüşme olasılığının üzerinde duruldu.” Açıklamada Kremlin’in uluslararası “terör örgütleriyle mücadelenin en tepe öncelik olmayı sürdüreceğini bir kez daha vurguladığı” da bildirildi.

Kremlin’den önce Rus Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “Terör örgütlerinin muharip birlikleriyle aynı safta yer alan Türk askerlerinin Suriye ordusu tarafından 27 Şubat’ta Behun kasabası yakınlarında vurulduğu” bildirildi.

Bakanlık Türkiye tarafıyla kesintisiz temasın sürdürüldüğünü ve Türk birliklerinin lokasyonuna dair “düzenli bilgi talep edildiğini ve alındığını” da kaydetti. Moskova, Ankara’nın paylaştığı bilgilerde Suriye ordusunun saldırısı sırasında Behun yakınlarında Türk birliklerinin bulunduğuna dair bir istihbaratın yer almadığını iddia ediyor.

Saldırıyı takip eden saatlerde seyir füzeleriyle yüklü iki Rus savaş gemisi Akdeniz’e gitmek üzere Sivastopol ve Kırım üzerinden İstanbul Boğazı’nı geçti.

Türkiye hava bombardımanına misilleme olarak düzenlenen saldırılarda “309 rejim askerinin etkisiz hâle getirildiğini” öne sürdü. Türk hükümeti ayrıca Avrupa’yı, Rusya ve Suriye’ye karşı daha katı bir tutum almaya zorlamak için Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını mültecilere açtı.

Erdoğan’ın kararına tepki gösteren Yunanistan göçmenlerin ülkeye geçişini engellemek için sınır bölgesine çok sayıda polis gönderirken, NATO Türkiye’den gelen çağrılar üzerine olağanüstü toplandı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg toplantının ardından Rusya ve Suriye rejimine “uluslararası hukuka riayet ederek sivil ayrımı gözetmeyen hava saldırılarını durdurma” çağrısı yaptı.

Ankara’dan yükselen tepkiler Moskova’yı şaşırtmış değil ve Türkiye’nin Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmek istemediğine işaret ediyor. Hatta, Türk hükümeti saldırının faili olarak Rusya yerine Suriye ordusuna işaret etti. Türkiye, Suriye’de Rusya’nın önünü siyasi araçlarla kesmek istiyor

Askeri dergi Arsenal Otechestva’nın (Ulusal Arsenal) editörlerinden Emekli Albay Viktor Murakovski’ye göre ise yaşananlar “yalancı çoban” hikayesini hatırlatıyor: “Bu, Türkiye’ye savaş açmak değil, sadece bazıları tarafından zorlanan kırmızı çizgilerin altını çizmek. Türkiye bu oyunun kurallarını çok önceden kabul etmişti. Kurallara göre bir, Rus ve Türk orduları arasında çatışma önlenecek; iki, Rus hava kuvvetlerinin İdlib’deki terör örgütlerine karşı operasyonel serbestisi olacak; üç, Suriye hava sahası Türk uçaklarına kapalı kalacak; dört, Rus tarafı Suriye’deki Türk birliklerinin hareketleri hakkında bilgilendirilecek; beş anlaşılan güzergâhlarda ortak devriye icra edilecek; altı MANPAD’lerin devlet dışı aktörlerin eline geçmesi önlenecekti.”

Murakovski Türkiye ya da destekçilerinin İdlib semalarındaki bir Rus uçağını düşürmek için Stinger MANPAD’in Türk yapımı bir versiyonunun kullanılmış olabileceğini de ekledi.

Ancak bu olay, Moskova’nın bardağını taşıran son damla olsa da çok sayıda Türk askerinin ölümüne yol açan askeri müdahale, Moskova’da haftalardır kaynayan bir kazanın neticesi.

Rus ve Türk orduları arasındaki bir dizi toplantıdan sonuç çıkmadı, taraflar İdlib’deki duruşlarından taviz vermeye yanaşmadı. Rusya müdahalenin meşruiyetini, Türkiye’nin Soçi Mutabakatı’ndaki taahhütlerini yerine getirmemesi ya da getirememesi üzerine kuruyor. 2018’de Putin ile Erdoğan arasında varılan anlaşma terör unsurları ile ılımlı muhaliflerin ayrıştırılmasını ve ülkenin batı ve doğusu ile kuzey ve güneyini bağlayan M4 ve M5 otoyollarının açılmasını öngörüyordu.

Rus askeri çevreleri ve onlara yakın uzmanların hava saldırısından günler önce Türkiye’ye karşı askeri müdahale senaryolarını tartışmaya başlamaları da yaşananların vahim bir habercisiydi.

Nitekim, Emekli Albay Mikhail Kodarenok 21 Şubat’ta şöyle yazdı: “Türk ordusu Suriye’ye karşı büyük bir askeri müdahaleye kalkışırsa işler kontrolden çıkabilir. Geniş çaplı bir bölgesel askeri çatışma riski doğar.”

Türkiye’nin Suriye ordusunu sadece birkaç gün içinde dağıtabileceğini kaydeden Kodarenok, böylesi bir savaş durumunda nihai neticeyi Rusya, ABD ve NATO gibi üçüncü güçlerin pozisyonlarının belirleyeceğini belirtti: “Moskova müdahale etmemeyi seçerse bu, hem siyasi hem de askeri fiyasko olur. Kremlin’in jeopolitik oyuncu olarak Orta Doğu’daki varlığı sona erer. Moskova’nın Suriye’deki beş yılı aşkın emeği heba olur. Bunlar, Rusya’nın İdlib’e müdahil olmaması durumunda ödenecek bedellerdir.”

Öte yandan Rusya’nın Türkiye ile doğrudan askeri çatışmaya girmesine de eşit ölçüde ihtiyatlı yaklaşan Kodarenok, “Türkiye personel ve askeri donanım açısından ezici üstünlüğe sahip” uyarısını yaptı. Rusya’nın savaş alanından çok uzak olduğunu ve gereken personel ve teçhizatı Suriye’ye taşıyacak zaman ve kapasiteye sahip olmadığını belirten Kodarenok, “Rusya’nın bu savaşı kazanmak için bölgeye olağanüstü miktarda savaş uçağı, yakıt ve mühimmat sevk etmesi gerekir” diye yazdı.

Kodarenok’a göre Erdoğan’ı gerginliği daha fazla tırmandırmaktan caydıracak olan seçenek taktik nükleer silahlar olabilir ama bu da uluslararası yansımaları Rusya için çok ağır olacak bir seçenek.

Rus siyasi çevrelerindeki şu anki hava ise en az Türkiye’deki kadar öfke dolu. Rus parlamentosunun üst kanadına bağlı Dış İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcısı Vladimir Dzhabarov “Türkler askeri güce güveniyorlarsa bu gerçekten hiç iyi bir fikir değil, çünkü böyle bir savaşı kazanmaları zor” çıkışını yaptı.

Ancak şu saniye dahi üzerinde düşünülen yaşamsal kararlar muhtemelen sadece bir ülkenin diğerine karşı askeri üstünlüğüne göre alınmayacak.

Rus hükümetinden bir kaynak isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şunları aktardı: “Erdoğan askeri müdahale blöfüyle biraz ileri gitti. Saldırı kötü bir karardı, zor bir karardı. Ama biz savaş istemiyoruz, son derece ciddiyiz ve Ankara’daki ortaklarımızın hem bizim kaygılarımızı hem de verdikleri taahhütleri ciddiye almalarını istiyoruz. Blöf oyunu artık çok uzadı.”

Putin ve Erdoğan’ın karşılıklı hoşnutsuzlukları giderek artsa da iki liderin de hem Suriye hem de diğer alanlarda birbirine ihtiyacı var. İlişkileri tanımlamak için sıkça başvurulan “mantık evliliği” benzetmesine gönderme yapacak olursak evliliğin “çocukların ikbali” için sürmesi lazım; yani karşılıklı ticaret, enerji alanında artan karşılıklı bağımlılık, Akkuyu nükleer santrali, S-400 anlaşması ve iki liderin ilişkileri geliştirmek için yaptıkları diğer ekonomik ve siyasi yatırımlar.

Rusya’nın gözünde Türkiye bu ve diğer alanlardaki değerini yitirmiş değil. Hatta bu değer, Kasım 2015’te Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağı nedeniyle zorlu bir imtihandan başarıyla geçerek ilerleyen ilişkilerle daha da artmış durumda.

Teraziye böyle bakıldığında Suriye ile ortaklık Rusya için çok daha az değerli olabilir. Ancak Moskova müttefiki Şam’ın yanında durmanın kıymetini ölçerken kefeye bunun getirdiği küresel nüfuzu da koyuyor.

Aslında iki lider de karşılıklı yüksek beklentiler, birbirlerine ve müttefikleri ile vekillerine verdikleri taahhütler ve güç arzuları nedeniyle köşeye sıkışmış durumda. Ancak bir ülkenin stratejik yönünü şekillendiren de tam olarak bu tür krizler oluyor.

Al-Monitor
Bu haber toplam: 12887 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:36:52
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x