Suriye'nin başkenti Şam'da İsrail bayrağı dalgalanacak mı? Bu soru Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana Suriye içinde ve dışında sorulmaya devam ediliyor.
Suriye'nin geçiş dönemi devlet başkanı ilan edilen Ahmed Şara'nın İsrail'le bir normalleşme anlaşması imzalayıp imzalamayacağı, tartışmaların merkezinde.
Bu doğrultuda en önemli gelişmelerden birisi ABD Başkanı Donald Trump'ın Mayıs başında Körfez ülkelerini ziyareti sırasında, Şam'a yönelik yaptırımları kaldırması oldu.
Trump gezisinde Şara ile de görüştü ve onu "İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye" çağırdı.
Esad'ın devrilmesinden sonra İsrailli yetkililerle Suriye'nin yeni liderliği arasında birçok görüşme gerçekleştiği bildirildi. Aynı sıralarda İsrail Suriye'deki bazı askeri tesisleri bombalıyordu.
Reuters'ın edindiği bilgiye göre İsrail ve Suriye geçen haftalarda yüz yüze, doğrudan görüşmeler yaptı. İkili ilişkilerin düzeltilmesi, tansiyonun yatıştırılması hedeflendi.
Bölgede eskiye dayanan Arap-İsrail savaşlarının parçası olarak Suriye üç kez İsrail'le savaşa girdi. 1948, 1967 ve 1973 yıllarındaki bu savaşlar dışında, iki ülke Lübnan iç savaşı gibi başka çatışma bağlamlarında da karşı karşıya geldiler.
Bu savaşların her birisi ateşkes anlaşmalarıyla sonuçlansa da sahadaki asıl sonuç, 1967'den itibaren Golan Tepeleri'nin İsrail eline geçmesi ve on yıllardır süren düşmanlık oldu.
Suriye topraklarının Filistinli silahlı gruplara ev sahipliği yapması ve İsrail'in sık sık buralara hava saldırıları düzenlemesi de önemli bir gerilim nedeni olageldi.
1990'larda Suriye'nin İkinci Körfez Savaşı'na Irak karşısında bölgesel ve uluslararası bir koalisyonun parçası olarak dahil olması, Orta Doğu'da yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Filistin Kurtuluş Örgütü ve İsrail arasında Oslo Anlaşmaları imzalandı ve Suriye ile İsrail arasında doğrudan görüşmeler yapıldı.
Dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin'in Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmeye yönelik sözlü taahhüdü, iki ülke arasındaki müzakerelere uzun süre temel oluşturdu.
Ancak İzak Rabin'in 1995'te normalleşmeye karşı aşırı sağcı bir saldırgan tarafından suikasta uğraması, bu sürecin önünü kesti. Sonraki süreçte de çatışmaların çözümüne yaklaşılamadı.
Suriye'de 2011 sonrası uzun yılları kapsayan iç savaş, bölgedeki taraflaşmalara Suriyelilerin bakışını da derinden etkiledi.
Bugün Suriyelilerin İsrail'le ilişkilere bakışı konusunda bir mutabakat olduğunu söylemek zor.
Lancaster Üniversitesi'nden Rahaf Al-Dughli, Suriyelilerin normalleşmeye dönük tavrının üç kampa ayrıldığını belirtiyor:
Birincisi -ve belki de en popüler olanı- Suriye'nin 2011'den bu yana yaşadığı trajik koşulların sona ermesini isteyenlerden oluşuyor. İsrail'le anlaşmayı, bu ülkeden yana oldukları için değil, kendi ülkelerine savaş sonrası nefes alma şansı tanıyacağından dolayı olumlu bakıyorlar.
İkinci kamp, bugünkü geçiş dönemi yönetiminin bir anlaşma imzalamaya yetkili olmadığını düşünüyor, çünkü Ahmed Şara seçimle iş başına gelmedi.
Üçüncü kamp ise İsrail'le normalleşmeye bütünüyle karşı.
Suriye Kamuoyu Çalışmaları Merkezi (MADA), 2550 Suriyeliyle yaptıkları ankette, yüzde 46,35'lik kesimin İsrail'le barış anlaşmasına karşı olduğunu, yüzde 39,88'in desteklediğini ortaya koyuyor.
Golan
İdlib Üniversitesi'nden Kamal Al-Abdo, "normalleşme" önündeki engeller arasında Golan Tepeleri'nin öncelikli olduğunu söylüyor.
Golan Tepeleri, Suriye'nin güney batısında, yaklaşık 1200 kilometrekarelik alanı kapsıyor. Ancak stratejik önemi, yüzölçümünün çok daha ötesinde.
İsrail burayı 1967'de ele geçirdi ve burada yaşayanların çoğunun Suriye bölgesine göç etmesine yol açtı. 1974'te taraflar, doğuda Suriye güçleriyle batıdaki İsrail güçleri arasında bir tampon bölge oluşturulmasında anlaştı. Bu anlaşma bölgedeki tansiyonu düşürdü.
1981'de ise İsrail tek taraflı bir hamleyle Golan Tepeleri'ni ilhak etti. Bu adım dünyadan kabul görmedi, ancak 2019'da Trump yönetimi bu durumu tanıdı.
İsrail Golan'da yaklaşık 20 bin yerleşimciyi barındıran 30 yerleşim alanı kurdu.
Esad yönetiminin devrilmesiyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu çatışmasızlık anlaşmasının devre dışı kaldığını söyleyerek askerlerini tampon bölgeye sürdü.
İsrail'deki Channel 12'nin analisti Ehud Yaari, "Siyasi yetkililerden kimsenin Golan'dan vazgeçmeye niyeti olmadığını" söylüyor.
Öte yandan Suriyeli akademisyen Kamal Al-Abdo da bugünkü geçiş yönetiminin işgal edilmiş Suriye bölgelerinden vazgeçemeyeceğinin altını çiziyor.
ABD'li dış politika uzmanı Alexander Langlois, tüm bu açmazlar içerisinde Ahmed Şara'nın İsrail ile yakın gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına yanaşmayacağını öngörüyor. Şara'nın normalleşme süreciyle ilgili beklentisinin "Batı'dan kabul ve destek görmek amacıyla oynayacağı daha geniş bir diplomatik oyunun konusu" olacağını söylüyor.
Golan Tepeleri, iki ülke arasındaki barış ihtimalinin gelip dayanacağı bir engel olabilir.
Öte yandan iki ülkenin şu an için tümüyle normalleşme sağlamasına pek ihtimal verilmese de, karşılıklı "anlayış" içerecek bir iletişim tutturabilecekleri de düşünülüyor.
İsrail'in Suriye'deki Dürzi toplumunu korumaya yönelik katı bir tutum sergilemesi de iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin başlıklarından birisi olacak.
Ahmed Şara liderliğindeki iktidarı ele geçiren yeni militan güçlerin radikal geçmişi, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesinin önündeki engellerden.
Akademisyen Rahaf Al-Dughli, İslamcı militanların "Filistin davasına yönelik desteklerinin", Şara'nın İsrail'le sözü edilen bir anlaşma sağlamasını zorlaştırdığı görüşünde.
ABD Başkanı Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını duyurması ülkede sevinçle karşılandı. 14 yıllık iç çatışmanın en derin etkisi ekonomiye olmuştu.
Trump her ne kadar yaptırımların kaldırılmasını İsrail'le ilişkilerin düzeltilmesine bağlamamış olsa da Suriye'deki yeni yönetim İsrail'le barışın ekonomide rahatlama sağlayabileceğini düşünebilir.
Öte yandan İsrail'le 45 yıl önce barış imzalamış ve büyük ekonomik zorluklar içerisinde olan Mısır örneği, bu düşüncenin altını oyuyor.
İsrailli gazeteci Ehud Yaari de dahil bazı analistler ise İsrail'in Suriye'deki enerji krizini çözebileceğini dile getiriyor.(BBC)