Suriye’deki ekonomik çöküş hükümetin kontrolündeki bölgeler ile Türkiye ve ABD destekli bölgeler arasındaki ticari geçişler üzerine savaşı kızıştırıyor. Gerilimler insani koridor tartışmalarına da yansıyor.
Suriye sahnesinde gerilim giderek ekonomik çarkın döndüğü alanlar üzerinden şekilleniyor. Yakıt kuyruklarının iki kilometreyi bulduğu, ekmek dâhil temel tüketim ürünlerinde krizin büyüdüğü ve insani yardım koridorlarının yeniden açılmasının gündeme getirildiği bir dönemde Rusya ve Suriye orduları Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde kritik hedefleri bombaladı. Mart ayı içerisinde Cerablus ve El Bab’da ilkel rafineriler ile petrol tankerlerinin park ettiği istasyonlar, Bab el Hava Sınır kapısındaki “serbest bölge” ve TIR parkı, Sermada’da bir gaz tesisi ve “serbest bölge” hedefler arasındaydı.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (DSG) kontrolündeki Fırat’ın doğusundan hükümetin kontrol alanlarına geçişler de yeniden kesildi. Fırat’ın batısındaki saldırılarda Kürtleri ilgilendiren taraf, ilkel rafinerilerde işlenen ham petrolün DSG’nin kontrolündeki Haseke ve Deyrizor’dan geliyor olması.
Bu gelişmeler yaşanırken M-4 yolunun açılması konusunda bir türlü ilerleme sağlayamayan Türk ve Rus yetkililer, gerilimi düşürme bölgesinde üç geçiş noktasının açılması için pazarlık yapıyordu. Öngörülen geçiş noktalarından biri İdlib'e bağlı Serakıb’da, diğeri Halep'in güneybatı kırsalındaki Mizanaz köyünde, üçüncüsü El Bab’daki Ebu Zindeyn bölgesinde öngörülüyordu. Bu noktalar sadece ticari mallar değil insan geçişleri için düşünülüyordu. Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Aleksandr Karpov Türk tarafıyla sağlanan uzlaşı üzerine 24 Mart’ta geçişlerin açıldığını duyurdu. Türk tarafı ise bunu teyit etmedi.
Belirsizlik sürerken Karpov silahlı grupların kışkırtıcı saldırılarla halkın ve araçların geçişlerine engel olduğunu, bu yüzden geçişlerin 30 Mart itibariyle askıya alındığını ve durum istikrara kavuşuncaya kadar kapalı kalacağını açıkladı. Türk yetkililer ise açılmış ve işlemekte olan bir geçiş noktasının bulunmadığı yanıtını verdi. Anadolu Ajansı, “Rusya Esad rejimini ekonomik krizden çıkarmanın yollarından biri olarak gördüğü ticari geçiş noktaları için girişimlerini hızlandırdı” yorumunu yaptı. Ajans Rusya Savunma Bakanlığı’nın uzlaşmaya varılmadığı halde aksi yönde açıklamalar yaparak Türkiye ve muhalifler üzerinde baskı kurmaya çalıştığını savundu.
5 Mart 2020 Moskova Mutabakatı’ndan sonra Rusya gerilimi düşürme bölgesinde geçişlerin sağlanması yönünde girişimlerde bulunmuştu. Mayıs 2019-Mart 2020 arasındaki operasyonlarda M-5 güzergâhıyla birlikte Kalat el Madik, Ebu Zuhur, Morek ve El Eys’deki geçiş noktalarını kaybeden Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) gelir kaybını telafi etmek için Serakıb, Etarib ve Miznaz’ta geçiş noktası açmayı kabul ettiği öne sürülmüştü. Ancak muhalif gruplardan gelen itirazlar ve gösteriler üzerine bu plan 1 Mayıs’ta askıya alınmıştı.
Daha sonraki süreçte Sezar Yasası kapsamında yeni yaptırımların devreye girmesi, ABD’nin Suriye hükümetine petrol satışlarını engellemesi ve Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde Türk lirasını tedavüle sokması, karşı tarafta Suriye’yi çökertme harekâtının parçaları olarak değerlendirildi.
Yakıt krizi büyürken hükümetin kontrolündeki kentlerin Fırat’ın doğusundaki petrolden mahrum kalması büyük bir öfke nedeni. Cerablus ve El Bab’da ilkel rafinerilerde işlenen petrol bu alanlarda piyasaya sürülürken az bir kısmı da Türkiye’den Bab el Heva’ya yük taşıyan TIR’lar tarafından satın alınıyor. Enab Baladi haber ajansı DSG’nin hükümetin bölgelerine petrol sevkiyatını 29 Ocak’ta durdurduğunu yazmıştı. Kürt kaynaklar da Suriye yönetiminin özerk bölgeye geçişleri 21 Mart’ta durdurduğunu kaydetmişti.
Güvenlik nedeniyle isminin yazılmasını istemeyen Halepli bir gazeteci, Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede “Öngörülen geçiş noktaları açılmadı ama mal geçişleri engeller çıksa da devam ediyor. Bu sadece silahlı gruplar değil hükümetin de istediği bir durum. Sermada’da fiilen serbest bölge oluştu. Burası HTŞ’nin kontrolünde. Türkiye diğer grupların da ekonomik çarktan yararlanması için Bab el Heva bağlantılı Cerablus’un ticari merkez olmasını teşvik ediyor. Lübnan üzerinden gelen ya da Lazkiye limanından Suriye’ye sokulan mallar Sermada’ya gidiyor. İdlib ve Cerablus’a yurtdışından döviz girişi var. Suriye’nin diğer bölgelerinden gelen ürünler için dolarla da ödeme yapılıyor. Yani Suriye hükümeti fiili geçişlerden kazançlı çıkıyor” dedi.
Suriyeli gazeteci bölgeler arası geçişlerin azaldığını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’deki ekonomik krize bağlı olarak buraya daha fazla Türk malı sokuluyor. Ayrıca Suriye’deki dövizin Türkiye’ye çekilmesi söz konusu. Aynı yönlendirme petrol ve tahıl için de geçerli. Kürtlerin kontrolündeki petrol Cerablus ve El Bab’a geliyor, buralarda arıtılıp satılıyor. Serbest bölge diye tanımladığımız ticaret merkezlerinden Fırat’ın doğusuna da sevkiyat oluyor. Akış çift yönlü. Herkes payını alıyor. Bence bu açıdan bombardıman Kürtler için de mesaj içeriyordu. Petrol akışı kesilmeseydi hükümetin bölgelerinde benzin kuyrukları bu kadar olmazdı.”
Al-Monitor’a konuşan Afrinli ekonomist Ömer Çelenk ise bombardımanın Kürtlerden ziyade Türkiye destekli gruplar ve bizzat Türkiye’nin kendisine mesaj olduğunu düşünüyor. Çelenk, “Rusya’nın mesaj El Bab ve M-4 yolunun güneyini kontrol etme isteği ile ilgili. Türkiye üzerinde baskı kurma amacı taşıyor. Türkiye ve Rusya arasında çelişkiler söz konusu. Hükümet bölgelerindeki ekonomik kriz dikkate alındığında sanırım Rusya sınırları ve ekonomik hareketi kontrol altına alarak durumu rahatlamak istiyor. Daha önce Irak Kürdistan Bölgesi ile olan Semelka geçişine de ulaşmaya çalıştı” dedi. Çelenk, Fırat’ın doğusu ile Halep’e geçişlerde yaşanan sıkıntıları da “Kuzeydoğu Suriye ile Suriye rejiminin kontrolündeki alanlar arasında geçişlerin kapanması da Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi üzerinde bir baskı kartıdır” diye yorumladı.
Türkiye, Moskova Mutabakatı’yla Halep ile Lazkiye arasında hayati önem taşıyan M-4 yolunun açılması, etrafında altışar kilometrelik güvenli koridor oluşturulması ve silahlı grupların bölgeden uzaklaştırılması taahhüdünde bulundu ama yerine getiremedi. Rusya M-4’ün açılması yönünde baskılarını sürdürüyor.
Rusya’nın sadece ekonomik tabloyu değil genel anlamda “kurtarılmış bölge” statükosunu değiştirmeyi hedeflediği söylenebilir. Ruslar insani yardım akışını da kuzeydoğu ve kuzeybatı bölgelerindeki fiili statükoyu güçlendiren bir faktör olarak görüyor.
Rusya 11 Temmuz 2020’de BM Güvenlik Konseyi’nde Irak ile DSG’nin kontrolündeki bölge arasındaki Yarubiye ve Ürdün sınırındaki Ramse kapısının yeniden açılması, Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’nın karşısındaki Bab el Selame ve İdlib’e açılan Bab el Heva’nın bir yıl daha açık kalmasını öngören tasarıya yaptırımların kaldırılması şartını koşmuştu. ABD bu şarta yanaşmayınca Rusya ve Çin ikilisi BM yardımları için sadece Bab el Heva’nın kullanılmasına izin vermişti. Yarubiye ve Ramse Ocak 2020’da kapanmıştı. Bab el Heva da 10 Temmuz 2021’e kadar açık kalacak.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 29 Mart’ta, Brüksel’deki Suriye Bağışçılar Konferansı’nın beşincisi sürerken BM Güvenlik Konseyi’nde Yarubiye ve Bab el Selame’nin açılması çağrısında bulundu. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzya da “sınır ötesi mekanizmayı sürdürmenin gasp ettikleri şeylerle yaşayan ve kaçakçılığı kontrol eden teröristleri desteklemek anlamına geleceğini” savundu.
Şam yönetimi yardım faaliyetlerini Şam üzerinden yürütmeyen kuruluşlara Suriye’de çalışma izni vermiyor. Yardımların terör örgütlerini beslediği ve sivillerin bunların elinde rehineye dönüştüğünü öne süren Rusya, yardım stratejisinin bütün Suriye’yi kapsayacak şekilde belirlenmesi ve Şam üzerinden gönderilmesi konusunda ısrar ediyor. Rusya bu yolu Esad yönetiminin meşruiyetinin tescili olarak önemseniyor.