Gazeteci Fehim Taştekin ve Ergun Babahan, Ahval'de Suriye'nin ve bölgenin geleceğini değerlendirdi.
O değerlendirme şöyle:
“Suriye’de Erdoğan’ın önce ABD sonra Rusya ile sağladığı mutabakat Türkiye’nin genişleme emellerine fren yaptırdı ama sorunun kalıcı çözümüne oluşmasını önleyecek yeni bir denge de kurulmuş oldu. Türkiye, Kürtlerin Şam yönetimiyle olası müzakerelerini baltalayacak şekilde iki bölgedeki askeri varlığını kart olarak kullanıyor. Bu kart Moskova üzerinden Şam’a gösteriliyor. Türkiye’nin daha fazlasını yapma şansı şu koşullarda yok. Erdoğan dediği gibi Tel Ebyad’dan Kobani’ye doğru sarkarsa ABD’de Temsilciler Meclisi’nde onaylanan yaptırım paketi anında Senato’dan geçer. Erdoğan bunu göze alacak durumda değil.
Aynı fren Rusya tarafında da devrede. Beri tarafta ABD çekildikten sonra Suriye’ye geri dönüşüne petrol kulpu taktı. Elbette bu, Trump’ın Kongre’yi atlatma manevrası olarak görülebilir. Ama bunun sahaya yansıması daha önemli. Petrol bağıyla Kürtlere “Şam ve Rusya ile anlaşmaya yanaşma” deniliyor. Kürtler buna bel bağlayabilir mi? Trump’ın yarın ne yapacağı belli olmadığı için buna bel bağlayamazlar.
O yüzden tekrar Suriye Demokratik Meclisi, Şam’a müzakere çağrısı yaptı. Suriye yönetimi de geçen hafta dikkat çekici tekliflerde bulunmuştu. Diyalog süreci yavaş işliyor. Sanırım kararlı bir süreçten önce Suriye ordusunun bölgeye intikalinin tamamlanması ve Kürtlerin Amerikalılarla ne yapacağına karar vermeleri bekleniyor. Yine de şunu söylemek mümkün: Suriye ordusu bölgenin kontrolünü sağlamak için Suriye Demokratik Güçleri’ne ihtiyaç duyuyor. Siyasi garantiler verilir de bu birliktelik sağlanırsa sahadaki durum Türkiye aleyhine hızlıca değişir. O vakit sıra Fırat’ın batısına da gelir. "