Sputnik'e konuşan Mamedov, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Ocak'ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yapacağı görüşme bağlamında liderlerin İdlib'deki durumla ilgili olası yaklaşımlarını yorumladı.
Batı Kürdistan bölgesinde YPG'nin kontrolündeki bölgeler daha fazla önem taşıdığı için Türkiye'nin İdlib'deki konumunu güçlendirmeyi anlamlı bulmadığını kaydeden Mamedov, "Heyet Tahrir uş-Şam'ın İdlib'de güçlenmesi, Türkiye ve Rusya'nın koordineli hareket etmesini gerektirecek. Taraflar, gerilimi tırmandırmak yerine ortak nokta bulmaya çalışacak. Türkiye'nin Rusya ve Suriye'ye İdlib'e girme izni vereceği senaryonun ihtimal dışı tutulamaz. Bununla birlikte Ankara, yalnızca teröristlerin hedef alınması için kendi kontrolü altındaki grupları tahliye etmeye çalışıyor" dedi.
Mamedov, Kürt güçleri ve onların Suriye hükümetiyle yürüttüğü müzakereleri de değerlendirdi.
"Şam ile Kürtlerin anlaşması Rusya için özel önem taşıyor ancak Türkiye'nin olası harekatı, her şeyi daha da zor hale getirebilir. Burada birçok şey Kürtlere bağlı. Eğer Kürtler, ABD'lilerle aynı gemide yer alırsa, birçok şeyi elde edemeyecekler. Zira ABD, her halükarda çekilecek ve anlaşacakları kimse kalmayacak" diye devam eden Mamedov, o halde Rusya'nın duruma olan ilgisini kaybedeceğinin altını çizdi.
Mamedov, Putin-Erdoğan zirvesinin gündem maddelerinden birinin Kürtlerle Şam arasındaki müzakereler olabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Elbette özerklik söz konusu değil ancak Rusya, en azından Kürtlerin Suriye'de özerklik elde etmemesi gerektiğini söyleyebilir. Moskova, şu anda Kürtlerin elinde bulunan tüm askeri teçhizatın Suriye ordusunun kontrolüne geçmesi şeklinde bir görüş ortaya koyabilir."
Bunların yanında dengelerin birden değişebileceği görüşünü de dile getiren Rus uzman, "Kürtler, Şam'la farklı bir anlaşma yapabilir. ABD'liler çekilmeyeceklerini açıklayarak duruma etki edebilir. Ya da tetikte bekleyen İran… Üstelik Putin-Erdoğan zirvesi sonrası Rusya, Türkiye ve İran zirvesi yapılması bekleniyor" diye ekledi.
