Kanada'nın Ottawa vilayetinde yaşayan Doğu Kürdistanlı Prof. Dr. İbrahim Kerimi, “Hacklenemeyen Kuantum Bilgisayarı” icat etti.
Ottawa Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Kürt bilimadamı, Hacklenemeyen Kuantum Bilgisayarı hakkında şu bilgileri verdi: “Dünyada bu konuda 4 büyük proje var. Avrupa bir milyar euro, İngiltere bir milyar pound, Çin ise 400 milyon dolar ayırmış bu proje için. Hacklenemeyen Kuantum Bilgisayarı’nı icat ettikten sonra Çin bizimle irtibata geçerek 400 milyon dolarlık zarara uğradıklarını iletti.”
Önemli araştırmalara imza atan Prof. Dr. Kerimi, “Geçen yıl çok önemli bir çalışmaya imza attık. Einstein'ın ışık hakkındaki bir teorisini çürüttük. Işık hızının uzayda sabit olmadığını ispatladık” dedi.
Dünyaca ünlü Kürt bilim insanı Prof. Dr. İbrahim Kerimi, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Öncelikle kimdir Prof. Dr. İbrahim Kerimi? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Doğu Kürdistan'ın Sakiz kentinde dünyaya geldim. İlköğretim ve liseyi aynı kentte bitirdim. Fizik bölümünü Kırman Üniversitesi'nde birincilikle bitirdim. Yüksek lisans eğitimi için seçildim.
2003'te İran'ın Zıncan kentinde başarılı bir şekilde yüksek lisansımı bitirdim. Daha sonra Kürdistan Bölgesi'ndeki Kürdistan Üniversitesi'nde 3 yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım.
2007'de İtalya'da doktora eğitimimi tamamladım. Daha sonra 6 Avrupa ülkesi arasında ortak yürütülen bir proje üzerinde post doktora eğitimine başladım.
2012'de Kanada'ya gittim. Şimdi Ottawa Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak devam ediyorum ve aynı zaman bilimsel araştırmalar yapıyorum.
Neden fizik bölümü? Sizi bu bölüme çeken neydi?
Çocukluğumdan beri matematik ve fiziği seviyordum. Çünkü bütün bilimlerin temelini oluşturuyor. Ailem sürekli sevdiğim alanda eğitim almam konusunda teşvik etti. Bu da yeteneklerin ilerlemesi konusunda çok etkili. Bir diğer sebep ise her zaman daha fazla öğrenmem için destek olan lise öğretmenlerimdi. Onlara halen de minnettarım.
Hacklenemeyen Kuantum Bilgisayarı’nı icat ettiniz. Bize biraz projenizden bahseder misiniz?
3 yıldan beri bir projenin danışmanlığını yapıyorum. Biz kuantumu kopyalama aletini icat ettik. Bu alet kuantum hacklenmesini önleyerek gizli mesaj ve mesajların kopyalanmasını önlüyor.
Daha sonra kuantum ağlarının dış saldırılardan korumaya yönelik çok önemli bir belgeyi ortaya çıkardık. Örneğin ben seninle Kürtçe konuşurken bir İngiliz'in bizi anlaması çok zor. Çünkü bizim ortak bir dilimiz var. Ben konuşurken sen kafanda sözleri inceleyerek anlıyorsun.
Ama bir İngiliz aramızda geçen diyaloğu anlamaz. Bilgisayar dünyasında da durum aynı. Bir bilgisayardan başka bir bilgisayara mesaj göndermek istediğimizde bazı özel şifrelenmiş ortak protokollere ihtiyacımız var.
Birinci dünya savaşından sonra bu bilim çok gelişti. Güçler arasında mesajlaşmak için çok karışık matematik denklemleri kullanıldı. Daha sonra mesajlara ulaşan karşıt güçler söz konusu matematik denklemlerinin sırrını çözmek için günlerce hatta yıllarca çalıştı.
Bunun için kocaman aletler icat ettiler. Şu an günlük kullandığımız akıllı telefonlar ve bilgisayarlardaki bütün bilgilerin kırılma ihtimali var. Bu yüzden mesajlaşma ve konuşmalar için sürekli karışık denklemler kullanılıyor. Örneğin eğer çok karışık olan matematik temelini anlayabilirseniz bir banka hesabından şifreleri kırarak bankanın tamamını ele geçirebilirsiniz.
Ancak kuantum bilgisayarında bilgiler atom üzerinde kaydedilir ve alışverişi yapılır. Onun için bilgilerin gizleme yöntemi değişiyor. Burada eşyalar sadece formunda kalmayarak karışık bir şekil alıyorlar. Örneğin dünyada şu kitap nerede dediğiniz zaman yerini bulabilirsiniz. Ancak kuantum aleminde nerede olduğunu çözemezsiniz.
Kuantum biliminde, iki kişi arasındaki mesajların üçüncü kişi tarafından kopyalanması imkansız. Yani yüzde yüz doğru olan bir kopyayı yapamazsın. Mesaj ne kadar uzun olursa kopyası o kadar kötü çıkar.
Yüzde yüz doğru olması gereken mesaj kopyalandığından dolayı hatalar içerir. Sana ulaşan mesaja baktığında örneğin yüzde 13 hata içerirse dışarıdan bir saldırının olduğunu anlıyoruz. İşte bu dünyada yapılmayan bir işti. Biz bunu icat ettik.
Hacklenemeyen Kuantum Bilgisayarı’nın şekli nasıl?
Alet henüz araştırma aşamasında olduğu için değişik bir şekle sahip. Aleti daha küçük bir hacimde sanayileştirmek için çalışmalara başladık.
Klasik bilgisayarların da kuantum olarak değiştirilmesi yönünde söylentiler var. Bu gerçekleşir mi?
Birçok şirket kuantum bilgisayarına sahip olduklarını iddia ediyor. Mesela D-Wave şirketi dünyada NASA ve Google gibi şirketlere kuantum satandır. Ancak biz bu işin içindeyiz. Söz konusu cihazların klasik bilgisayar ile kuantumun bir karışı olduğunu düşünüyorum.
Yani bu tamamen kuantum değil, tam da klasik değil. Şu an çok sayıda firma kuantumun üretimi üzerinde çalışıyor. Dünyada bu konuda 4 büyük proje var. Avrupa bir milyar euro, İngiltere bir milyar pound, Çin 400 milyon dolar ayırmış bu proje için.
Hatta Çin bu konudaki çalışmalar kapsamında uzaya bir mekik gönderdi. Yaptığımız icattan sonra Çin bizimle irtibata geçerek 400 milyon dolarlık bir zarara uğradıklarını belirtti. Bizim icat ettiğimiz aletten sonra onların 400 milyon dolarlık harcamaları boşa itti.
Şu an Kanada'da 50-60 dolayında bilim adamı söz konusu proje üzerinde çalışıyor. Kuantum bilgisayarı ve ağları için bir milyarlık bütçe ayrılması için toplantı hazırlıklarını yapıyorlar. Ancak kuantum bilgisayarın ne zaman klasik bilgisayarın yerini alacağı henüz belli değil. Bu süre belki 10 yılı bulabilir.
Söz konusu alet dışında başka hangi icatlara imza attınız?
Geçen yıl çok önemli bir çalışmaya imza attık. Işık hızının uzayda sabit olmadığını ispatladık. Halbuki Einstein, uzayda ışık hızının hiç bir zaman değişmeyeceğini iddia ediyordu. Biz ışık hızının değişebileceğini söyledik. Bu çalışma büyük yankı getirdi. Birçok uluslararası ajans çalışma hakkında raporlar hazırladı.
Bunun dışında başka çalışmalarımız da var. Daha önce yapılan bilimsel çalışmalara göre ışık çok yakından incelendiğinde tek katmanlı bir dikey şekil görünüyor. Ancak biz bunun böyle olmadığını, ışığın içi kaplamalı üç boyutlu bir yuvarlak şekle sahip olduğunu iddia ettik.
Bu iddia fizikte 15 yıl analizsiz bir şekilde kaldı. Ancak 7 yıllık bir çalışma sonucu bunu keşfedebildik. Başka bir çalışmamız ise Ottawa'da bir kuantum ağını kurduk. Burada bir miktar ışığı yani bir tane fotonu kullandık.
Mesela karanlık bir gecede gördüğün ve çok az ışığa sahip bir yıldız, bir saniyede senin gözüne 10-12 foton gönderiyor. Biz çalışmalarımızda ve kurduğumuz irtibatta asla göremeyeceğiniz sadece bir fotonu kullandık. Çok zor ve çok büyük bir projeydi. Çok da başarılı olduk.
Kürdistan’da sizce bilim ne seviyede?
Açıkçası çok çok gerideyiz. Kürdistan'da bilimin ilerlemesi için yapılması ve takip edilmesi gereken bazı yollar var. Örneğin Avrupa'da 800 yıldır üniversite var. Ancak Amerika, Avrupa'ya göre çok çok daha yeni.
Buna rağmen 150 yıllık bir sürece Avrupa'dan daha büyük dünyanın en iyi üniversitelerini inşa ettiler. Bu iki faktörle bilim gelişir; Birincisi doğru plan, ikincisi ise bütçe. Yani yönetmek ve para ilerlemek için çok önemli iki unsur. Yönetim yeteneği çok güçlü olan Kürtler, yani deneyimli insanlar bize lazım.
Kürdistan'da bölgedeki gelişmelerden dolayı her zaman bütçe sorunu var. Ancak bölgede çok güçlü işadamları var. Onlardan para talep edilebilir. Burada para talep ediliyor. Örneğin araştırma merkezlerine para veriyorlar veya vergilerin bir bölümü üniversitelere verilşyor.
Dünyada Kürtler nasıl tanınıyor? Yurtdışında yaşayan Kürt bilim insanları var mı?
Kürtler dünyada daha çok başlarına gelen felaketlerle tanınıyor. Özellikle IŞİD saldırılarında sonra Kürtler dünyada daha çok tanındı. Peşmerge adı büyük yankı yaptı.
Çalıştığım üniversitenin rektörü çoğu zaman, “Eğer peşmerge olmasaydı bölgenin tamamı IŞİD'in denetiminde olurdu” diyor. Bilimsel olarak dünyada çalışan başka Kürtlerin olduğu ve nerede çalıştıkları hakkın bilgim yok. Ancak var olduklarından eminim.
Kürdistan’da çok yetenekli gençler var ancak ortamdan dolayı her şeye ulaşamıyorlar. Ne yapmalarını tavsiye edersiniz?
İlk öğretim ve lise öğrencileri toplum için çok önemli. Onun için bu ortamda çalışmak üniversite ortamından çok daha önemli. Kendisini yetiştiren gençlere kurumların yönetimi verilmeli.
Onlara tavsiyem; her şeyden önce İngilizce öğrenmeleridir. Çünkü her şeyin anahtarı dildir. Daha sonra dünyadaki kurumlarla irtibata geçebilirler. Örneğin İtalya'da dünyadaki en zeki ve en yetenekli çocukları seçen 4 okul var. Eğer sadece 10 çocuğu yetiştirebilirseniz onlar ilerde Kürdistan'da 10 büyük kurumu yönetebilir.