5 Haziran Diyarbakır Katliamı davasının gerekçeli kararı açıklandı. Beraat kararı verilen sanık Burhan Gök hakkında “her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği” öne sürüldü.
5 Haziran 2015'te HDP'nin Diyarbakır Mitingine yönelik bombalı saldırı davasında beraat kararı verilen sanık Burhan Gök hakkında “her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği” öne sürüldü. Dava avukatı Kazım Bayraktar, “Burhan Gök ile ilgili sanki biz hiçbir delil göstermemişiz, sunmamışız gibi bir gerekçeli karar yazılmış” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden iki gün önce Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği “Büyük İnsanlık Mitingi”ne yönelik bombalı saldırının failleri IŞİD’li Orhan Gönder, İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç ve Burhan Gök’ün yargılandığı Ankara Batı Sincan Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti tarafından açıklanan 116 sayfalık gerekçeli kararda, sanıkların emniyet ifadeleri, savcılık ve mahkeme ifadelerine yer verildi. Tanık ve müşteki ifadelerinin de yer aldığı gerekçeli kararın sonuna doğru, “HTS ve baz istasyonları Analiz Raporları, Teşhis Tutanakları, Araç ve ev kiralama sözleşmeleri örnekleri, Antep C. Başsavcılığı’nın inceleme raporu, Antep 3. Sulh Ceza Hakimliğinin el koyma kararı, Görüntü İnceleme ve Tespit Tutanakları, Değerlendirme ve Tespit Tutanakları, Uzmanlık raporları, Antep Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün İnceleme Raporu, Emanet Eşya Makbuzları, bilirkişi raporları, cep telefonları ve diğer elde edilen materyallerde yapılan incelemeler, İncelenen dosyalar ve dosyaya bilgi için gönderilen etkin pişmanlıktan yararlanan tanık beyan ve teşhisleri, Görüntü İnceleme Raporları, HTS kayıtları”na yer verilmeden, incelendiği vurgulandı.
IŞİD'in amaçlarına yönelik tanımlamanın yapıldığı gerekçeli kararda, sanıklar Orhan Gönder, Mustafa Kılınç ve İsmail Korkmaz’ın tüm dosya kapsamındaki ifadeleri ve delilleri esas alındığını vurgulandı. Sanıklar hakkında “Silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına dahil olarak olay öncesi ve sonrasında birbirleri ile irtibatlı bir şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde faaliyette bulunarak amaç suçu işlemeye yönelik vahamet arz eden nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının işlenmesi üzerinde ortak hakimiyet kurmak suretiyle müşterek fail olarak suça iştirak ettiği hususunda tam bir vicdani kanaat oluşmuştur” denildi.
Katliam sonrasında sanık Mustafa Kılınç ile birlikte yakalanan, tanıklar tarafından teşhis edilen ve İlhami Balı ile telefon görüşmeleri olan sanık Burhan Gök hakkında ise beraat kararına ilişkin gerekçeli kararda şu ifadeler yer aldı: “İŞİD silahlı terör örgütüne katıldığına, bağlandığına, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girdiğine dair dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği sonucuna varılmıştır.
Reklam
Her ne kadar katılan tarafça sanığın kullandığını beyan ettiği 0537 ****** 40 no'lu telefonla dosyası tefrik edilen İlhami Bali ile çok sayıda görüşmesi olduğu, ayrıca sanığın başka telefon numaraları ile de Ahmet Furkan kod adıyla söz konusu kişiyle görüşmeler yaptığı ileri sürülmüş ise de, sanık Burhan'ın 0537 ****** 40 no’lu telefon hattı dışındaki hatları kullandığını kabul etmediği ve sanığın söz konusu diğer hatları kullandığına dair delil olmadığı, sanık Burhan hakkında görüşmenin yapıldığı tarihte dosyaya yansıyan bilgi ve beyanlara göre her hangi bir soruşturmaya rastlanmadığı ve kullandığı hatlara ilişkin CMK 135 maddesi gereğince alınmış herhangi bir iletişimin tespiti dinlenmesi ve kayda alınması kararı bulunmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda içindeki eylemlere dahil olduğu yönünde yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından, beraatına hükmolunması gerekmiştir.”
Sanık Burhan Gök hakkında beraat verilmesine muhalefet şerhi düşen mahkeme heyeti üyesi ise, Gök’ün savcılık, mahkeme aşamalarındaki ifadelerinin çelişkili olduğuna dikkati çekti. Mahkeme heyeti üyesi, şerhinde şunlara dikkati çekti: “Dosya kapsamında tanık sıfatıyla beyanları yer alan İbrahim Halil Sezgin, evi sanık Mustafa Kılınç’ın tek başına kiraladığını ve sanık Burhan’ı onun yanında iki üç kez gördüğüne dair teşhisli beyanı(Ana Klasör, Ek-15 Klasör), balon tabir edilen çok sayıda telefon kullanıyor olması, özellikle de İlhami Balı’ya ait 4978 ile biten telefonla kendini Ahmet Furkan olarak tanıtarak İŞİD silahlı terör örgütüne eleman temin etme faaliyetleri kapsamında konuşuyor olması(Ek-10 Klasör), Ebu Suheyf kod adlı İŞİD’çiyle kendisini Ahmet Furkan olarak tanıtarak örgüt içi konuşma yapması(Ek-10 Klasör) ve yine sanık Burhan’ın Belçika ülkesinde gerçekleştirilen terör saldırısını düzenleyen kişi ile yakalanması, beyanına göre kullandığı telefon numaraları ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/57689 sayılı soruşturma dosyası içeriği hep birlikte göz önünde bulundurulduğunda; söz konusu eylemi gerçekleştirdiği hususunda yeterli delil olmamakla birlikte kod adı kullanan, örgüt mensupları için tutulan dairelerden haberdar olan, örgüt mensuplarını yasa dışı yollarla sınır dışına çıkaran bir kişi olması nedeniyle, diğer suçlardan beraatına dair karara katılmakla mevcut delil durumuna göre Anayasayı ihlal suçunun, silahlı terör örgütü üyeliği düzeyinde gerçekleştiğinin kabulü ile bu suçtan cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, tüm suçlardan beraatına ilişkin çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.“
Gerekçeli karar ardından gerekçeli İstinaf başvurusuna hazırlanan müşteki avukatları, önümüzdeki hafta içerisinde başvuruda bulunacak. 5 Haziran Katliam davasının gerekçeli kararı ve yapılan yargılamayı değerlendiren dosya avukatı Kazım Bayraktar, bu davada soruşturma aşamasından karar aşamasına kadar adil bir yargılama yapılmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti tarafından hazırlanan gerekçeli kararda yargılama boyunca heyete sunulan delillere ve belgelere yer verilmediğine dikkat çeken Bayraktar, şunları söyledi: “Burhan Gök ile ilgili de sanki biz hiçbir delil göstermemişiz, sunmamışız gibi bir gerekçeli karar yazılmış. Burhan Gök ve Mustafa Kılınç, Gönder’e ev kiralayan kişidir. Kira kontratı ve imza var. Ev sahibi belli ve Gönder’de o evde yakalandı. Bu ev Burhan Gök ile gidilerek, tutuldu. Gök’ü teşhis ettiler. Bunun yanı sıra katliamdan iki hafta sonra Burhan Gök, Mustafa Kılınç ile birlikte 5 kişi yakalandı. İlhami Balı ile az da olsa telefon görüşmesi tespit edildi. Gök, serbest bırakılmanın yanı sıra beraat ettirildi. Karanlıkta bırakıldı ve sonu nereye varır bilemiyoruz.”
Soruşturma aşamasında getirilen gizlilik kararıyla birlikte dosyaya ulaşımın engellendiğini vurgulayan Bayraktar, bu engellemenin sonuçlarını da yargılama aşamasında gördüklerini kaydetti. Bayraktar, şunları ifade etti: “Ama şu sonuç ortaya çıktı ki eğer biz dosyaya ulaşabilseydik, daha hazırlık soruşturması aşamasında bazı deliller kaybolmadan ulaşmak mümkün olabilecekti. Mesela tetikçi Orhan Gönder’e ev tutan, araç tedarik eden kişiler katliamdan bir ya da iki hafta sonra 5 kişi bir parkta yakalanıyor ancak bunların telefonları ve HTS kayıtlarının incelenmesi hazırlık soruşturmasında yapılmamış. Katile ev, araç tedarik ediliyor ve ilişkiler kuruluyor. Bunları yapanlar yakalanıyor ancak geçmişe dönük HTS kayıtları incelenmiyor. Kaldıkları otel ve evlerde arama yapılmamış. Adil yargılama o zaman engellendi.”
Türkiye’de gerçekleşen katliamların ilki olan 5 Haziran Katliamı’nda etkin bir soruşturma yapılması halinde diğer katliamların önlenebileceğini hatırlatan Byaraktar, şöyle devam etti: “Yargılama aşamasında özellikle İlhami Balı’nın diğer dosyalardaki bağlantılarının ortaya çıkarılması, bağlantılı dosyaların getirilmesini talep ettiğimizde mahkeme bunları reddetti. Ancak biz bunları Ankara Gar Katliamı dava dosyasında ulaşabildiğimizde şunu gördük. Balı’nın katliamlardan önce MİT ile ilişkisi olduğu ortaya çıktı. IŞİD’in Antep yapılanmasına aslında Diyarbakır Katliamı dosyasındaki delillerden ulaşılabileceği ortaya çıktı. Eğer o deliller hazırlık soruşturmasında Suruç Katliamı olmadan sonuna kadar gidilseydi. Katliamlar önlenirdi. Öyle karanlık noktalar var ki her ne kadar biz bu noktaların nereye uzandığını tespit etsek de mahkemeler getirmekten ve dosyaya koymaktan, karanlık noktalardan kamu sorumluluğuna gitmekten hep kaçındılar.“
Kamu sorumlularının sadece katliam alanında arama yaparken bombaları bulamayan birkaç polisler olmadığını ifade eden Bayraktar, şunları söyledi: “Orhan Gönder bombaları alıyor, katliamdan iki gün önce geldiği Diyarbakır’da bir polis gelip GBT araması yapıyor ve temiz çıkıyor. Gönder’de ‘bu ne iştir başıma bir şey gelecek, takip altındayım’ kuşkusu duymadan yoluna devam ediyor ve katliamı yaptıktan sonra ne hikmetse de devlet eliyle koymuş gibi yakaladı. Kritik nokta burası Orhan Gönder aslında katliama doğru giderken, kamudan birileri bunu biliyordu. Kontrol ve takip altında yapıldı. Sadece tetikçiyle sınırlı kalacak bir operasyonla sonradan ‘biz yakaladık’ dediler. Orhan Gönder’inde Ankara Katliamı’nı gerçekleştirenlerin bir kısmının da aileleri adeta yalvarmışlar. Başta Davutoğlu olmak üzere devlet kurumlarına yalvarmalarına, bilgi vermelerine rağmen hiçbir takip yapılmamış. Yüzeysel dilekçeler işleme konulmuş.”
Bayraktar, 5 Haziran Katliam davasının Ankara Sincan Batı Adliyesi’ne sevk edilmesinin de sadece takibi zorlaştırmak, mağdurlarının katılımını zayıflatmak amaçları yanı sıra katliam yargılamasında “tetikçilerle” sınırlı bir yargılama yapılmasının da amaçlandığını söyledi. Bayraktar, “Ankara, Suruç ve 5 Haziran katliam davalarındaki tetikçilerin hareket tarzlarını ve yol haritalarına baktığımızda ortak nokta şuydu; engellenebilecekken çok hafif kontrollerin dahi yapılmadığını, yollarının açıldığını fark ettik. Katliamdan hemen sonra tetikçilerin yakalandığını tespit ettik. Takip et, kontrol et, katliamdan sonra da belli bir noktaya kadar git sonrasına dokunma siyasi planının uygulandığını sadece dava dosyalarına bakarak, çıkarmak mümkün hale geldi” dedi.
5 Haziran Katliamı’nda, Ramazan Yıldız, Necati Kurul, Şehmuz Kaçan, Civan Arslan ve Ali Türkmen hayatını kaybederken, 400’ü aşkın kişi de yaralanmıştı. Karar duruşması 13 Aralık 2019 tarihinde görülen dava duruşmasında sanıklar Orhan Gönder, Mustafa Kılıç, İsmail Korkmaz hakkında Anayasa'yı ihlalden ağırlaştırılmış müebbet, 4 kişiyi öldürmekten 4 kez ağırlaştırılmış müebbet, nitelikli öldürmeye teşebbüsten 104 kere 17 yıl, öldürmeye teşebbüsten 102 kere 14 yıl, tehlikeli madde bulundurmaktan 13 yıl 4 ay ve para cezası verdi. Sanık Burhan Gök hakkında ise tehlikeli madde bulundurmak, anayasal ihlalden ve öldürmeye teşebbüs suçundan oy birliği ile beraatına karar verilmişti.