Dersim’de heykeli dikilen deli divane Şeyuşen’in, namı diğer Hüseyin Tatar’ın belgesel filmi çekiliyor.
Dersim halkı delilere verdiği değerle bilinir.Kentin delilerine verdiği bu önem üzerine Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden üç öğretim üyesi Seyuşen’in belgesel filmini çekmeye karar verdi.
Proje, ulusal ve uluslararası yarışmalarda da gösterilecek. İnsanın Deli Dediği adlı proje Egemen Adak ve Kumru Berfin Emre tarafından yürütülüyor, projenin danışmanı ise Prof. Dr. Bahar Gökler. Bir delinin heykelinin dikilmesinin ilgilerini çektiğini söyleyen Egemen Adak, 1930 doğumlu Seyuşen’in Mazgirt’e bağlı Beydamı köyünden olduğunu ve askere gidip geldikten sonra ruh sağlığının bozulduğunu anlatıyor.
Rivayet odur ki, çocukluğunda tanık olduğu Dersim İsyanı ve birçok yakınını kaybetmesi, hastalığının en önemli nedenidir. 20’li yaşlarda adı artık Seyit Hüseyin’in kısaltılmış hali, Seyuşen’dir ve bir divanedir. Pek konuşmaz, ancak sevdikleriyle konuşur. Dilenmez, kimseyi rahatsız etmez, kimseye zarar vermez. Divanedir ama gururludur. Ancak kalbi temiz olanların masasına gider ve onların yemeğini teklifsiz yer, içkilerini doğallıkla içer, yanık sigaralarını ellerinden alır. Ne kimseden para kabul eder, ne sigara paketi, ne de yardım.
Belki de bu tavrından dolayı, herkes tarafından sevilir, sayılır, lokantasına gittiği esnaf onu doyurmak için canla başla çalışır, mağazasına gittiği esnaf onu giydirmeyi görevi sayar. Dinsel bir saygıdan olsa gerek, uzun yol şoförleri bile onu yanına alıp neşelenmek ister. Birini sevmezse, ona takma adlar takar. Seyuşen tarafından sevilmek bir övünç vesilesidir. Egemen Adak dünyanın her yerinde delilerin toplumdan tecrit edildiğini, ama Seyuşen ve başka delilerin Dersim’de rahatça gezdiğini anlatıyor.
Öte yandan Seyuşen’in son derece sosyal bir insan olduğunu da öğrenmiş Adak: “Bir süre sonra insanlar mekânıma, soframa bereket getirsin düşüncesiyle işyerlerini, sofralarını hatta evlerini Seyuşen’e açar ama o yine bildiğini yapar.” Zaman geçtikçe çarşı esnafının ve Dersim halkının sevgilisi haline gelen bu garibanın ünü dilden dile yayılır. Aslında bunun bir nedeni de, Dersim yöresinde kutsallığına inanılan, Kureyşan aşiretine mensup olmasıdır. Kureyşan aşireti, Alevilere göre pirlik, dedelik atfedilen bir aşirettir.
‘Ben kolay kolay ölmem beni bir deli öldürecek’ diyen Seyuşen’in bu hissi de doğru çıkar ve 1994 yılı sonbaharında sokakta uyurken Tunceli’e öğretmenlik için gelen yine şizofren hastası bir öğretmen tarafından başına taşla vurularak öldürülür. Böyle iyi yürekli bir akıl hastasının öldürülmesi Dersim halkı tarafından büyük tepkiyle karşılanır. Cenazesine on binlerce insan katılır. Dönemin belediye başkanı Mazlum Arslan katkılarıyla Seyuşen’in heykeli yapılarak yine Dersim valisi ve resmi devlet erkânının katıldığı resmi bir törenle açılışı yapılır.