2012 yılında cezaevlerinde başlatılan kitlesel açlık grevlerinde savaşın hiçbir sorunu çözmediğinin ortaya çıktığını belirten Hatip Dicle, ”Devlet de buna uygun bir politik hat kabul etti. Dileriz yine bu süreç çok fazla kanlı olmadan biter. Çünkü giderek, Türkiye’nin Ortadoğu bataklığında daha çok kanlı bir yola girdiği görülüyor. Çünkü ilk günlerde (Fırat Kalkanı Harekatı) hiç ses çıkmazken, şimdi Rusya, ‘IŞİD’le mücadele eden Kürt gruplar dâhil, hiçbir harekete karşı saldırı kabul edilemez’ diyor.
İran, Türkiye ordusunun derhal geri çıkmasını istiyor. İlk başlarda sessiz kalan, Türkiye ile anlaştıkları bile söylenen Suriye, BM Güvenlik Konseyi’ne egemenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulundu. Amerika’nın tavrı zaten ortada. Dolayısıyla Türkiye sanki bir satranç oyununun içine çekildi” diye konuştu. Bütün bunların Türkiye’ye yansımaları olacağını, sertlik yanlısı politikaların devreye gireceğini vurgulayan Dicle , İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın istifasının da bunun bir işareti olduğunu söyledi.
Dicle, “İçişleri Bakanı’nın değiştirilmesi dahi, Türkiye’nin çevrede ve içeride daha sert bir politika izleyeceği anlamını taşıyor. Kürt siyasetine de daha sert yaklaşacağı görülüyor. Dikkat edilirse Dolmabahçe Mutabakatı’nın açıklandığı o fotoğraftan kimse kalmadı. Şimdi bunlar bir politikaya işaret ediyor. Tıpkı Fethi Okyar’dan İnönü’ye geçiş gibi” dedi.
kanlı bir döneme girileceğinin işaretleri olduğunu ifade eden Dicle; “Dileriz öyle olmaz ama gelişmeler, bir kanlı dönemin başlayacağı, daha çok kaos dönemine gireceğimiz, şiddetin artacağı döneme işaret ediyor. Bütün bunları dikkate alan demokratik Kürt siyaseti de bu sürece ve faşizan dayatmaya direnecektir” ifadesini kullandı.