Türkiye’nin 100 yıla yakındır Kürtlere ve Kürtçe’ye karşı uyguladığı sistematik asimilasyondan dolayı Türkiye ve Kürt illerindeki Kürtlerin sayısı ve Kürtçe konuşanların oranlarına ilişkin araştırmalar yapılamıyor ve net veriler ortaya çıkarılamıyor. Ancak Kürtçe’nin konuşma oranının her gün biraz daha düştüğü net bir şekilde görülebiliyor.
Rûdaw’a konuşan Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, “Yaptığımız saha araştırmasına göre kent merkezlerinde Kürtlerin yüzde 40-45’i evlerinde Kürtçe konuşuyor” dedi.
Yüksel Genç, Türkiye kentlerindeki Kürtlerin Kürtçe konuşma oranının daha düşük olduğunu söyledi.
Yeni nesil Kürtçe konuşmuyor
Emekli öğretmen ve Kürt dil bilimci İsmail Dündar ise, yeni nesilin yüzde 90’ının Kürtçe konuşmadığını belirtti.
İsmail Dündar, “Kürtçe eğitimin olmaması, Türk devletinin Kürtçe karşı uyguladığı siyaset, Kürtçe konuşmayan yeni nesilin bilinçsizliği, Kürt siyasetinin Türkçe siyaset yapması bugünkü durumun ortaya çıkmasının ana nedenleridir” ifadelerini kullandı.
Dündar, Kürtçe eğitim ve ticaret dili olmadan asimilenin ve yok olmasının engellenemeyeceğini vurguladı.
Türkiye ve Kürt illerinde Kürtçe üzerindeki asimile, baskı ve yasaklama uygulamaları Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından itibaren sistematik bir şekilde uygulanıyor. Bütün baskı ve asimile politikalarına rağmen geleneksel Kürt toplumu bugüne kadar dilini yaşatmayı başardı ancak Kürtçe konuşanların sayısı hergün azalıyor.
Rûdaw’a konuşan Kürt dil bilimci ve eski İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan, “Halkın kent merkezlerindeki zorlu yaşam koşulları ve daha iyi bir yaşama olan meyilleri ve sorunlardan uzak durma isteği Kürtçe’yi öğrenme ve konuşma isteğinin azalmasına yol açıyor” değerlendirmesinde bulundu.
'Kürtçe Türkçe karşısında direnç gösteremiyor'
Sami Tan, Kürt toplumunun büyük bir kısmının çocuklarına Kürtçe’yi öğretmemesinden dolayı Kürtçe’nin Türkçe karşısındaki direncinin kalmadığını söyledi.
Tan, “Türkçe form ve kalıplar Kürtçe’ye yerleşiyor ve iki kökenli bir dil ortaya çıkıyor. Bu da her geçen gün egemen dilin toplum içinde hakim dil olmasını sağlıyor” diye konuştu.
Kürt dili üzerine faaliyet yürüten yayınevi ve derneklerde yaptıkları çalışmalar ve kitap yayınlarıyla asimilenin önünü alabilmek için mücadele ediyor.
Avesta Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin, “Son 25 yılda bireysel inisiyatiflerle Kürtçe’nin yaşatılması ve geliştirilmesi için bazı adımlar atıldı. Ama bu yetmiyor. Kürtçe Kuzey Kürdistan’daki milyonlarca insanın konuştuğu bir dil ama Kürtçe halen eğitim ve ticaret dili değil” dedi.
Sorunun sadece Kürtçe’nin sokakta konuşulmasının olmadığını belirten Abdullah Keskin, bir çok ailenin çocuklarına Kürtçe’yi öğretmediğini ifade etti.
Keskin, Kürtçe’nin mevcut durumunun bu şekilde devam etmesi durumunda iki üç nesil sonra konuşanlarının sayısının ciddi oranda azalacağını ve Kürtçe’nin kaybolmaya doğru gideceğini kaydetti.
Kürtçe konuşanların sayısının azaldığı bir dönemde Kürtçe yazım konusunda ciddi gelişmeler yaşandı. Kürtçe okuyan ve yazanların sayısı geçmiş yıllara göre önemli oranda arttı. Ancak Kürtçe okuma ve yazmanın belirli bir kesim ile sınırlı kalma endişesi Kürtçe için bir handikap.
'Üniversiteli gençler Kürtçe öğrenmeye çalışıyor'
Sami Tan bu konuya ilişkin, “Gençlerin bazıları Kürtçe’yi öğrenmek için çaba gösteriyor.Kürtçe’yi öğrenmek için kurs merkezlerine başvuran gençlerin yüzde 80’i üniversitelilerden oluşuyor. Bu gençler sosyal medyayı çok aktif kullanıyor. Üniversitede öğrendiklerini Kürtçe’ye tercüme etmek istiyorlar. Bu öğrencilerin desteklenmesi gerekiyor. Kürtçe’ye çok büyük hizmetler yapabilirler” dedi.
Kürtçe’nin bugünkü duruma gelmesinde Kürt siyasetinin de büyük bir sorumluluğu bulunuyor.
Kürt siyasi hareketinin Kürt toplumunun aydınlanmasında önemli bir etkisi olmasına rağmen Kürtçe ve Kürt kültürü konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremedi.
Kürt siyasi hareketi Kürtçe’yi bir öncelik mevzusu olarak görmedi ve bugüne kadar gereken önemi vermedi.
'Kürt siyaseti üzerine düşeni yapmıyor'
Abdullah Keskin, Kürtçe konusunda Kürt siyasi hareketine yönelik eleştirilerde bulunuyor.
Keskin, “Kürt hareketi Kürtçe için kayda değer bir şey yapmadı. Kürt siyaseti zorluklarla karşılaştığında ya da zayıfladığına dil ve kültür çalışmalarına ağırlık veriyor. Dil çalışmaları en gücün zirvesinde olduğunuz dönemlerde yapılır. Maalesef 20 yıldır Kürtçe için bir şey yapmadılar. Kısaca Kürt siyaseti dil ve kültür konusunda samimi değil” değerlendirmesinde bulundu.
Sami Tan ise Kürt siyasetinin Kürtçe tutumuna ilişkin, “Kürt siyasetinin dil konusuna öncülük etmesi gerekiyor. Kürtler Ortadoğu’da dinamik bir halk ve özgürlük ve demokrasi için aktif bir mücadele yürütüyorlar. Ama ulusal bilinç halen zayıf. Her şeyden önce kültür, dil ve ulusal kimliğimizi koruyarak geliştirmeliyiz. Bu da geniş ve toplumsal bir çalışmayla yapılabilinir yoksa bir kaç kültürel kurum ve bireysel çalışmalarla olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Bazı Kürt siyasetçilerine eleştirilerde bulunan Tan, “Maalesef bazı siyasetçiler dili çok önemli bir mesele olarak tanımlıyorlar ama çocuklarına Kürtçe öğretmiyorlar” dedi.