Sur\'un yaralı kedi ve köpekleri İstanbul\'da başlığıyla sunulan haberde, Sur’daki çatışmalı ortamdan ciddi bir biçimde etkilenen ve sağlıkları bozulan hayvanlar için harekete geçen bir grup hayvanseverin yaklaşık 30 kadar kedi ile köpeği müthiş bir operasyon sonucu kurtararak İstanbul’a getirmeyi başardıkları izleyiciye aktarılıyor.
İstanbul’da Sancaktepe’deki bir klinik ile 7 merkezde tedavi edilen kediler kısırlaştırılarak güven içinde kendilerini kabul edecek hayvanseverleri beklemeye başlamışlar.
Şubat ayının ortalarında çeşitli haber sitelerinde Sur\'daki çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan ailelerin evcil hayvanlarının sahipsiz kalması haber yapılmıştı.
Sahipsiz kalan onlarca; kedi, köpek ve güvercinin telef olduğuna dikkat çekilen haberlerde yaralı ve hasta hayvanlar için Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) üyelerinin seferber olduğu dile getirilmişti.
Sokak çatışmalarında yaralanan, hasta ve hamile kedilerin bakım ve tedavisi için İstanbul\'dan Diyarbakır\'a gelen 4 kişilik bir ekibin, Hayvan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Sevgi Ekmekçiler ile birlikte kedileri topladığına yer verilen haberlerde 50 Kedi ve 4 köpeğin İstanbul, Ankara, Sakarya ve İzmir gibi kliniklerde tedavi altına alındığı, ölüm tehlikesi bulunan 19 kedi ve 3 köpeğin ise ameliyata alındığına dikkat çekilmişti.
Aslında bu haberlerin bir devamı olarak bugün KanalD\'nin yer verdiği haber ve haberin sunum tarzı özelde Türk aydınının, genelde Türk halkının Kürdistan’daki savaşa bakış açısının traji-komik bir yansıması.
Kürdistan şehirlerinde aylardır savaşı andıran bir tablo yaşanıyor. Tanklar, toplar, helikopterler eşliğinde özel eğitimli askeri donanıma sahip askerler ve polisler ile askeri eğitimi olmayan tecrübesiz gençler arasında bir savaş oyunu oynanıyor.
Bu savaş oyunu aralarında bebek ve çocukların da bulunduğu binlerce Kürt insanının hayatını son derece olumsuz etkiliyor.
İnsanların büyük bölümü evlerini barklarını terkederken, çatışmalı bölgeden çıkamayanlar sokağa çıkma yasakları nedeniyle hapsoldukları evlerinde top atışları ve kurşun seslerinin negatif psikolojisini yaşıyorlar.
Çocuk, yaşlı ve kadınların psikolojisini önemsemeyen Türk aydını, savaşın psikolojisini bozduğu kedi ve köpekleri kurtararak insanlara karşı olmasa da, hayvanlara karşı duyarlılığını göstermiş oluyor.
Türk medyası, görsel ve yazılı basının şovenist haberciliğine karşı en ufak bir tepki vermeyen, soykırımı andıran uygulamalara karşı kılını kıpırdatmayan Türk halkına hayvanseverlerin kahramanlıklarını süsleyerek aktarıyor.
Kürt siyasetinin lokomotif partisi Türkiyelileşme sevdasını kitlelere enjekte etmeye çalışırken, Türk aydını, Kürtlere bakış açısını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sayıları 50\'yi bulan Kürt kedi ve köpeği, Türk hayvanseverleri tarafından kurtarılarak tedavi edilmelerini, Kürtçe miyavlamadıkları veya havlamadıkları ve kendilerini Kürt kedisi veya köpeği olarak tanımlamamalarına borçlular.
Elbette asgari insanlık değerleri yeryüzündeki her canlıyı korumayı gerektirir. Hayvanlar, bu dünyada yaşamaya en az insanlar kadar hak sahibi olan masum güzelliklerdir ve insanlar tarafından korunulmayı sonuna kadar hakediyorlar.
Ancak insanların vahşice katledildiği, kurşunların ortasında savunmasız bırakıldığı bir ortamda, bebeklerin, çocukların, yaşlıların, kadınların acılarına duyarsız kalarak, onların çığlıklarına kulak tıkayarak hayvan acılarını kitlelere sunmak ve bunu bir başarı olarak lanse etmek onursuzluktur.
Kürt gençlerinin bodrumlarda yakıldığı, paramparça edildiği bir savaş ortamından kedi ve köpekleri kurtarmayı büyük bir başarı olarak yansıtan bir halkın gerçeğiyle barışık, birarada ve kardeşçe yaşamayı düşünmek ise utançların en büyüğüdür.
