Kürt ulusu yine ölümden kaçıyordu ve bu göç, planlı, örgütlü bir göç değildi. Ama dünyada yaptığı etki çok büyüktü. Kürtlerin karşılaştığı diğer facialarda olduğu gibi bu faciada da dünya Kürtleri yaşadıkları zulümle tanımıştı. Bu göç bir ulusun yok olmamak için toplu bir şekilde kaçışının resmiydi.
Bu göçün resmi, Kürtlerin dünyanın en sahipsiz ulusu olduğunun resmiydi aynı zamanda.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 Nisan 1991 tarih ve 688 no’lu kararında ilk defe Kürt ulusunun ismi, baskı ve zulme uğrayan bir ulus olarak BM belgelerinde yer edinecekti.
91 göçünden sonraki süreçte Kürt ulusunun dünya nezdinde tanınırlığı arttı. Bu tanınırlık, sonraki 12 yıl boyunca uçuşa yasak bölge ilanıyla Kürtlerin özerk bir şekilde kendi kendilerini yönetmelerini getirdi.
Dünyaca ünlü müzisyenler, düzenlenen büyük konser organizasyonlarıyla Kürt çocukları için şarkılar söylüyordu.
Bu arada Kürt ulusu cesur ve sevgili bir Anneye kavuştu. O, Danielle Mitterrand’dan başkası değildi.
Danielle Mitterrand, o zor koşullarda Kürdistan’a gelip göç eden Kürtleri yerinden izledi ve ömrünün sonuna kadar Kürtlerin en büyük dostu olarak Kürtlerin yanında yer aldı.
7-12 Ekim 1991 tarihleri arasında milyonlarca kişinin katıldığı göçün ardından Irak rejimi, Kerkük ve diğer bazı bölgeler dışında Güney Kürdistan'daki tüm güçlerini geri çekmek zorunda kaldı.