29 Eylül tarihinde Irak\'ın başkenti Bağdat\'a giden Başkan Mesud Barzani, burada Irak devlet yetkilileriyle bazı temaslarda bulunmuş ardından, Şii Irak Ulusal Koalisyonu Başkanı Amar el Hakim ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Başkan Barzani bu toplantıda Kürdistan Bölgesi\'nin Irak\'tan ayrılmasına ilişkin, “Biz ayrılmayacağız. Kürdistan Bölgesi\'nin ayrılacağı söylenmesi yanlış. Ancak bir bağımsızlığı talep ediyoruz ve bu da doğal bir hakkımız. Bu konuyu Bağdat\'la ele alacağız. Bu mesele karşılıklı anlayış içine olmalı” yorumunu yapmıştı.
Hukukçu Tarık Harp, Başkan Barzani’nin “ayrılmak” yerine “bağımsızlık” ifadesini kullanmasına ilişkin değerlendirmesinde “bu iki kavram, uluslararası yasalar çerçevesinde ayrı anlamalara sahip. Barzani bir kelimeyle çok şey anlattı aslında.” dedi.
“Bağımsızlık yasalar nezdinde anlamı farklıdır”
Harp, “ayrılmak” yerine “bağımsızlık” kavramının kullanılmasını şu şekilde yorumladı: “Basın toplantısında yaptığı konuşmada Ammar Hakim, “ayrılmak” kelimesini kullansa da Barzani, çok açık bir şekilde düzeltmeye başvurdu ve “bağımsızlık” ifadesini kullandı çünkü bu kavramın yasalar nezdinde çok daha geniş ve farklı anlamlara sahiptir.”
“Bir devlet tarafından işgal edilmiş demektir”
Harp şöyle devam etti: “Barzani’nin “bağımsızlık” kelimesini tercih etmesi, Bölge’nin (Kürdistan) başka bir devlet tarafından işgal edildiği anlamı taşımasındandır. Yani işgal ve sömürge sona erip bağımsızlık kazanılacak. Yani Kürdistan Bölgesi, Irak’ın işgali atında ve bu işgalin sona ermesiyle artık bağımsızlığın kazanılmasının vakti gelmiştir.”
“Sudan ayrılmaya örnektir”
“Ayrılmak” ifadesinin yasalar nezdindeki karşılığına değinen Harp şöyle konuştu: “Ayrılmak: yani bir devletin başka bir bölgesi ayrılmak istemektedir. Burada her iki taraf da aynı devlette aynı hak ve şartlara sahip. Ayrıca söz konusu ayrılmak isteyen bölgenin daha öncesinde bağlı olduğu ülke tarafından işgal edilmesi de söz konusu değildir. Buna Sudan’ı örnek verebiliriz. Güney Sudan öncesinde Sudan tarafından işgal edilmiş değildi ancak ayrılıkçılar yeni bir devlet kurmak istedi ve bugünkü Güney Sudan devletini kurdu.”
“Bağımsızlık meselesinde anayasa dikkate alınmaz”
“Asya ve Afrika’da çok sayıda devlet bağımsızlığını kazandı. Örneğin Irak, İngiltere’nin sömürgesi altındaydı ve 20. yüzyılda bağımsızlığını elde etmeyi başardı. Emperyalizm ya da İşgalciden bağımsızlığını kazanmak ayrı bir anlama ve delalete sahiptir. Bağımsızlık meselesi işgalci devletlerin anayasasını bağlayan bir durum değildir. Bağımsızlık ilan edilirken işgalci devletin anayasası göz önünde bulundurulmak zorunluluğu yoktur.”
“Meseleye uluslararası boyut kazandırır”
“Bağımsızlık” ifadesinin kullanımı aynı zamanda meseleye, iç sorun olmaktan çıkararak uluslararası bir boyut kazandırıyor ve işgal edilen milletin kendi kaderini tayin etme hakkı doğuruyor. Uluslararası yasalara göre işgal edilen milletlere kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlık hakkını tanınması lazım.”
“Bağımsızlık” meşrudur “ayrılmak” değil”
Harp sözlerini şöyle noktaladı: “Uluslararası yasalara göre “bağımsızlık” meşru bir haktır ancak “ayrılmak” öyle değildir: ne meşrudur ne de öz haktır.”