Başkan Mesud Barzani, Barzaniler Enfali’nde katledilen 8 bin sivilden 100’ünün kalıntılarının defin töreninde yaptığı konuşmada, soykırıma tabi tutulanların yaşlarının 12 ile 90 arasında değiştiğini belirterek, “Hiçbir suçları yoktu. O zalimlere göre tek suçları Barzani olmaktı” dedi.
“Bir kez daha derin yaramız açılmıştır. Bugün burada, zalim ve diktatör tarafından şehit edilen 8 bin masum ve mazlum şehitten 100’ünün kalıntılarını karşılıyoruz” diyen Başkan Barzani, şunları dile getirdi:
“Şüphesiz bu şehitlerin kalıntıları baba ve ata toprağına gelmeden önce ruhları huzura ermiştir. Dün Erbil’den buraya kadar yapılan sıcak karşılama, bu millet ile şehitleri arasında ruhsal bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Şehitlerimizin bizim için çok değerli ve aziz olduğunun göstergesidir.
39 yıl önce bugün, diktatör Baas rejimi, 8 bin masum insanı vahşice Irak’ın güneyindeki çöllere sürdü. Aralarında 12 yaşında çocuklar da vardı, 99 yaşındaki yaşlılar da. Onların hiçbir suçu yoktu. O zalimlere göre onların tek suçu Barzani olmaktı.
Sırf Barzani oldukları için şehit olanlar, büyük şehitlerdir. Düşmanlar birçok kez Barzaniler yok oldu diye avundular. 1892 yılından bu yana Barzan bölgesi ve Barzan köyü 16 kez yakıldı, yıkıldı. Bu millet her zaman karşı koydu ve zorbalara teslim olmadı, bölgelerini yeniden inşa ettiler.
Bu iman, bu güçlü özgüven bize iki kutubdan, iki mevlanımızdan, hocamızdan, büyük şehit Şeyh Abdulselam Barzani ve büyük kutub Şeyh Ahmed Barzani’den kalmıştır. Birinci şehit, şehadet yolunu seçti, o milletin evladı da o doğrultuda, o yolu seçti. Büyük şehit, Şeyh Abdulselam’dı.
Burada kaç saattir bu sıcağın altındayız. Düşünün, mevlanımız Şeyh Ahmed Barzani, 11-12 yıl boyunca zincir ve prangayla Basra zindanında direndi, düşmana baş eğmedi. Onu takip edenler ve müritleri de o yoldan yürüyor.
8 bin kişinin şehit edilmesi büyük bir felakettir, derin bir yaradır. Unutmayın. Buradan şunu söylemeyi bir görev biliyorum. O kahraman anneler, evlatlarının, babalarının yokluğunu hissetmemesi için işçilik yaptılar, alın terleriyle çocuklarını yetiştirdiler. Bu anıtın büyük bir bölümü, o annelerin yetiştirdiği annelerin evlatlarının elleriyle inşa edildi. Size teşekkür etsem, teşekkür az kalır. Müsaade edin, o toprağa bulanan, çalışırken yaralanan o ellerinizi tek tek öpeyim. Gururla o elleri öpüyoruz.”
Aslan yürekli kadınlar, kahramanlar, sizler bizi gururlandırdınız. Bundan ne kadar söz etsek azdır ancak bu şehitlerin kanları, bizi bu yolda daha kararlı kılıyor çünkü şeref ve onur yoludur. Şeyh Abdulselam ve Şeyh Ahmed’in yoludur.
Barzaniler ve Grmiyan’dan Behdinan’a kadar tüm Enfal şehitlerinin kalıntılarının bulunması ve ata topraklarına getirilmeleri için çok çaba sarf edildi. Bu çabamızı sürdüreceğiz. Bağdat’ta federal parlamento, Kürdistan Parlamentosu ve Temyiz Mahkemesi, hepsi bunun bir soykırım olduğuna karar verdi. Irak hükümetini, şehitlerin kalıntılarının getirilmesi ve şehit yakınlarına tazminat ödemekle görevlendirdi.
Bizim için dünyanın tüm malı bu şehitlerin bir kemiğinin parçası kadar değerli değildir. Ancak bu Irak hükümetinin ahlaki ve yasal görevidir. Irak hükümeti, şehit yakınlarına karşı görevini yerine getirmelidir.
Uluslararası düzeyde de bu suçun soykırım olarak tanınması için çabalarımızı sürdüreceğiz. Erbil ve çevresine, Harir, Batas, Xelifan, Soran, Dola Biyave ve hepsine teşekkür etmeyi bir borç olarak görüyorum. Hem yaptıkları yardımlar hem de çocuklarını tehlikeye atmak pahasına çok sayıda Barzani erkeğini kurtardıkları için. Şehit anneleri evlatlarını büyütebilsin diye Erbil’de büyük yardımlarda bulundular. Hiçbir zaman onların minneti altından kalkamayız. Allah onları hayırla mükafatlandırsın. Mela Mustafa’ya ve ekibine de bu süreci ve programı kusursuz yürüttükleri için teşekkür ediyorum.
Diktatör gururla şöyle demişti: Barzaniler hak ettikleri cezayı aldı, cehenneme gönderildiler. Bugün Barzaniler gururlu bir şekilde aramızdalar, o ise cehenneme gitti. Barzaniler cennettedir. Bir kez daha önce kendime sonra sizlere başsağlığı diliyorum. Her biriniz, bir sevdiğinin ya da birkaç sevdiğinin acısını taşıyor. Hepinizi acıları bizim omuzlarımızdadır. Ben de sizler gibi, bu cenazeler arasında hangisi kardeşim, hangisi yeğenim, hangisi kuzenim bilmiyorum. Ancak onlardan her biri benim kardeşim, kuzenim, yeğenim ve akrabamdır. Allah bize huzur ve sabır versin inşallah. Allah onların mekanını cennet eylesin, Allah yardımcımız olsun.”