İlhami Işık: Kandil, Rojava’daki bir kazanıma,Türkiye’deki bütün kazanımları heba etti

HDP Erbil görüşmelerinin arka planının basına detaylı olarak yansıtılmadığını söyleyen yazar İlhami Işık, bölgede aynı sorunu yaşayan iki kesimin birbirlerine bakış açıklarının kesiştiği önemli zamanlardan geçildiğini ifade etti.

06.10.2016, Per - 11:06

İlhami Işık: Kandil, Rojava’daki bir kazanıma,Türkiye’deki bütün kazanımları heba etti
Haberi Paylaş

Bashaber\'de yer alan yazıda; Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedeflendiği bir darbe sürecinin yaşandığını hatırlatan Işık, aynı şekilde Güney Kürdistan’da da bir darbe sürecinin yaşandığını belirterek, “Ciddi anlamda bir darbeler süreci yaşanıyor. İran’ın her şekilde içinde olduğu Süleymaniye’nin farklı bir kulvara doğru sürüklendiği içinde PKK ve Goran’ın da olduğu Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı ciddi bir saldırı girişimin olduğu bir döneme denk geldi bu görüşmeler. Bu görüşme öncesi sayın Barzani’nin Türkiye’deydi. Ondan sonra İmralı görüşmesi oldu. İmralı görüşmesinin zannedersem sonuçlarında bir tanesidir. Her ne kadar HDP oradaki Kürd partilerinin birliği adına bir ziyaret olarak ifade ediyor ise de nitekim onların görüşmesinden sonra bir sürü değişik” gelişmenin yaşandığına dikkat çekti.

Işık değerlendirmelerine şu şekilde devam etti:

“Çözüm Süreci’nde Barzani’den arabuluculuk yapması talebi İmralı’nın da talebidir. Bunu kabul etmedi Kandil. Hayır dedi. Hayır deyince de ilişkiler çok daha fazla kopuş noktasında kaldı. Çünkü Barzani’nin bu konuda bir eveti vardı zaten. Yani bunu Türkiye’de zorluklar var diyerek ifade etti, yaşanan çatışmalardan ötürü. Ama başka çaresi de yoktu dedi. Bunu deklare etti. Burada da etmişti, orada da kendilerine de etmişti. Ama bölgede yaşanan durumdan ötürü Kandil tıpkı geçmişte 7 Haziran’da yaşadığı o güç zehirlenmesini orada da hayata geçirmeye çalışıyor.

“Kandil’in Barzani’nin isminin öne çıkmasından duyduğu rahatsızlığı Kandil açısından garipsemiyorum. Çünkü onlar hep böyle yaptılar. Yani ne zaman ülkede ciddi kazanımlar elde edilmiş ise onlar kendileri açısından elverişli lojistik bir kazanım veya bir alan buldukları zaman bunu heba etmişlerdir. Geçmişlerine, tarihlerine baktığımız zaman hep öyle yani. 91’de de böyle oldu. Ünlü HEP-SHP koalisyonu döneminde de, ondan sonraki meşhur facialar 93-96 süreçlerini yaşadık. 2003-2004’te de öyle oldu. Şimdi 7 Haziran sürecinde de öyle oldu. Yani bu ülkeyi yönetmeye aday oldular, buna rağmen başka şeylere kazanımları feda ettiler Türkiye’deki bütün Kürdleri. Bölgedeki Kürdlerin kazanımlarını da, Türkiye’deki Kürdlerin siyasal kazanımlarını da bütün Kürdleri pozitif yönde etkileyecek bütün kazanımları bertaraf ettiler. Ama Kandil’in umurunda değil. Yani orada Şengal’de ve diğer yerlerde olabilecek silahlı bir kazanım kendi açısından her şey feda edilebilir. Yani bir yandan girilen garip ucube ilişki maalesef bu tür olabilecek herkesi kayırma çatışmayı ölümleri, bölgede Kürdlerin hak ve hukukunu doruğa çıkaracak kazanımları feda etmeye. Benim açımdan hiç sürpriz olmadı Kandil’in bu tavrı. Rojava’daki bir kazanım ile Türkiye’deki bütün kazanımları heba ettiler. Şimdi Güney Kürdistan’da da girdikleri kumpas ilişkiler; Süleymaniye ile Bağdat Hükümeti ve Haşdi Şabi milisleri ile girdikleri ilişkiler nedeniyle Güney Kürdistan’ın dünyanın kabul ettiği kazanımlarını, büyük kıymetini, değerini hiçe sayıyorlar. Maalesef bu böyle.

“Yeni süreç eski aktörler ile sürdürülemez. Ne yasal ne de illegal aktörler ile sürdürülemez. Bu açık ve nettir. Sürdürülecek bir durumu da yoktur. Çünkü çatlar. Evet yeni bir süreç olacaktır. Yani ne Türkiye’de ne bölgede artık taşınabilir bir durum değildir bu. Kaldırılabilir bir durum değildir. Herkesin trafiği birbirine değmeye başladı. Öyle olunca yeni bir süreç olur. Ama eski aktörler ile olmaz. Öyle diye düşünüyorum. Daha çok şuanda devletlerarası görüşmeler birincil belirleyici olur. Öyle görünüyor. Çünkü iradelerini devletlere teslim etmiş, güçlerden bahsediyoruz. Böyle olunca birincil aktörler devletler oluyor. Dün öyle değildi. Ama maalesef bugün Kandil açısından PKK açısından böyle bir durum yarattı.

“Sadece ABD ve Avrupa’dan siyasi çözüm yönünde bir basınç yok. İmralı’dan da basınç var HDP üzerinde, Kandil’den de. Eğer zaten böyle olmasaydı birinci öncelikleri Erbil olmazdı. Sayın Barzani’nin hem KCK hem de Kandil’e yönelik tepkisinin bu kadar sertleşeceği bir durum doğmazdı. Yaşadığımız tablo bu. Evet bütün dünya Barzani’nin varlığını problemin barışçıl ve siyasal yöntemler ile çözümü konusunda bir güvence olarak görüyor. Türkiye açısından da böyledir. Türkiye’nin bu konuda bir kaygısı ve çekincesi yoktur Sayın Barzani’ye karşı. Mesele bu kadar açıktır. Şu anda Suriye’de pozisyonların daha netleşmesi gerekiyor. Bu süreçte öyle çok uzun sürecek bir süreç değildir. Önümüzdeki dönemler de yakın zamanda çok şeyi duyacağız ve işiteceğiz. Çok görüşme trafiklerine şahit olacağız.”

Bashaber
Bu haber toplam: 6226 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:44:00
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x