Xıdır Kırmızıçiçek: Özgür Kürdistan Kürt Halkının En Doğal Talebidir!
Birinci Dünya savaşından sonra ortadoğu tarihi adeta Kürt soykırımı tarihidir.
Birinci Dünya savaşından sonra ortadoğu tarihi adeta Kürt soykırımı tarihidir.
Bütün dünya bu durumu görmesine rağmen, adeta bu soykırıma sesiz kalarak onay verme gibi bir talihisiz rolün sahibi olmuştur.
Körfez savaşından sonra Güney Kürdistan\'da oluşan Federetaif yapı Kürt halkı açısından önemli bir kazanım olmasına rağmen, bu İslami kimliğiyle tanınan bölge devletleri tarafından asla sıcak karşılanmamıştır.
Kendileri 23 devlete bölünen Araplar dahil, sömürgeci devletler ısrarla bir yandan katliamlarını sürdürürken diğer yandan Kürtler üzerinden \'\'islam kardeşliği\'\' propagandası yürütmüşlerdir.
Kürt halkı kendi denetim alanında barışı sağlayarak, federatif bir yapı içinde yaşama hazır olduğunu göstermesine rağmen, başta bölge devletleri bunu sindirememiş, sürekli tehdit altında tutmuştur.
Suriye müdahalesiyle bölge dengelerinde yeni bir değişim gündeme gelmiştir. Dünyanın her yerinden toplanan silahlı paramiliter güçlerle Suriye\'nin dizaynı ya da hizaya getirilmesi gündemleştirilmiştir.
En vahşi çeteler silahlandırılarak bu alandaki halkların üzerine sürülmüştür.
Aslında \'\'Ölen müslüman öldüren Müslüman\'\' olduktan sonra demokratik değerler veya insancıl yaklaşımların bir öneminin olmadığı anlaşılmıştır. Dünya politikası bu temelde yürütülmeye başlanmıştır. Böylesi bir denetim altında dünyanın en vahşi ve barbar katliamları din kisvesi ve ideolojisi altında yürütülmeye başlanmıştır.
İslam dininin bu alanda kullanılmaya müsait olması bu vahşeti her yönüyle derinleştirmiş, halklar, azınlıklar ve değişik kültürler açısından çok ciddi bir imha tehdidi gündeme gelmiştir.
NATO\'nun Güney Kanadı olan TC destekli bu çetelerin bu denli büyütülmesinin yaratacağı tehditi görmekte zorlandıkları anlaşılmaktadır.
Rojava\'da yaşanan bu tehditi erken fark eden kürtlerin örgütlü olması ve savaş deneyimine dayanarak savunma hatlarını kurması daha vahim katliamların önünü keserken, YPG\'nin bu direnişi yine bir çokları tarafından hoşnutsuzlukla karşılanmıştır. Kürt örgütleri arasında bile anlaşılamayan bu tehdit, zaman zaman iç sorunlara yol açmıştır. Halbu ki, YPG\'nin direnişi çok önemli bir kırılma noktası yaratmış ve bu çetelere karşı adeta aşılması zor bir kaleye dönüşmüştür.
Bir çok devlet tarafından beslenip, eğitilen ve silahlandırılan İŞİD çetesi, aldığı desteği sınır tanımaz bir terörle destekleyerek ve insanların maneviyatıyla oynayarak, kısa zamanda hem Irak\'ta hem de Suriye\'de kendini ciddi bir güç durumuna getirmeyi başarmıştır.
İşin ciddiyeti daha önce Irak\'ın Felluce ilçesini ele geçirmelerine karşın, esas olarak Musul\'un çatışmasız ele geçirilmesiyle ortaya çıkmış ve müttefiklerinde paniğe yol açmıştır. Musul Irak\'ın en büyük ikinci kentidir. Irak\'ın en büyük rafinerisi ve önemli bir nüfüs potansiyeline sahiptir. Tarihi bir kent olmanın yanında, değişik halkları ve kültürleride barındırmaktadır. Sunni Araplar, Şİi Araplar\'ın yanısıra, Ezidi Kürtler, Müslüman Kürtler, Asuriler, Nasturiler, Şobek Kürtleri, keldaniler, türkmenler gibi değişik toplulklaraı barındırmaktadır.
Musul Rojava ile de sınırdır. Araplardan sonra nufus yoğunluğu en fazla olan halk Kürtlerdir.
İŞİD çetesi tarafından Musul\'un ele geçirilmesi ve kısa zamanda Tikrit dahil bir çok alana yayılmaları alanda yaşayan diğer halklar için çok ciddi bir imha tehdidini gündeme getirmiştir.
Görünen o ki, ordu barındıran Bağdat hükümeti silah bile patlatmadan ağır bir yeniligye uğramıştır. Bağdat hükümeti açısından bu yenilginin telafisi mümkün görünmemektedir.
Irak\'ta halkların ve değişik topluluk ve kültürlerin kendisi savunma güçleri yoktur. Sadece Kürtlerin hem kendilerini hem de diğer halkları ve azınlıkları savunma güçleri vardır.
Kısa kısmi özgürlüklerine rağmen Kürdistan bölgesi bu azınlık ve halklar için adeta tek sığınma kapısı olarak görülmektedir. Bu nedenle tehdit altında olan halkların büyük göç dalgaları halinde Kürdistan\'a sığınmaya çalışmaları anlamlıdır.
Bu durum Kürt halkının hoşgörü ve demokratik değerlere daha yakın olmasından kaynaklanmaktadır. En çok kırıma uğratılan bir halkın bu hoşgörüsü ve halklar için bir kurtuluş ve sığınma kapısı olması çok önemlidir.
Uluslararası yaklaşım ne olur onu bilemeyiz. Ancak mevcut durumda ekskliklerine rağmen kürdistan Ortadoğu demokrasisine katkı sunacak tek önemli alan olarak görülmektedir. Bu durum her dört parça Kürdistan için de geçerlidir. Zaten temelde demokrasi sorunu en çok ezilenlerin sorunudur.
Kürtlerde ırkçılık yoktur. Diğer halklara düşmanlık yoktur. Sıradan özgürlük talepleri bile kabul edilmemiş bir halk için bu durum en önemli demokratik değerdir.
Fakat son durum Kürtler açısından da çok ciddi bir tehdit barındırmaktadır. İŞİD çetelerinin son hamlesinden sonra harekete geçen Güney Kürdistan Peşmerge gücü Rojava sınırına kadar alanı ele geçirmiş, hem kürtler hem de diğer azınlıklar için bir güvence yaratmıştır. En önemlisi fiilen Rojava\'daki direnen PYD-YPG güçleriyle aynı sınırda buluşmuştur.
Kürt partileri ve siyasilerimizin çekişmeleri ve karşılıklı suçlamaları bir yana fiilen Güney Kürdistan ile Rojava güçleri aynı mevzide buluşmuşlardır. Bu çok önemli bir durumdur. Mecut durum fiili bir cepheyide yaratacaktır. Bazı sorunların pratikte aşılması çok daha anlamlıdır.
Kerkük tehdit altındadır ve sürekli Bağdat rejimiyle sorun olmuştur. Tarihten beri Kürt kenti olmasına rağmen sonradan yürütülen Araplaştırma politikasıyla Kürdistan\'dan koparılmaya çalışılmıştır.
Ortaya çıkan fiili durumda Kerkük halkının ve önemli petrol kaynaklarının tek güvencesinin de Kürtler olduğu ortaya çıkmıştır. Kerkük tamamen Peşmergelerin güvenliği altındadır.
Ciddi bir savaş tehditi gündemde olmasına rağmen, Kürtler askeri alanda kendilerini savunacak yetenek ve güce sahiptir.
Mevcut durumda Kürdistan coğrafyası ilk kez tamamen gerçek sahiplerinin denetimine girmiştir.
Kürtlerin diğer azınlıkların da güvenliğini sağlayacak şekilde bağımsızlık dahil, özgürce yaşama ve kendi kendilerini yönetme hakları vardır. Hem tarihsel haksızlıklar hem de mevcut durum böyle bir oluşumu zorunlu kılmaktadır. Bağımsız bir kürdistan Ortadoğu sorunlarının çözümüne önemli bir katkı sunacaktır.
Katillerimizle yaşamak zorunda değiliz. Çünkü görünen o ki, rejimler değişse de zihniyet değişmiyor.
Parti, aile, birey kaygısına düşmeden Tüm Kürdistani örgütlerin ulusal ittifak temelinde bir cephede bir araya gelmeleri ve gereken adımları atmalarının zamanı gelmiştir. Bunun için bir demokratik ulusal politikaya ihtiyaç vardır.
Kurbanlık koyun gibi yeni katliamları bekleyip hayıflanmak istemiyorsak ortaya çıkan önemli bir fırsattır.
Unutmayalım, bir halkın kendi kendisini en kötü yönetmesi, düşmanlarının en iyi yönetiminden bin kat daha iyidir.
(Xıdır kırmızıçiçek)
Nerina Azad
Bu haber toplam: 27524 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:05:49:26