Rojava üzerine ABD ve Türkiye arasında sağlanan anlaşma metninin bazı maddelerinin Rojava Özerk Yönetimi tarafından açıklanması gereken maddeler mevcut şeklinde değerlendirildi.
ABD ve Türkiye arasında sağlanan ateşkesin bazı maddelerinin muğlak olduğuna yönelik uzmanlarda aynı görüşü taşımakta. Bu konuyu aydınlatmaya dönük DW.Türkçe’den Hilal Köylü’nün haberi şu şekilde:
Ankara ile Washington’ın Fırat’ın doğusunda ‘koşullu ateşkes’ anlaşması, YPG’nin beş günde nasıl geri çekileceğinden ÖSO’nun pozisyonuna, güvenli bölgenin nasıl kurulacağından Türkiye-Esad diyaloğunun geleceğine kadar pek çok konuda soru işaretleri yarattı.
Anlaşmaya göre Türkiye’nin operasyona ara verdiği 120 saat yani beş gün içinde YPG güçleri, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak güvenli bölgenin gerisine çekilecek. Çekilme tamamlanır tamamlanmaz da Türkiye operasyonu bütünüyle durduracak, Amerika da Türkiye’yle ilgili tüm yaptırımlarını geri çekecek.
Suriye uzmanı Oytun Orhan DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, anlaşmanın uygulanabilirliğini sorgularken güvenli bölgenin oluşturulması konusunda Türkiye’nin bir kez daha ABD’yi test edeceğine dikkat çekiyor. Tarafların daha önce güvenli bölgenin kurulması konusunda uzlaştıklarını ancak ABD’nin bu uzlaşmaya uymadığı için Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyonu başlattığını hatırlatan Orhan, “Operasyonun Ankara’nın elini güçlendirdiği anlaşılıyor ama YPG’nin geri çekilmesi için beş günlük süre, çok kritik bir süre” diyor.
Orhan, “Beş günlük sürede YPG sınırdan çekilecek mi? ABD bunu nasıl başaracak? Hep birlikte göreceğiz” derken, Türkiye'nin güvenli bölgeye girerken Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) bölgeden uzak tutmak konusunda ABD’ye güvence vermiş olabileceğini de söylüyor.
"ABD üzerinde baskı artırılacak”
Diplomatik ve askeri kaynaklar da, ABD Başkanı Trump’ın A takımı ile Ankara’da beş saate yakın müzakere yapıldığını ve sonunda 13 maddelik bir anlaşma çerçevesinde uzlaşıldığını hatırlatıyor.
Ankara’nın ABD’ye ÖSO’yu da kapsayan kimi güvenceler verdiğini ama hepsinin karşılığı olduğunu belirten Türk Dışişleri yetkilileri, Türkiye’nin kontrolü altındaki yerlerde sivillerin zarar görmeyeceği konusunda da bugüne kadar verilen güvencelerin tekrarlandığını söylüyor. Aynı yetkililer, anlaşmayla ilgili soru işaretleri olmasının doğal olduğunu belirtirken, bu yüzden Ankara’nın “operasyona mola” söyleminde ısrar ettiğine, anlaşmanın uygulanması konusunda ABD üzerindeki baskının artırılacağına işaret ediyor.
YPG’nin silahlarını kim toplayacak?
Anlaşma, YPG’nin ağır silahlarının toplanması, mevzilerinin ve tahkimatlarının imha edilmesini de kapsıyor. Peki, bunu kim yapacak? Türk yetkililer bu konuda sorumluluğun büyük ölçüde ABD’de olduğunu söylese de, uzmanlar ABD’nin Suriye’den çekilmeye öncelik verdiğine dikkat çekiyor.
Güvenlik uzmanı Metin Gürcan DW Türkçe’ye “Fırat’ın doğusundan çekilen ABD askerinin geri dönüp de YPG’den silah toplaması mümkün değil. Ayrıca bu işlemin 5 günde tamamlanması da mümkün görünmüyor” diyor. Gürcan, “Anlaşmayla, hiçbir şey değişmedi. Sadece, operasyona beş günlük bir diplomasi arası verildi. Beş günün sonunda neler olacağını ya da olmayacağını hep birlikte göreceğiz” yorumunu yapıyor.
Rusya uzmanı Kerim Has da, Gürcan’ın yorumuna katılıyor. Has, ABD’nin YPG konusunda Türkiye’yi hayal kırıklığına uğrattığının son dönemde varılan tüm uzlaşmalarla teyit edildiğini söylerken, “Beş günde silahların toplanmadığını hepimiz göreceğiz. Dahası, YPG’nin daha da güçleneceği ortada. Çünkü ABD, IŞİD'le mücadeleyi daha da öne çıkaracak ve YPG’yi yabana atmayacak” diyor.
Güvenli bölge kurulacak mı?
Ankara için anlaşmanın en kritik konusu, güvenli bölgenin kurulması. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, YPG’nin Suriye’nin kuzeyinden 20 mil, yani 32 kilometrelik bir alandan çekileceğini, güvenli bölgenin de bu alana kurulacağını açıkladı. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence de Ankara’daki açıklamasında 20 mil anlaşmasını doğruladı. Ancak, taraflar arasındaki bu sözlü uzlaşma, 13 maddelik anlaşma metninde yok.
Diplomatik kaynaklar, güvenli bölgenin derinliğinin anlaşma metnine girmemiş olmasının bir "geri adım” gibi değerlendirilmesini istemese de, güvenlik uzmanları bunun geri adım olduğunda ısrarlı.
Rusya uzmanı Kerim Has DW Türkçe’ye “Ağustos 2019’da Ankara ile ABD’nin vardığı mutabakatta güvenli bölgenin tüm Suriye sınırını kapsayacağı hükmü vardı. Oysa şimdiki anlaşmada derinlikten söz edilmemiş. Hatta, güvenli bölge denilirken Türk kuvvetlerinin kontrol ettiği bölge işaret edilmiş. Ankara, güvenli bölgenin sınırlarını anlaşma metnine istediği gibi açıkça yazdıramamış” yorumu yapıyor.
Soçi'de ne olacak?
Ankara, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını terörle mücadele kapsamında sürdüreceğini söylese de 22 Ekim’de Soçi’de gerçekleşecek Erdoğan-Putin görüşmesine dair ciddi endişeler var. Çünkü Ankara’nın güvenli bölge konusunda destek isteğini Putin geri çeviriyor. Rusya uzmanı Kerim Has da “Putin güvenli bölgeye destek vermez. Ankara’nın Suriye’den çıkmasını isteyecek” derken, Putin’in sadece Adana Mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin Suriye’deki varlığını kabul edebileceğini söylüyor.
Türk diplomatik yetkililer de, Adana Mutabakatı’nı Ankara’nın tamamen reddetmediğini söylüyor. Mutabakat gereğince Türkiye, Suriye sınırının 5 kilometre ötesinde terörle mücadele kapsamında operasyon yapma yetkisine sahip olsa da bu yetkiyi kullanabilmek için Esad yönetimi ile diyalog kurulması şart. Bu diyaloğa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kapalı olması da Ankara’nın en büyük sıkıntısı olarak görülüyor.
TOBB Üniversitesi'nden siyaset bilimci Doç. Burak Bilgehan Özpek de “Ankara, ABD’yle varılan anlaşmayı diplomatik başarı gibi sunmaya çalışmaktansa önümüzdeki süreçte Esad’la ve Rusya’yla nasıl bir diyalog kurulacağı üzerinde çalışmalı. Çünkü Suriye’de gerçek bir kazanım elde etmenin yolu Esad’la müzakereden geçiyor” yorumu yapıyor.