Türkiye ve ABD askerlerinin Girê Spî (Tel Abyad) ve çevresinde başlattıkları ortak devriye göreviyle Türkiye ilk kez ABD'nin Suriye'deki stratejik ortağı olarak görüğü Suriye Demokratik Güçleri'nin (DSG) kontrolündeki Rojava'ya girmiş oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Suriye'deki stratejik ortağı olarak görüğü Suriye Demokratik Güçleri'ni (DSG) tehdit ettiğinde ABD öncülüğündeki koalisyonun buna yanıtı, genellikle ABD bayrakları açarak sınırdaki Türk birliklerinin göreceği şekilde devriye görevine çıkmak olurdu.
Pazar günü ise Türk ve Amerikan birlikleri Girê Spî ve çevresinde ilk kez ortak devriye görevi icra etti. Girê Spî 2015’te Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) tarafından kontrol altına alınmadan önce binlerce yabancı cihatçının Türkiye’den Suriye’ye geçişine koridor olmuştu.
Türk birlikleri böylelikle Fırat Nehri’nin doğusundaki Kürtlerin kontrolünde ve ABD’nin koruması altında olan Rojava'ya ilk kez girmiş oldu. Ortak devriye görevi, Türkiye ile ABD’nin “güvenlik mekanizması” oluşturma çabaları kapsamında gerçekleştiriliyor ve pek çok Rojavalı Kürt mekanizmanın kendi güvenliklerini tehlikeye atacağından endişe ediyor.
Ankara’nın gözünde bu çabaların iki amacı var: ABD’nin YPG ile ortaklığını bir an önce kesmesini sağlamak için baskıyı artırmak ve mümkünse Arap çoğunluklu Menbic’den Irak sınırına kadar uzanacak bir güvenli bölge tesis etmek. Ankara, sayıları tahminen 3.6 milyonu bulan ve Erdoğan için siyasi bir kambura dönüşen Suriyeli mültecilerin bir milyonunu güvenli bölgeye yerleştirmek istiyor.
Washington için ise güvenlik mekanizması, olası bir Türk askeri harekâtını önleme ve YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’ni (DSG) koruma amacı taşıyor. Uluslararası koalisyonun sözcüsü Myles B. Caggins III böylelikle IŞİD'i bertaraf etme çabalarının akamete uğramayacağını söyledi. Caggins açıklamasında Türk askerlerinin devriye sırasında, “YPG'nin gönüllü olarak çekildikleri bölgedeki YPG mevzilerinin kaldırılmasında birinci elden ilerleme gözlemlediklerini” de belirtti.
Washington’un bir diğer önemli hedefi de güvenlik mekanizmasını NATO müttefiki Türkiye ile bozulan ilişkileri onarmak için bir fırsat olarak değerlendirmek. Türkiye-ABD ilişkileri başta S-400 hava savunma sistemi anlaşması olmak üzere bir dizi sorun nedeniyle oldukça yıpranmış durumda.
Ancak sonuçlar henüz ümit vermekten uzak. Devriye görevinin başladığı saatlerde ABD’ye bir kez daha yüklenen Erdoğan, Malatya’da şöyle konuştu: “Bu iş öyle üç beş helikopter uçuşu ile beş, 10 araç devriyesiyle göstermelik birkaç yüz askerin bölgede bulunması ile olacak iş değildir. (...) Anlaşılan o ki, müttefikimiz bizim için değil terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde.”
Erdoğan ABD’nin taahhüdünü yerine getirmemesi hâlinde Türkiye’nin “kendi yoluna” gideceğini de ekledi.
PYD Sözcüsü Salih Müslim: Sonucun Ne Olacağını Bilmiyoruz
Konuya ilişkin konuşan Suriye Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) sözcüsü ve eski eş başkanı Salih Müslim Al-Monitor’a şunları aktarıyor: “Türkiye ile ABD arasındaki görüşmeler sürüyor ve DSG ile Suriye Demokratik Konseyi’ne de bilgi veriliyor, görüşleri soruluyor. Sonucun ne olacağını bilmiyoruz.”
Temel anlaşmazlık noktasını güvenli bölgenin çapı ve Türkiye’nin bölgede ne kadar birlikle faaliyet göstereceği oluşturuyor. ABD 15 kilometrelik bir alan çizerken Türkiye bunun iki katını talep ediyor. Belirsizlik, kısa süre öncesine kadar Türk güçlerinin bölgeye girişini kırmızı çizgi olarak gören DSG için tedirgin edici.
Al-Monitor’un sorularını Rojava'nın Kamışlo kentinden telefonla yanıtlayan Müslim şöyle diyor: “ABD askerleriyle birlikte bir grup Türk gücünün de dolaşmasını kabul ettik ama Türk birliklerinin kalıcı olarak bölgemize konuşlanması kabul edilemez, herkesten önce bölge halkı için kabul edilemez.”