ABD ve Türkiye, Ankara\'da 3 gün süren toplantıların ardından Suriye\'nin kuzeyinde (Rojava) oluşturulacak \'güvenli bölge\' konusunda anlaşmaya vardılar. ABD Merkez Kuvvetler eski Komutanı Joseph Votel, oluşturulacak \'güvenli bölge\' konusunda bir makale yayınladı. Votel, “Suriye’de güvenli bölge, çözümden çok sorun yaratacak(...) yolun aşağısında anlaşmazlıklar tekrar alevlenecek” tespitinde bulundu.
The National Interest adlı dergide Gönül Tol ve ABD\'li general Joseph Votel\'in imzasıyla yayınlanan makale şöyle:
Aylar süren gerilimin ardından, Suriye\'nin kuzeydoğu sınırı boyunca 250 milden fazla uzanan güvenli bir bölge oluşturma çabalarını koordine etmek için Türkiye ve ABD tarafından ortak bir harekat merkezi kurulması kararlaştırıldı. Bölge, Türkiye\'nin terör örgütü ilan ettiği, ancak ABD\'nin IŞİD\'e karşı mücadelesinde kilit rol oynayan Kürt milisleri tarafından kontrol ediliyor.
Türkiye, son birkaç yılda Halk Koruma Birlikleri\'nin (YPG) güçlerini geri çekmek için bölgeye iki askeri saldırı başlatmıştı. Ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzlerce ABD askerinin bulunduğu ve YPG\'nin kontrolünde olan kuzeydoğu Suriye\'ye üçüncü bir saldırıya hazırlandıklarını söyledi ve askerlerini sınıra konuşlandırıldı.
Yapılan son anlaşma ile ABD ve Türkiye arasındaki çekişme yumuşuyor gibi görünüyor. Ancak yolun aşağısında, anlaşmazlıklar tekrar alevlenecek. Kuzeydoğu Suriye\'de ABD ve Türkiye\'nin güvenlik çıkarlarına çözüm sağlamak adına yapılan anlaşmanın sürdürülebilir olması isteniyorsa Kürtlerin kaygılarının ele alınması gerekiyor. Aksi takdirde bu anlaşma çözümden çok sorun yaratacak.
İki ülke tarafından yapılan açıklamalarda, bölgeyi kimin kontrol edeceği ve derinliğin ne kadar olacağı da dahil olmak üzere net bilgiler yer almasa da, Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD\'nin Türkiye\'nin güvenli bölge hakkındaki görüşlerine yaklaştığını söyledi. Türkiye, YPG güçlerinin sınırlarını aşacak yirmi mil derinliğinde bir bölgeyi yalnız kontrol etmeyi istediğini belirtmişti. Bunlar, gerçekten önerilen bölgelerin parametleri olursa, bölgede yer alan tüm taraflar için daha fazla sorun olacaktır.
Güvenli bölgeler, çatışma bölgelerinde insanları korumak için kurulmakta ve genellikle tarafsız, silahsızlandırılmış ve insani amaçlara odaklanacak şekilde tasarlanmaktadır. Fıratın doğusunda 20 kilometrelik bir güvenli bölge tesis etmek tersi bir etki yaratacaktır - muhtemelen Suriye\'de Kürt nüfusunun yüzde 90\'ından fazlasını yerinden edecek, halihazırda son derece zorlu olan insani durumu daha da şiddetlendirecek ve askeri kuvvetlerin genişletilmiş olarak konuşlandırılması daha fazla çatışma için bir ortam yaratmaya neden olacaktır.
Türkiye tarafından önerilen güvenli bölge, ABD\'nin çıkarlarına da zarar verecek. Amerika Birleşik Devletleri, IŞİD\'in yeniden dirilişini engellemeye, onunla birlikte mücadele eden müttefiklerini Koalisyon ile birlikte korumaya çalışıyor ve İran\'ın faaliyetlerini ilerletmesi, doğrudan tehditlerini sürdürmesi açısından bölgeyi kullanma çabalarını engelliyor. ABD\'nin desteklediği Kürt güçleri, Suriye\'de IŞİD\'e karşı mücadelede en etkili unsur olarak yer alıyor. Kürt güçlerinin varlıkları, IŞİD\'in yeniden dirilmesini önlemek için anahtar olan istikrarı sağlıyor ve (Kürt güçlerinin) bölge üzerindeki kontrolleri, IŞİD\'in hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu hareket ve kaynakları engelliyor. Kürt güçlerini ortadan kaldıracak bir güvenli bölge planını uygulamak muhtemelen bu çabaları aksatacaktır.
Ankara, Kürt güçlerinin varlığının Türkiye için bir güvenlik tehdidi teşkil ettiğini iddia ediyor. Sınırda yaşanan bazı olaylar, düşük etkiye sahip ve bu bölgenin Türkiye\'ye saldırmak için bir platform olarak kullanıldığına kanıt gösterilemez.
Kuzeydoğu Suriye halkının da yıllarca süren çatışmalardan kurtulma, saldırılara karşı korunma ve barış içinde yaşamaya hakları vardır. Kürt nüfusunun yerinden edilmesi, yalnızca bu haklarını ellerinden almakla kalmayacak, aynı zamanda daha fazla çatışmaya sebep olacaktır.
İhtiyaç duyulan şey güvenli bir alan değil, tüm tarafların kaygılarını gideren ve taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştırırken, güvenliği kontrol eden sürdürülebilir bir mekanizma oluşturmaktır. Mükemmel olmayabilir ve hiç kimseyi tam anlamıyla tatmin etmeyebilir, ancak ileriye dönük tek uygun yol bu. Bu düzenleme, Kürt güçleriyle savunmasız alanların ortaklaşa devriye edilmesini, ağır silahların sınırdan güvenli mesafelere kaldırılmasını ve sınır boyunca kurulan geçici güvenlik noktalarının kaldırılmasını sağlamak için yerleşmeyi içermelidir. Türkiye, bölgede kalıcı bir güç olmak konusunda ısrar etmekten kaçınmalı ve sınırdaki kritik noktalarda ABD koalisyonu ile ortak gözetim noktalarında birleşik devriyeler halinde çalışmalıdır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Koalisyon, bölgede etkilerini devam ettirmeli ve tarafların çıkarlarının gözetilmesini sağlayarak güvenilir bir ortak olmalıdır. Ele alınması gereken çok fazla sorun var (şu anda Türkiye\'de bulunan mültecilerin gerekli geri dönüşleri de dahil olmak üzere) - ama öncelikle üzerinde anlaşmaya varılmış bir güvenlik mekanizmasına sahip olmak gerekiyor. Bu konuda Menbic\'te mülteci kamplarına insani yardımın güvenli bir şekilde ulaştırılması için Rusya ile birlikte çalışan koalisyonun Al Tanf yerleşim bölgesinde bulunduk. Çalışmalar mükemmel değil, ancak diplomasiye uzun vadeli siyasi çözümler bulma şansı verecek daha istikrarlı ve güvenli bir ortam yaratıyor.
Ancak, tüm tarafların güvenlik ikilemine en ideal çözüm, Türkiye\'nn Kürt sorununu kendi içinde barış içinde çözmesidir. Erdoğan\'ın seçimlerdeki kırılganlığı ve milliyetçilere olan güveni göz önüne alındığında, bu durum için Türkiye\'de uygun koşullar oluşmamış olabilir; ABD, barışçıl bir çözümü teşvik etmek adına diplomasiye bağlı kalacaktır.