Yazar Koray Düzgören, Rojava’nın Afrin kent merkezindeki El Şifa Hastanesine düzenlenen saldırı sonrası Türkiye'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne(DSG) yönelik suçlamaları ve ABD'nin faili meçhul saldırı konusunda suçlamaların yöneltildiği YPG'ye desteğinin devam edip etmeyeceği konusunda olası gelişmeleri ele alan bir yazı kaleme aldı.
Rojava’nın Afrin kenti merkezinde Suriye Amerikan Tıp Derneği destekli El Şifa Hastanesine ve Acil Bölümü’ne dün gerçekleştirilen saldırıda 13 kişi hayatını kaybetmiş, 27 kişi de yaralanmıştı.
Artı Gerçek'te yer alan yazısında Yazar Koray Düzgören, "Olaydan hemen sonra suçluyu ilan eden iktidar sözcülerinden görüşme öncesi Biden’e doğru, 'Suriye’de DSG/YPG’ye desteğe son verin' çağrıları geldi.
Özellikle iktidar kanadının ne zamandır dört gözle beklediği Biden-Erdoğan görüşmesine saatler kala, Türkiye’nin işgali altındaki Suriye toprağı Afrin’de bir hastaneye yapılan kanlı saldırı birçok vahim soruyu gündeme getiriyor." diyor ve ekliyor:
"Böylesine önemli bir toplantı öncesinde kim ya da hangi güçler, hangi amaçla böyle bir kanlı saldırıya cesaret etmiş olabilir?"
Bu arada Afrin’in, 18 Mart 2018’den bu yana Türkiye’nin işgali altında olan bir Suriye vilayeti olduğunu hatırlatalım. DSG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) Afrin’den çekilmesinden bu yana bölgede Türkiye’nin desteklediği cihatçı çeteler terör estiriyor. Bölgenin yerlisi Kürtler etnik temizliğe tabii tutuluyor, gasp, haraç alma, insan kaçırma, katliam, mallara, konutlara, ürünlere el koyma olayları ayyuka çıkmış durumda.
İşte bu Afrin’nin kent merkezinde Suriye Amerikan Tıp Derneği destekli olduğu söylenen El Şifa Hastanesine cumartesi günü gerçekleştirilen saldırıda ilk belirlemelere göre 13, bazı kaynaklara göre 18 kişi yaşamını yitiriyor. Çok sayıda da yaralı olduğu ileri sürülüyor.
Patlamanın hastaneye atılan bir füzeden kaynaklandığı söyleniyor. Nitekim Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), saldırının Suriye hükumetinin kontrolü altındaki bölgelerden atılan bir füzeyle gerçekleştirildiğini duyurdu.
Peki Türkiye tarafından ne gibi açıklamalar yapıldı?
Hatay Valiliği’nin, “Dün (cumartesi) akşam saatlerinde TSK’nin kontrolündeki Afrin’e yapılan füze ve top atışları ile 13 kişinin yaşamını yitirdiğini, 27 kişinin de yaralandığını” açıkladı.
Valilik açıklamasında saldırının Suriye yönetimi kontrolündeki Tel Rıfat bölgesinden YPG tarafından gerçekleştirildiğini ve atışların Özel Şifa Hastanesi’ne isabet ettiğini duyuruldu.
Valilik, her bölgesinde türlü çeşitli cihatçı çete kaynayan, kimin eli kimin cebinde bilinmeyen bir bölgeden atılan füzenin sorumlusunu anında tespit edip açıklamıştı.
Olağan şüpheli tekti ve YPG idi.
DSG Komutanı Abdi: Patlama Olayıyla Bir İlişkimiz Yok
DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi bu iddialara da cevap olmak üzere saldırıyı kınarken yaşanan olayda herhangi ilişkilerinin olmadığını açıkladı.
Abdi sosyal medya hesabından, “Saldırıda hayatını kaybeden masumların üzüntüsünü yaşıyoruz. Saldırıyı çekincesiz kınıyoruz. Hastaneleri hedef almak uluslararası hukukun ihlalidir” dedi.
Ve iktidar cephesinden tepkiler biri peşi sıra gelmeye başladı.
Önce Dışişleri Bakanlığı bir bildiriyle doğrudan, iddia falan demeden hastaneyi YPG’nin vurduğunu belirterek, “YPG/PKK'nın Tel Rıfat'tan Afrin'de bir hastaneye yaptığı ve çok sayıda sivilin öldüğü saldırıyı şiddetle lanetlediğini” açıkladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "İnsanlık düşmanı terör örgütünün Suriye kolunun alçakça saldırısını lanetliyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum." dedi.
Milli Savunma Bakanlığı, teröristlerin Afrin şehir merkezini ve Şifa hastanesi hedef aldığını duyurdu. "Saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü PKK/YPG’ye ait hedefler derhal ateş altına alınmış, doğrudan masum sivilleri hedef alan bu alçak saldırı Rusya Federasyonu tarafına bildirilmiştir.” diye bir açıklama yapıldı.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de hemen devreye girdi, "YPG/PKK insanlık düşmanı bir terör örgütü olduğunu bir kez daha ortaya koydu" dedi. Ömer Çelik, DAEŞ terörüne karşı YPG/PKK terörünü desteklediğini söyleyen ülkelerin bu desteğe son verme zamanı gelmiştir ve dahi geçmektedir" ifadelerini kullandı.
Saray’ın Sözcüsü İbrahim Kalın da, aynı şablonu kullanarak kınama mesajı attı. “Terör örgütünün Suriye'deki kolu, vahşi yüzünü bir kez daha gösterdi. Bu saldırı karşısında sessiz kalmak suça ortak olmaktır." diyerek o da, dışişleri ve savunma bakanlığı gibi, Fuat Oktay gibi, Ömer Çelik gibi gereken yerleri gereken anlamlı mesajları yollamış oldu.
Bu mesajlar kime diye sormaya bile gerek yok. Adresi belli…
İktidat Sözcülerinin Seri Mesajlarının Adresi Biden!
Hemen patlamanın sorumlusu olarak saptanıp ilan edilen hain Kürt örgütü PYD'nin askeri kanadı YPG'yi, Kuzey Suriye’de müttefik olarak ilan eden ve onlarla birlikte çalışan, çalışmaya da devam edeceklerini yineleyen ABD yönetimi… Ve bunu defalarca ifade eden Biden ve ekibi.
Daha doğrusu doğrudan doğruya Başkan Biden…
Açıklamalar ne kadar çok olursa Brüksel’deki hayati görüşme öncesinde Biden ve ekibini daha da etkileyerek ikna edebileceklerini zannediyor olmalılar.!
Bu konuda söylenecek çok laf var.
Türkiye’yi yönetenlerin bütün derdi Suriye’deki Kürtlerin savunma örgütü YPG’yi ve çatı örgütü DSG’yi terörist örgüt ilan edebilmek. Bunu kendilerine en yakın hissettikleri Trump’a bile kabul ettiremediler.
Buna rağmen ABD’nin Kuzey Suriye’de DSG ile işbirliği yapmasını asla istemiyorlar.
İktidar ABD’ye hep şunu öneriyor: “Suriye’de bizimle işbirliği yap Suriye meselesini hemen çözeriz” Bu işbirliği havasını kullanarak Suriye Kürtleri’nin bütün kazanımlara son vermek istiyorlar. Tabii bunu bir etnik temizlikle birlikte gerçekleştirmek en büyük dertleri.
Şimdi görüşmelerin iktidar açısından en önemli konularından biri ABD-DSG/YPG ilişkisi olunca bu gelişmeler bize hiç şaşırtıcı gelmiyor.
ABD Heyeti İçindeki McGurk Unsurunu Unutmayalım
Ayrıca ABD tarafı açısından Biden’in ekibi içinde yer alan Brett McGurk unsurunu da hesaba katmak gerekir.
Malum, 2014’de Obama’nın DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi olarak Suriye’de göreve başlayan bu ABD’li diplomat, Kürtlere olan yakınlığı nedeniyle iktidarın nefret sembolü olmuştu.
Özel temsilci McGurk, Trump’ın 19 Aralık 2018'de Suriye'den çekilme kararından 3 gün sonra istifa etti. Biden seçilince de onun ekibinde yer aldı.
Dolayısıyla, Biden yönetiminin, Afrin’de kimin tarafından ateşlendiği henüz belli olmayan bir füzenin sorumlusunun kim, hangi örgüt ya da devletin olduğunu en iyi bilebilecek bir ekibe sahip olduğunun unutulmaması gerekiyor.
İşin bir de Kürtlerle, DSG ile ilgili tarafı var.
Özellikle Biden’ın işbaşına gelmesinden sonra Kuzey Suriye Özerk yönetimini ziyaret eden resmi heyetlerde bir artış olduğu biliniyor. Bölgenin uluslararası meşruiyeti ve tanınırlığı giderek yaygınlaşıyor.
ABD ile Kürtlerin ilişkileri de Trump yönetiminde olmadığı kadar iyi bir seviyede. Önümüzdeki döneme ilişkin büyük bir bütçe desteğinin de yolda olduğu ilan edildi.
Böyle bir süreçte DSG/YPG’nin bu tür bir eyleme girişmesinin bir mantığı olabilir mi? Kürt halkını temsil ettiğini söyleyen bir örgüt böyle bir akılsızlığa kalkışabilir mi?
Gelişmelerin bütününe baktığımızda galiba asıl akılsızlık, daha dumanları tüten bir bombalamanın sorumlusu olarak Kürtleri göstererek Erdoğan’la görüşen Biden’ın etkileneceğini ve hemen Kürtlerle ilişkileri keseceğini sanmak olmalı.