Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Türkiye’nin Libya’daki faaliyetlerini kınayan Yunanistan, Mısır, Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa sert sözlerle eleştirildi. Beş ülkenin ‘şer ittifakı’ oluşturduğu belirtilirken, Fransa için ise “Barış Pınarı Harekatımızla Suriye’de bir terör devletçiği kurma emellerine ağır bir darbe vurduğumuz Fransa’nın ise, bu ruh hali içinde Türkiye’ye karşı oluşturulan şer ittifakının hamiliğine soyunduğu anlaşılmaktadır” denildi.
Anadolu Ajansı’nın haberinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun zamandır müttefiki olan Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin de eleştirilmesi dikkat çekti. Haberde Barzani'nin planı uygulamak için Fransa ve ABD tarafından “görevlendirildiği” de öne sürüldü.
İstanbul merkezli Suriye muhalefetiyle bağlantılı Suriye Kürt muhalefet partilerinin şemsiye grubu Kürdistan Ulusal Kongresi (KNC) ile Kuzey Suriye'deki özerk yönetimin bir parçası olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) arasındaki görüşmeler geçtiğimiz ay başladı. Görüşmelere ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi William Roebuck arabuluculuk ediyor.
Grupları birleştirme konusunda geçmişte Kürdistan'daki en güçlü grup olan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) başkanı Mesud Barzani öncülüğünde görüşmeler yapılmış ancak başarısız olunmuştu. Başarısızlıkta Türkiye’nin etkili olduğu öne sürülüyor.
Konuyla ilgili olarak Al Monitor gazetesinde Amberin Zaman imzasıyla yayınlanan habere göre Türkiye, Rojava'da Kürtlerinin elde ettikleri kazanımları sağlamlaşmasını, kendi 14 milyondan fazla Kürt nüfusunu ayrılmaya teşvik edecek varoluşsal bir tehdit olarak görüyor.
Gazeteye açıklamalarda bulunan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Washington Temsilcisi Giran Özcan, “Kürt hakları deniz seviyesinin yükselmesi gibidir. Bir yerde yükselince her yerde yükseliyor” dedi.
Gruplar arasındaki en son görüşmeler geçtiğimiz yıl Ekim ayında ABD öncülüğündeki IŞİD’le mücadele koalisyonu içinde oynadığı önemli rol ile ön plana çıkan Suriye Demokratik Güçleri (DSG) Komutanı Mazlum Abdi’nin girişimiyle gerçekleştirilmişti.
Al Monitor’a göre Abdi, stratejik zekasını savaş alanından diplomasiye kaydırarak KNC gruplarını ve onun dışındaki daha küçük Kürt partilerini biraraya getirerek otonom yönetimin diplomatik meşruiyetini yerel katılımla daha fazla destekleyebileceğini umuyordu. Kobane oluşturulacak ortak bir duruş ile ileride Şam’la masaya oturmayı amaçladıklarını belirtmişti.
Ancak Türkiye’nin 9 Ekim’de Rojava'ya yönelik askeri harekat başlatması ve akabinde ABD’nin birliklerini bölgeden çekmesi ile Kürtler büyük bir şoka maruz kaldılar.
Habere göre James Jeffrey liderliğindeki ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye ekibinin Rojava'da bir Menbiç modeli oluşturma fikri bulunuyor. Türkiye’nin talepleri doğrultusunda DSG’nin kontrolünde bulunan Arap-Kürt karışımı nüfusa sahip Menbiç’te PKK bağlantılı isimler idari ve askeri kadrolardan çıkarıldı. Ancak Türkiye taleplerinin hiçbir zaman tam olarak karşılanmadığını öne sürüyor.
Haberde KNC ve diğer Suriyeli Kürt partileri arasında yapılacak bir anlaşma Türkiye'nin özerk yönetimin bir “PKK terör devleti” olduğu iddiasını zayıflatacağı belirtiliyor.
Bu durumda bölgeye insani yardımların gönderilebildiği tek sınır kapısı olan Fişhabur’un kapatılması için Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi üzerinde yaptığı baskıların da azalacağı ifade ediliyor.
Haberde, “Kusursuz bir dünyada, Ankara, Iraklı Kürtlerle olduğu gibi ticaret için sınırlarını açarak Kuzey Suriye’deki özerk yönetimin de kendi kendini idare etmesini ve “başka bir Kuzey Irak” haline gelmesini sağlayabilirdi” şeklinde ifadeler de kullanılıyor. Türkiye’nin bu şekilde atacağı bir adımın Türk-ABD ilişkilerinin yumuşamasının yolunu açabileceği de belirtilen haberde ayrıca PKK’nın da bu tür bir adımla uzun süredir Türkiye’nin düzenlediği dron saldırılarının durmasını ve Abdullah Öcalan’la barış görüşmelerinin yeniden başlamasını umduğu ifade ediliyor. Gazeteye açıklamada bulunan üst düzey bir PKK yetkilisi bu tür bir anlaşmayı herkesten daha fazla istediklerini belirtiyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir KNC yetkilisi de hem ABD’nin ve hem Abdi’nin görüşmeler konusunda çok ciddi olduklarını belirtiyor.
