Alman Die Zeit gazetesi, Rojava’da ilan edilen özerkliği, ‘Ortadoğu’da ikinci bir Kürt devleti’ sözleriyle yorumladı.
“İç Savaşı‘n hengamesi içinde pek dikkate alınmayan Kürtler kendi kontrolleri altındaki bölgelerinde özerklik ilan ettiler. Efrin, Kobane ve Cizre kantonları Rojava Bölgesi’nde birleştiler ve şimdi Kürtlerce yönetiliyor. Rojava, şu anda neredeyse bağımsız olan Kuzey Irak (Güney Kürdistan)’dan sonra Ortadoğu’daki ikinci Kürt devleti olarak gelişiyor” denilen yazıda, yeni devletin Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından yönetildiği savunuldu.
100 YIL ÖNCESİNİN KAYBEDENLERİ ŞİMDİ KAZANANLAR ARASINDA
Kürtlerin tarihte kaybedenler olduğu belirtilen yazıda, “Ortadoğu haritası yeniden çiziliyor. Ve şimdilik görünen o ki, Ortadoğu’nun 100 yıl önceki paylaşımının kaybedenleri (Kürtler) bölgenin kazananları olarak yükseliyorlar. Büyük Britanya ve Fransa, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ardından Kürtlere devlet sözü vermişlerdi. Ancak (Kürtler) 1919-1932 arasındaki devlet oluşumlarında Ortadoğu’nun eli boş çıkan en büyük halkı olmuşlardı. O günden bu yana da bölgenin 4 ülkesi içerisinde bazen kanlı bazen de yumuşak baskılara maruz kaldılar.
KÜRTLER NASIL BAŞARDI? SORUSU
“Kürtler bunu nasıl başardı?” sorusunun sorulduğu Die Zeit haberinde, Kürtlerin Rojava’daki geçici hükümete tüm etnik ve dini grupları dahil ettikleri hatırlatıldı. Kürtlerce kontrol edilen bölgelerin Suriye’deki en güvenli bölgeler olduğu ve YPG tarafından korunduğu belirtilen makalede, bu sayede 40 civarında Kürt siyasi oluşumunun Geçici Hükümet’e dahil olduğu da kaydedildi.
PYD’nin başarısında Esad Rejimi’nin bazı bölgeleri Kürtlere vermeyi tercih etmesinin de rol aldığı iddia edilen yorumda, Esad’ın Kürt bölgesinden çekilmesinin nedenlerine de değinilirken şöyle denildi: “Belki de Esad ülkesinin bölünmesinin önüne geçmek ve sahillerde kendisi tarafından kontrol edilecek bir Alevi Devleti ile diğer grupların kontrolündeki başka bir devlet şeklindeki bir paylaşımın nasıl işleyeceğini görmek istedi.”
Die Zeit haberinde, Türkiye ile Suriye arasındaki açık çatışmanın da ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ sloganını esas alan Beşar Esad’ı Rojava’ya göz yummaya ittiği de savunuldu.
PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah’ın “Biz bu oyunda oynamak ve iç savaşın bir tarafı olmak istemedik. Bizler üçüncü bir yolu seçtik” sözlerine de yer verilen yorum haberde, Abdullah’ın Rojava sistemi ve özerkliğinin hiç bir halk ve ya dini grubu dışlamak istemediklerini söylediğine de dikkat çekildi.
ROJAVA’YI ÇEVRELEYEN DÜŞMANLAR
Die Zeit’teki yorumda Rojava Kürtlerine karşı olan kesimlere de değinilirken, Türkiye’nin bu karşıtlık içindeki rolüne parmak basıldı. Yorumda şöyle denildi: “Elbetteki Kürtlerin de rakipleri ve düşmanları var-hepsinden önce de El Kaide’ye bağlı IŞİD ve El Nusra. Kürtlerin Rojava’da özerklik ilanından hemen sonra ‘Cihatçı gruplar’ Kürt bölgesine doğru ilerlediler ve Suriye iç savaşında yeni bir cephe açtılar. Büyük ihtimalle de Türk hükümetinden destek alıyorlar.
Türkiye’nin de güneydoğusunda özerk bir Kürt bölgesinden bir çıkarı yok. Suriye Kürtlerinin PKK’yle sıkı ilişkileri olan güçlü bir parti öncülüğündeki özerklik çabaları (Türkiye’nin) pek hoşuna gitmiyor. Ankara hükümeti, bölünmenin kendi ülkesindeki Kürtler üzerinde etki yapmasından çekiniyor.
Ancak yine de Rojava Kürtleri için en büyük tehlike İslamcı savaşçılardan geliyor. Salih Müslim’e göre, Rojava’da güvenli bir liman arayan tüm Araplar, Ermeniler, Aleviler, Sünniler vs, hepsi için de bu böyle.”
KÜRTLER KARARLI
Rojava’daki özerkliğin hayatta kalıp kalamayacağı sorusunun da sorulduğu Die Zeit yorumunda, Kürtlerin bir yanda El Kaide yanlıları, diğer yanda ise Türkiye, Esad rejimi ve Irak arasında kaldıkları hatırlatıldı. Yorumda, tüm bunlara rağmen Rojava Kürtlerinin direnişte kararlı oldukları ve bu baharda Rojava’da seçimlerin yapılacağının da altı çizildi.