TSK’nin Efrin sonrası askeri harekat yapmayı planladığı ve son olarak İstanbul’daki Rusya ve İran’la yapılan üçlü zirvede de dile getirilen Menbic’e yönelik operasyon hazırlığı devam ediyor.
Türkiye'nin bu adımlarına karşın ABD ise güç takviyesi yapıyor ve bölgeden çekilmeyeceğini söylüyor. Fransa da sürpriz bir çıkışla asker göndereceğini duyurdu.
Artı Gerçek’ten Gamze Kafar’ın haberine göre, bölge halkında bir tedirginlik söz konusu. Efrin’e yönelik müdahaleyi de protesto eden Menbicliler, kentlerine yönelik bir askeri müdahale olması durumunda, dünyanın Efrin’de olduğu gibi sessiz kalmamasını istiyor.
Bölgedeki Kürt güçlerinden Menbic Askeri Konseyi yöneticisi Muhammed Abu Adel ise, ilginç bir açıklama yapıyor. Söz konusu konseyi, Amerikalılar ile Türklerin katıldığı toplantılar sonrasında, Türkiye’nin Adana kentinde bulunan İncirlik Askeri Üssü’nde birlikte kurduklarını söylüyor ve ekliyor:
“Menbic’te bildiğiniz gibi Amerikan askerlerinin üssü var. Daha önce tek üsleri vardı. Şimdi iki üs oluşturmuş durumdalar. Asker sayılarını artırdılar. Ancak Fransızların henüz üsleri oluşmuş ya da resmen gelmiş değiller. Zaten Fransızlar Koalisyon’un bir parçasıdırlar. Bu nedenle Fransızların Menbic kentine gelmesi garip bir durum değil. Geliyorlar, görüşmeler yapılıyor. Ancak resmi olarak Menbic kentine gelmiş değiller.”
İncirlik Askeri üssünde 2016 yılında Menbic Askeri Meclisi’ni kurduklarında Türkiye’nin kendileri ile bir görüşme yapmak istediklerini aktaran Adel, o gün yapılan görüşmelerde şu diyalogların geçtiğini söylüyor:
2011’de Türkiye ile ilişkimiz vardı. O dönem rejime karşı birlikte savaşıyorduk. Bu nedenle artık ‘siz kimsiniz’ demediler. Bizim, Menbic halkının evlatları olduğumuzu çok net biliyorlardı. Hiçbir sorun yaşanmadı, biz Menbic’e gidiyoruz dedik ve geldik. Dedikleri yalnızca şuydu: Menbic özgürleştiğinde Suriye Demokratik Güçleri çekilecek. Sadece bu talepleri vardı. YPG, YPJ ve QSD’nin geri çekilmesi gerektiğini, yalnızca Menbic Askeri Meclisi’nin kalmasını istediklerini söylüyorlardı. Biz bu sözün gereğini yerine getirdik. Mınbiç özgürleştikten kısa süre sonra QSD resmi olarak kentten ayrıldı, bunu televizyonlarda, diğer basın yayın organlarında açıkça ilan etti. Onlar geri çekildiklerinde, Koalisyon Güçleri de süreci başından sonuna izledi. Mınbiç’te kalan askeri güç yalnızca Mınbiç Askeri Meclisi’ydi. Ayrıca Mınbiç’in sivil yönetimi kaldı. Bunların dışında kimse kalmadı.
ABD’nin kendilerine bir söz verdiğini söyleyen Adel, “Ağır silahların ve askeri güçlerinin sayısını artıracaklarını söylediler. Cephe hattında oluşturdukları yeni üs de kentin korunması amacıyla kuruldu. Gelecek saldırılara yanıt vermek için hazırlıkları hep vardı” diyor.
Adel, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Son dönemlerde Afrin’e yönelik bir müdahale olduğunu gördük. Türkiye, IŞİD’den ayrılan grupların içinde yer aldığı yapılarla Afrin’e yöneldi. Ayrıca biliyoruz ki Türkiye’nin Afrin’e olduğu gibi Mınbiç kentine de bir tehdidi var. Bunlar bir yana; Amerika’nın buradaki üs ve askerlerini artırması Türkiye’nin ‘Mınbiç’e de geleceğiz’ mesajına karşılıktır. Bu tehditler nedeniyle kuvvetlerini artırdılar. Daha önce de merkezi güç olarak Koalisyon’a bağlı yapılar burada vardı. Bizim yanımızdaydılar. Mınbiç’e dönük bir saldırı olması durumunda ya da Erdoğan’ın verdiği ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ mesajına karşı biz Amerikan kuvvetlerinin Mınbiç’te olduğunu hep söyledik.”