IŞİD\'in Türkiye\'ye ve dünyaya açılan kapısı olarak görülen Batı Kürdistan\'ın Menbic kenti, artık Kürt ve Arap birliklerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri\'nin (QSD) kontrolünde.
15 Temmuz\'daki darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen\'in iadesi talebiyle gittikçe gerilen ABD-Türkiye ilişkilerinde ağırlık kazanan konulardan birinin de Menbic olacağını tahmin etmek güç değil.
Menbic operasyonu, Türkiye ile ABD arasında görüş ayrılıklarına da yol açmıştı.
Bunun temel nedeni ise Menbic\'e operasyon düzenleyecek kara gücünde, Türkiye\'nin, PKK\'den farkı olmadığını söylediği PYD ve askeri kanadı YPG de bulunmasıydı.
Ankara özellikle Türkiye\'de çözüm sürecinin sona ermesinin ardından, YPG\'nin Batı Kürdistan’da attığı adımlardan ve ABD ile Rusya gibi iki büyük gücün desteğini almasından doğan rahatsızlığını sık sık dile getiriyor.
Türkiye ve ABD\'nin Menbic\'le ilgili olarak fikir birliğine vardıkları tek konu, IŞİD\'den bölgeden uzaklaştırılmasıydı.
ABD yetkilileri ise Türkiye\'nin, Batı Kürdistan’da bir Kürt koridoru oluşmasıyla ilgili hassasiyetini anladığını söylüyorlardı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugün yaptığı açıklamada ABD\'nin, QSD içindeki PYD\'lilerin tekrar Fırat Nehri\'nin doğusuna geçeceğine yönelik sözü olduğunu vurguladı. Mevlüt Çavuşoğlu, \"Şimdi ABD\'nin bu sözünü tutması gerekiyor\" dedi.
\"YPG olmadan askeri adımlar atılması imkansız\"
Peki bundan sonra ne olacak? Menbic\'i kim yönetecek? QSD nereye yönelecek?
BBC Türkçe\'ye konuşan Türkiye\'nin eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen\'e göre akılcı olacak sonuç, Efrin ve Menbic\'in El Bab üzerinden bağlanması.
Aydın Selcen, \"Bazıları bundan sonraki hedefin Cerablus olduğunu söylüyor ama ben katılmıyorum. Alttan iki taraf birbirine bağlanır ve IŞİD iyice izole olur\" diyor.
Selcen, YPG olmadan askeri adımların atılmasının imkansız olduğunu belirtiyor, Menbic\'de yönetimin çok sesli olması için çaba gösterileceğini vurguluyor:
\"Burada Rojava adından dahi kaçınıyorlar. Burada Çeçenler, Türkmenler, Araplar var. Doğrudan demokrasi yoluyla, yerelden yukarıya gidecek şekilde özerk bir bölge inşa edilmeye çalışılıyor.
\"Her ne kadar aksine propaganda yapılmaya çalışılsa da oradaki Araplardan pek şikâyet dalgası yükselmiyor. Sahada Türkmen ve Arap komutanlar da var.\"
\"Hava sahasını ABD yönetecek\"
Bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen güvenlik uzmanı Metin Gürcan ise Menbic\'in, Rakka\'ya düzenlenebilecek olası bir operasyonun \"stratejik yığınak noktası\" olarak kullanılabileceği kanısında.
Metin Gürcan, Menbic\'i farklı güçlerin yöneteceğini söylüyor:
\"Menbic\'in hava sahasını ABD yönetecek; karada operatif düzeyini ise stratejik düzeyini Kürtlerle, Araplar, ABD\'liler birlikte yönetiyormuş gibi bir görüntü çizilecek. Ama bizzat sahada, oradaki insanlarla bire bir muhatap olacak olan ise YPG\'dir.\"
\"QSD, makyajlı YPG\"
Metin Gürcan, Menbic\'in \"makyajlı YPG\" olarak tanımladığı QSD\'nin eline geçmesinin, Türkiye siyasetinde fay hattı yaratabilecek bir soruyu ortaya çıkardığını düşünüyor.
Bu soruyu ise şöyle özetliyor:
\"Menbic\'in IŞİD\'in elinden YPG\'nin eline geçmesine üzüldünüz mü, sevindiniz mi?\"
Gürcan\'a göre, Türkiye\'nin yakın dönemde ivedilikle yanıtlaması gereken bir soru bu. Ankara\'daki karar alıcılar için de bir ev ödevi...
\"ABD-Türkiye ilişkileri tamamen bozulabilir\"
Ankara\'nın beklentilerini ve riskleri değerlendiren Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü\'nden Doç. Dr. Cengiz Tomar ise aslında her hamlesi birbirine sıkı sıkıya bağlı bir tablonun çerçevesini aktarıyor. En önemlisi ise Türkiye\'nin ABD ile ilişkilerinin \"tamamen\" bozulabileceğini düşünüyor:
\"ABD Türkiye\'ye verdiği güvenceyi yerine getirmez ve Fırat\'ın batısında PYD\'nin kalıcı olacağı anlaşılırsa, Türk-ABD ilişkileri tamamen bozulur. Ancak PYD de şu anda Suriye\'de ABD\'nin en önemli müttefiklerinden biri. Bu bölgede yönetimin kimde olacağı, PYD\'nin bu bölgeden çekilip çekilmeyeceği hususunda ABD başat rol oynayacak.\"
PYD\'nin bölgede kalmasının Türkiye\'nin tezlerine aykırı olduğunu belirten Tomar, mevcut iç sorunların Türkiye\'nin elini zayıflattığını, Rusya faktörünün de Türkiye\'nin Suriye politikasında önemli bir değişiklik anlamına gelebileceğini belirtiyor.