Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Suriye’nin bölünmemesi ve bir Kürt devleti kurulmaması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Müslim \'Kürt devleti\' kurmak istedikleri iddialarının kendilerini karalama amaçlı olduklarını öne sürerek, bölünmeyi, parçalanmayı hiçbir zaman istemediklerini savundu.
Amerika’nın Sesi’nden Hediye Levent’e konuşan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Türkiye\'nin PYD\'nin Suriye\'de bir Kürt devleti kurmak istediği iddilarının kesinlikle gerçeğini yansıtmadığını belirterek, kesinlikle bir Kürt devleti istemediklerini ve Kürt devleti kurmak istedikleri iddialarının kendilerini karalama amaçlı olduklarını söyledi.
Suriye’yi böldürmemek ve Kürt devleti kurmamak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söyleyen Salih Müslim, ““Bölünme, parçalanma, hiçbir zaman istemedik. Elimizden geldiği kadar da (bölünmeye) engel oluruz. Birleşik Suriye istiyoruz.” dedi.
Kürtlerin demokratik halklarının olduğu, bölünmemiş merkeziyetçi olmayan bir Suriye istediklerini belirten Müslim, “Kürtler’le Araplar var, Süryaniler var, hepsi onlarca yıl bastırılmıştır. Böyle merkeziyetçi, katı bir devlet uygun değildir” dedi.
ÖSO’yla hareket etsek bile Türkiye’nin müttefiki olamazdık
Suriye’deki Kürtlerin ÖSO ile birlikte hareket etse dahi Türkiye’nin müttefili olamayacağını belirten Müslim, Türkiye’nin kendilerinin teslimiyetini istediğini, lakin kendilerine ‘oradaki koalisyona (SUK-Suriye Ulusal Konseyi) filan katılabilirsiniz’ şartını koştuklarını kendilerinin de ‘Evet, koalisyona katılırız ama şartlarımız vardır. Önce birbirimizi tanıyalım’ cevabını verdiklerini belirtti.
Türkiye ile en son 2 sene önce temas kurduklarını belirten Müslim, “Türkiye ile temaslarınızın olduğu dönemde, ‘bizi tanısınlar’ şartınız vardı. Tanımadan kastınız, tanınmanın tam çerçevesi ne?” sorusu üzerine şuı yanıtı verdi:
“Biz ne için savaşıyoruz, ne için bu kavgayı ediyoruz? Herkesin bir hedefi oluyor. Bizim de bir hedefimiz var; demokratik Suriye. Zaten o zamanki Ulusal Suriye Meclisi Kürt diye bir şeyi hiç tanımıyordu.”
Kimseyle anlaşmamız yok
‘Suriye Kürtleri açık kapı politikasından vazgeçip bütün yumurtaları Amerika sepetine doldurdu” şeklinde değerlendirmeler olduğu sorusu üzerine Müslim şöyle konuştu:
Öyle bir şey yok. Herkes kendi yorumunu yapıyor. Demokratik Suriye güçleri ile DAİŞ’e karşı uluslararası koalisyon arasında bir anlaşma vardır. Bu anlaşma içinde Suriye Demokratik Güçleri’ni temsil eden güçler de vardır, politik güçler de vardır. ABD’nin Suriye temsilcisi ile, Ruslarla, Avrupalılarla bu çerçevede görüşmelerimiz oluyor. Bizim kimseyle imzaladığımız bir anlaşma filan yok.
Bir sepet meselesi de yok. Yani ‘bütün yumurtaları toplayıp bir sepete koyuyorsun’ değil. Her tarafla görüşüyoruz. Kim bizimle konuşmak isterse, bizi anlamak isterse, diyalog kurmak isterse biz varız. Buna her zaman açık olduk.
Haseke çatışması zamanlaması açısından manidar
Haseke’deki Suriye Ordusu ve YPG arasındaki çatışmaların zamanlama itibariyle çok hassas bir dönemde olduğunu savunan Müslim, Haseke’deki çatışmaların tam Türkiye’nin Cerablus’a girdiği zamanda olduğunu ve Şam-Ankara-Tahran arasında kurulan ittifakın . \'Kürtler’i boğalım, demokratik hakları elde etmesinler, bu arada söküp atarız’ merkezli olduğunu belirterek şunları söyledi:
Haseke’deki olaylar başlar başlamaz bir de DAİŞ saldırısı oldu Şeddade’de (Şeddade Haseke-Deir Ez Zor arasında ve IŞİD’in Irak’tan Suriye’ye lojistik güzergahlarından biri ve petrol zengini. Bir süre önce SDG-YPG’nin eline geçti) IŞİD, 2 bin 500 militanla, bir sürü araç gereçle saldırdı Bizim düşüncemize göre Kürtler’in zayıf olduğu bir anda bütün güçlerin bir araya geldiği bir konsept çerçevesinde oldu.”
Rakka operasyonu
IŞİD’in Rakka’da bulunduğu sürece kendilerinin Rojava’da rahat olamayacağını belirten Müslim, Türkiye’nin Rakka operasyonuna katılmak istemesi durumunda kendilerinin Türkiye’yle herhangi bir ittifak kuracakmı sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
Türkiye’nin amacı başka. Türkiye şimdiye kadar Cerablus’un işgal edilmesi şu bu.. Tek derdi DAİŞ ile bağı kesilmesin. Cerablus meselesi olmasaydı belki Rakka meselesi, Rakka’nın özgürleştirilmesi harekatı başlayabilirdi. Türkiye’nin (Cerablus’a) girmesi bunu hem engelledi hem de DAİŞ ile bağını kesmedi. Sürekli temastadır. Daha önce sınırda ilişki kuruyorlardı şimdi 10 km Suriye’nin içinde ilişki kuruyorlar. Gerçekte neler olup bittiğini bilmiyoruz ama o bağların hala devam ettiğini biliyoruz.
Rakka meselesinde ciddi bir çaba ya da DAİŞ ile savaşıyor gibi yapması hiç kimseye inandırıcı gelmiyor. Çünkü hala bağları vardır. Onun için Türkiye ile böyle bir şey yapılmasına (Rakka operasyonu) kimse güvenmez, kim bilir belki arkadan vurur. Türkiye’nin böyle bir mücadeleye girişmesi inandırıcı değil. DAİŞ’e karşı Türkiye’nin niyeti kuşku uyandırıyor.”
Kantonlar Suriye özgürleştikten sonra birleşecek
Suriye özgürleştikten sonra ister istemez kantonların birleşeceğini öne süren Müslim, Kobani-Afrin arasındaki bölgenin kapatılacağı ve orada bir devlet kurulacağı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, ellerinden gelse Şam’a kadar ilerleyeceklerini çünkü Kürtlerin olduğu yerlerde daha rahat edeceklerini düşündüklerini, ama bunun Kürt devleti ilan etmek gibi bir anlama gelmediğini hiçbir zaman böyle bir düşüncede olmadıklarını belirtti.
Kim Suriye’ye adım atsa batağa saplanıyor
Suriye’ye askeri veya siyasi kim müdahale ederse etsin bir batağa saplandığını savunan Müslim, Türkiye için de aynı şeyin söz konusu olduğunu, lakin kendilerine müdahale edilmesi durumunda, Haseke’de olduğu gibi kendilerini savunacaklarını söyledi.
Salih Müslim son olarak, “Suriye ordusu ile YPG’nin birbirleri ile savaşmaları veya birbirlerini reddetmeleri çok mümkün değil. Şam ile nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
“Haseke’deki çatışmalar bir şeyi gösterdi. (Suriye yönetimi-Suriye ordusu) Ne zaman el uzatırsa veya eski düşünce ile kalkıp Kürtleri, oradaki oluşumları, demokratik sistemi yok sayarsa muhakkak direnişle karşılaşacaktır. Haseke’de öyle oldu. En sonunda Haseke Meclisi’nin dayattığı şartları kabul etti.
Yarın bir demokratik Suriye oluşursa herkes yerini alacaktır. Aleviler’den olsun, Şiiler’den olsun, Kürtler’den olsun, Suriye’deki oluşumlardan ne varsa herkes demokratik haklarda anlaşacaktır.
Bu özgürleştirilmiş bölgeler de bir anlaşma ile tekrar yeni bir Suriye içinde yerini alacaktır. ‘Ben bunları kovacağım, yok edeceğim’ gibi eski politikalarla artık yürümez.”