New York Times'tan Ben Hubbard, son dönemde Türkiye'nin Menbic'ten sonra hedef olarak açıkladığı Fırat'ın doğusunda ve diğer yanında yaşananları anlatıyor.
Fırat nehri binlerce yıldır buğday, patlıcan ve ayçiceği tarlalarını sulamaları için Zour Maghar köyündeki çiftçilere suyunu veriyor. Aileler kuşaklar boyunca nehir kıyısına yayılarak piknik yapmışlar, büyükler, küçüklere yüzme öğretmişler. Ama o nehir artık yok aileler yerlerini terk etmişler.
Nehir kıyısındaki arazisini artık ekemeyen, 35 yaşındaki Muhammed Bozan “nehir bizim her şeyimizdi, nehirden beslenirdik, artık beslenemiyoruz” dedi.
Suriye savaşı yüzbinlerce insanın yaşamına mal oldu, milyonlarca insanı yerinden, yurdundan etti, koca koca kentleri toz duman içinde kalmış harabelere çevirdi. Medeniyetin beşiği olarak bilinen verimli Fırat havzasını da kapana kıstırdı.
“Her bölgede bir oluşum var”
Çoğunlukla, Şam’ın kontrolu dışındaki, fiilen hiç bir devlete ait olmayan ve birbirine düşman güçlerce sıkıştırılmış bir bölge olan nehrin doğu kıyısını takip ettik. Bu bölgeye ulaşmanın tek yolu, Irak’taki Dicle nehrini sallantılı, içinde oturacak yer olmayan bir motorla geçmekti.
Başer Esad askeri gücünü kuzeydeki ve güneydeki isyankarları yenmeye odaklamış olduğundan, nehir, doğuda nüfuz kazanmak için mücadele eden büyük güçlerin ve onların yerel müttefiklerinin çakışma noktası olmuştu.
Nehrin doğu kıyısında büyük ölçüde Amerika’nın desteklediği, Kürt önderliğindeki savaşçılar bulunuyor. Nehrin Kuzey kısmı boyunca ise Türkiye’nin desteklediği isyankarlar var. Daha güneyde ise Rusya ve İran’ın desteklediği Suriye güçleri bulunuyor. Nehir boyunda, Irak Sınırına yakın bir cep ise, hala İslam Devleti’nin elinde.
“ABD’nin çekilmesi kaosa yol açar”
Bu bölümlenme şimdilik yerli yerinde duruyor, zira diğer güçlerin hiç biri doğu kıyısında 2000 kadar askeri olan ve semalarını avcı uçaklarıyla kontrol eden Amerika Birleşik Devletleriyle çatışmak istemiyor.
En acil soru Amerika’nın orada ne kadar daha kalacağı. Başkan Trump, İslam devletine karşı uluslararası bir koalisyona önderlik eden birliklerini çekmek istediğini söyledi. Eğer çekecek olursa, Amerika Birleşik Devletleri’nin yerel müttefikleri başlarına en kötüsünün gelmesinden endişe ediyorlar.
Menbic’teki sivil konseyin üyelerinden Muhammed Heir Şeyho “Koalisyonun bu bölgedeki varlığı bile tek başına rejime ve Türklere müdahale etmemeleri için ‘burada durun, öteye geçmeyin’ diyen bir mesaj veriyor,” dedi ve ekledi: “Koalisyon güçlerinin ve başlarındaki Amerikan güçlerinin buradan çekilmesi bu bölgede tam bir kaosa yol açar.”
“ABD, Kürt güçleri ile ittifak yapıyor”
Amerikalılar Suriye’ye 2014 yılında IŞİD ile savaşmak için geldiler ama en yakındaki cihatçı karakolu 320 kilometre ötede. Konvoy, kendi kaynakları olmayan ve adını bile çok az Amerikalı’nın duymuş olduğu bir kent olan Menbic’i, bir NATO müttefiki olan Türkiye’den korumak için, günde bir kaç defa devriyeye çıkıyor.
Menbic’teki Amerikan varlığı açıkça gösteriyor ki, Amerika buraya bir amaçla gelmişken, yol boyunca başka amaçlar da edinmiş ve bu durum da muhtemel bir geri çekilmeyi iyice karmaşıklaştırıyor.
Amerika Birleşik Devletleri, İslam Devleti’nin kontrolundaki bölgeleri ele geçirmek için Kürt güçleri ile işbirliği yaparken, Suriye’nin doğusundaki ayak izleri de artmış. Suriye’nin aşağı yukarı dörtte birine tekabül eden ve çoğunlukla ıssız olan bir bölge, artık irili ufaklı çok sayıda Amerikan üssüne ev sahipliği yapıyor. Bu üsler tarlalara, artık kullanılmayan bir çimento fabrikasına ve Suriye hükümetinin geri almak istediği petrol ve gaz tesislerine yerleşmiş durumdalar.
“Türkiye, Kürtleri terör olarak görüyor”
Ne var ki Türkiye sınır boyundaki Rojavalı Kürtleri bir terör tehdidi olarak görüyor ve saldırmakla tehdit ediyor. Amerika ise Türkiye’nin Menbic’e saldırması halinde, güneyde IŞİD’e karşı savaşan Kürt savaşçıların bu bölgeye geri çekilmesinden endişe ediyor. Dolayısıyla da Amerikan devriyeleri Türkleri uzak tutuyor.
“Amerikalılar olmasa, burası felaket olurdu” diyor, İbrahim Şeyh Muhammed ismindeki Kürt savaşçı.
Amerika ve onun Kürt müttefikleri tarafından kontrol edilen bölgelerin önemli bir bölümü, eskiden IŞİD’in elindeymiş ve yaşanan çatışmaların izleri hala görülüyor.
Menbic’in güneyinde Sovyetler tarafından 1973 senesinde inşa edilmiş Tabka Barajı var. Ülkenin elektrik ihtiyacının çoğu bu barajdan karşılanıyor. İslam Devleti’nin cihatçıları bu barajı yıllar boyu işletmişler ama bölgeyi terk ederken tribünlerini de patlatmışlar. Barajda çalışan işçilerin bir kısmının maaşları da Suriye hükümeti tarafından veriliyor, yeterince su yok.
Barajın yöneticisi Muhammed Tarbuş’a göre, bölge Kürtler tarafından ele geçirildiğinden beri, Türkiye Suriye’ye bıraktığı suyun miktarını yarı yarıya azaltmış durumda. Tarbuş, durum IŞİD, barajı işletirken bile bu kadar kötü olmamıştı, diyor ve “Bize su boykotu uyguluyorlar” ifadelerini kullanıyor.