ABD Başkanı Donald Trump\'ın bir geceyarısı tweeti ile gündeme getirdiği ve Suriye\'nin kuzeyinde kurulmasını istediği güvenli bölge üzerindeki tartışma her geçen gün daha da derinleşiyor.
Ankara ile Washington\'un \'güvenli bölge\' yaklaşımının birbirinden farklı olduğunu ifade edenler, Türkiye\'nin sahada uygulamak istediği planın olası tehlikelerine de dikkat çekiyor ve bu haliyle de ABD\'ye hizmet edeceği uyarısında bulunuyor.
Bu uyarıların başında, Türkiye\'nin uygulamayı planladığı türde bir güvenli bölgenin yeni çatışmalara kapı aralayacağı uyarıları yapılıyor.
Evrensel Gazetesi yazarı Yusuf Karataş, Ankara\'nın tampon bölge yaklaşımının, Suriye\'de Esad rejimini devirmek ve Kürt oluşumunu ortadan kaldırmak için üsler oluşturma amacını taşıdığını ancak sonraları ‘tampon bölge’nin hedefi daraltılarak Kürt oluşumunu ortadan kaldırmak ile sınırlandığını hatırlattı.
Efrin operasyonunun da bu niyetle yapıldığını değinen Karataş, \"Ama iktidarın bu operasyonları gerçekleştirirken yaptığı onca propagandaya rağmen bu küçük tamponların yaraya hiç de merhem olmadığı görüldü\" yorumunu yaptı.
32 km\'lik yeni tampon bölge önerisine Ankara\'nın dört elle sarıldığını dile getiren Karataş, yazısını şöyle sürdürdü:
\"Ancak bugün ‘güvenli bölge’nin nasıl olacağı konusunda belirsizlikler devam etse de ABD’nin beklentileri ile Erdoğan iktidarının beklentilerinin farklı olacağını tahmin etmek zor değil.
Öncelikle bu girişimin Suriye’de siyasi çözüm beklentisini zora sokacağını, en azından geciktirici bir adım olduğunu/olacağını belirtmek gerekiyor.
İkinci olarak, IŞİD’in üstlendiği Menbic’deki bombalı saldırı, Nusra’nın devamı olan ve İdlib’de büyük oranda denetimi ele geçiren Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Lideri Colani’nin Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyonunu destekledikleri açıklaması, Türkiye’nin tampon bölgeler için ÖSO’yu kullanmak istemesi ve Türkiye’nin Kürtler ve Suriye rejimi ile karşı karşıya kalma ihtimali gibi birçok etmen bu girişimin güvenliği sağlamak bir tarafa yeni çatışmaları tetiklemesi ihtimalini arttırmaktadır.
Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da şudur: Dün nasıl Türkiye’deki iktidarın girişimlerinin arka planında bölgedeki egemenlik mücadelesine bağlı olarak Rusya’nın desteği bulunuyorduysa bugünkü girişimlerin arka planında da ABD yer almaktadır. Dolayısıyla bu girişimler ABD’nin bölgesel hesap ve çıkarlarından ayrı düşünülemez.\"