Bölge’de çatışmalı yıllar boyunca yaşananlar, geride telafisi de anlatılması da güç hayat hikayeleri bıraktı. Devlet baskısı nedeniyle Diyarbakır’dan Bursa’ya göç etmek zorunda kalan Saklı ailesinin yaşadıklarını Bölge’de birçok aile yaşadı. Bir çocuğunu JİTEM’in katlettiği, diğer oğlu ile PKK’ye katılan 7 torununun dağda hayatlarını kaybettiği, torunlarından birinin Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecriti protesto için bedenini ateşe verdiği 80 yaşındaki Asiya Saklı, yıllar sonra koparıldığı toprağına, ailesinin bir çok ferdini yitirmiş olarak geri döndü.
1993 yılında Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Eşme (Salikan) köyünde yaşarlarken, baskılar nedneiyle Bursa’ya göç etmek zorunda kalan Saklı ailesi, 21 yıl aradan sonra yeniden Diyarbakır’a döndü. 21 yıl boyunca oğlu ile 8 torunununun canına mal olan baskılara maruz kalan Asya Saklı (80), hayatının acı içinde geçtiğini, yine de topraklarına geri dönmenin mutluluğunu yaşadığını söylüyor.
2 OĞLU VE 8 TORUNU YAŞAMINI YİTİRDİ
Bursa’ya göç ettikleri yıl oğlunun JİTEM tarafından katledildiğini, ikinci çocuğunun da PKK saflarına katıldığını anlatan Asya Saklı, 7 torununun daha farklı tarihlerde PKK’ye katıldığını ve çatışmalarda yaşamlarını yitirdiklerini söylüyor. Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazeteleri dağıtımcısı olan torunu Mehmet Şerif Saklı’nın 25 yaşındayken, 4 Haziran 2012’de Bursa’nın Mudanya ilçesinde Abdullah Öcalan’a tecriti protesto amacıyla bedenini ateşe verdiğini söyleyen Saklı, “Apo serbest kalsın, Kürdistan özgürleşsin istiyordu. Apo’ya tecrit uygulanıyordu. Kimseyle görüşmesine izin vermiyorlardı. O da bu yüzden kendini yaktı” dedi.
‘KALAN ÖMRÜMÜ TOPRAĞIMDA GEÇİREYİM’
Bursa’da yıllarca memleket hasretiyle yaşadıklarını ve orada çok zor bir yaşam sürdürdüklerini anlatan Saklı, kalan ömrünü Kürdistan topraklarında geçirmek istedikleri için geri döndüklerini söyledi. “Diyarbakır bizim evimizdir. Canımızı kurtarmak için göç etmek zorunda kaldık. Devletten baskı gördük, defalarca evimiz basıldı” diyen Saklı, “Biz haklarımızla yaşamak istiyorduk. Huzur ve barış istiyorduk. Ama devlet bunu kabul etmedi. Her şeye rağmen artık barışın gelmesi gerek” diyor
